Lise yıllarımızdı.
Gazete,dergi kitap okumayı ta o yıllardan kendimize görev
bilmiştik.
Bu okuma anlama,anladığımızı yorumlama sonrasında da
kendimizce sonuç çıkartma çabaları "okur yazar " olmamıza büyük katkı
sağladı.
Şehre bir sanatçı,yazar, şair geldiğinde, dinlemek ve kendisiyle görüşme isteğimiz hep olmuştur.
Türk şiirinin önemli isimlerinden eserlerini okuduğumuz ve
şiirlerinden etkilendiğimiz Necip Fazıl Kusakürek'in Trabzon'a gelip konferans
vereceği duyuruları vardı.
Bugün yerinde olmayan ve
Arafilboy Mahallesi'nde bulunan
Eski Evlendirme Salonunda
verecekti konferansını " üstad ".
Salon tıklım tıklım dolu idi.
İzleyicilerin çoğunluğu gençlerden oluşuyordu.
Necip Fazıl'ı ilk kez orda görmüştüm.
Ufak tefek,hareketli,yüzündeki çizgiler felsefi bir
derinliğin bıraktığı izler gibiydi...Konuşurken cümlelerinin herbirini
şiirlerindeki kadar özenle seçiyordu.Sakarya,Kaldırımlar gibi ruhumuzda derin izler bırakan şiirlerin
şairini dinliyorduk.
Eski gazete arşivlerinde araştırma yaparken yerel
gazetelerimizden 1942 tarihli YENİYOL'DA
Necip Fazıl Kısakürek'le ilgili bir yazıya rastladım.
Biliyorsunuz Necip Fazıl 1933 yılında 8 ay kadar bir süre
İş Bankası'nda muhasebeci olarak çalışmıştı.
O nedenle Trabzon'da yaşıyordu o yıllarda...Meşhur
"Yağmur" şiirini de Trabzon'un bitmeyen yağmurlarına ithafen
yazmıştı.
Yine o yıllarda Trabzon'da yazdığı "Deniz" isimli hikayesi de bulunmakta.
8 temmuz 1942 tarihli Yeniyol Gazetesi'nde Salih Çağatay
imzalı bir yazı dikkatimi çekti.
Yazının başlığı,
"MEŞHUR İMZALARI NASIL TANIDIM" idi...
Salih Çağatay'ın 1933
lerde Kalepark'ta tanıştığı eserlerini
okuduğumuz Necip Fazıl'ı 70 li yıllarda Arafilboy'daki Evlendirme Salonunda
konuşurken biz de yakından tanıdık...
Salih Çağatay,kendi anlatımına göre çocukluğundan beri
kültür ve sanat insanlarına ve eserlerine hayran,okuyan bir isim.
Bu yazısında İsmail Hakkı Baltacıoğlu,Halide Nusret
Zorlutuna,Reşat Nuri Gültekin,Necip Fazıl Kısakürek,Yahya Kemal ve Behçet Kemal
Çağlar gibi sanatçılarla nasıl tanıştığını anlatıyordu.
Necip Fazıl Kısakürek ile tanışmaları ve aralarındaki diyaloğu Salih Çağatay yazısında anlatırken genç sanatçılar olarak kendisinden istedikleri bir talebin niçin reddedildiğini anlatıyor:
"Bana onu ayağında kilot pantolon elinde kamış bir
bastonla Kalepark'ında güneşin batışını
seyrederken gösterdiler.
Kısakürek o zamanlarda İş Bankası muhasebecisi olarak
Trabzon'da bulunuyordu.Biz de "İKBAL GAZETESİ"NDE (GENÇ
ADIMLAR)adındaki gençlik sayfasını yapıyorduk.
Bir arkadaş vasıtasıyla kendisinden bir şiir rica ettik.
5 lira istedi.
Tabi veremedik..."
Bilemiyoruz tabi "üstad"ın Genç Adımlar sayfasında yayınlanmak üzere
kendisinden rica edilen şiirin hangisi olduğunu?
Gençlerin beş lirası olsaydı keşke, ya da N.Fazıl rahmetli
veriverseydi şiirini de okuyabilseydik
biz de. Belki de Trabzon'da Yağmur şiirinde belirttiği
"Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik, Tenimde acısız yatan bir bıçak. Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik, Dayandıkça çisil çisil yağacak. Bu yağmur, delilik vehminden üstün, Karanlık, kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün, Sulardan, seslerden ve gecelerden..." dile getirdiği gibi " cinnet halini gidermek,ya da ruhunu dindirmek için bir subay arkadaşının o yıllarda verdiği atıyla sahilden Soğuksu tepelerine kadar mutat gezileri sırasında gelen ilham sonucu yazdığı şiiri de olabilirdi.
Ya da kimbilir Kalepark'ta Ganita'da gurubu seyrederken
yüzündeki çizgilere sinen derin duyguların ifadesinin satırlara yansıması idi gençlere
vermediği bu şiir...