Merhabalar. Hatırlarsınız bir
sosyal medya klasiğidir, bir sokak röportajında vatandaşın biri diyor ki ‘Kötü
günler geride kaldı, şimdi sıra daha kötü günlerde.’ Yıllarca bu videoya
güldük. Meğer o vatandaş o kadar haklı ve o kadar doğru konuşmuş ki biz aslında
ağlanacak halimize gülmüşüz. Öncelikle o vatandaşı zamanında anlayamayıp üstün
öngörülerini kavrayamadığım için üzgünüm. Affet bizi!
Vatandaş darda, vatandaş gırtlağa
kadar ekonomik buhran içinde, her şey ateş pahası. Bunun aksini iddia eden
yalancıdır, karakterinde büyük bir yıkım vardır. Bu zor günlerin tuzu biberi
bir de elektrik faturaları oldu. Herkes şokta. Faturalar öyle kabarık ki
anlamak mümkün değil. Zaten kışın en ağır geçtiği aylar. Herkes elektriğe,
doğal gaza yüklenmiş durumda. Maksimum kullanımın olduğu şu aylarda yüzde 50
zamlar havada uçuşuyor. Bu art niyet değil de ne, bu soygun değil de ne? Bu
durumu dış güçlere, muhalefete, teröre, iklim değişikliğine, coğrafi şartlara
dıdısının dıdısına bağlayan da cahildir. Cahilin dik alasıdır.
Böyle fatura mı olur? Bizim evimiz
saray mı? Millet evdeki avizelerdeki ampullerin ya sayısını azaltıyor ya düşük
voltajlısını yakıyor. Artık karanlıktayız. Ama bu karanlık ekonomiyi bu hale
getiren zihinlere daha çok nüfus etmiş durumda. Her kriz kendi fırsatçısını
yaratır. Bunu biliyoruz ama düşene de bir tekme benden der gibi elektrik dağıtım
şirketlerinin yaptığı tam bir vicdansızlık.
Güya denetleneceklermiş. Duy da
inanma. Ederinden fazla ödediğimizi geri verecek misiniz? Şubattaki elektrik
faturalarının 2 katı gelmeyeceğini garanti edebilir misiniz? Hayır. Bu ne demek
biliyor musunuz öyle bir kesim var ki biz buna orta direk diyoruz, işte bütün
hayatının düzeni fatura ödemek ve mutfak alışverişini görmek üzerine kurulu
orta direğin düzenini paramparça etmektir.
Eğer bu faturalar düzelmezse, gıda,
benzin fiyatları düşmezse gitgide kimse ne faturasını ödeyebilecek ne evine
ekmek götürebilecek. Acil bir şekilde bu hayat pahalılığına son verin,
insanlara insanca yaşamaları için imkan verin. Hatta daha basit bir öneri
ellerindeki üç kuruşa göz dikmeyin.
Yaşar Kemal ‘Ortadirek Dağın Öte
Yüzü’ romanında şöyle der: “Bir çile
yürüyüşüdür bu; varacakları yerde onları sadece ayakta kalmak mücadelesi
bekliyor olsa da, her yürüyüş bir umuttur…”