Seçimlere iki ay kala, adaylar yavaş yavaş açıklanmaya başladı.

Her açıklanan adayın ardından, hep falanca kesimin adayı sözünü duyuyoruz. Çünkü solcu, ya da dinci, merkez sağ, milliyetçi, alevi, gayrimüslim, liberal, sosyalist vs adayı deniliyor.

Peki Türkiye’de yaşayan herkesin, oyunu alacak kim var?

Aranıyor, herkesi kucaklayacak adaylar aranıyor!

Kafamıza ve yüreğimize kazınacak adaylar kimlerdir?

İsim sayabilir misiniz?

Kim verdiği sözleri ya da vaatleri, tam olarak yerine getirdi? Hep unutuyoruz, değil mi?

Oysa unutmanın diğer adı, teslimiyet değil midir? Unutturmanın diğer adı da “teslim almak” değil midir? Yine unutturulup, uyutulmalar dönemi başladı.

Anladım ki insan dediğimiz, değişim sözünü duyuyor duymasına da değişmeyen şeyleri, çok da hissetmiyor artık. Her şey hep aynı olunca, ufak tefek rötuşlar, pek de coşku hissettirmiyor artık. İnsan, alıştırılmış bir kere rutine, ne yapsın insan. Hala ulaşım sorunu var, hala müsilaj sorunu var, hala ekonomik sorun var; üstelik kat be kat katlanarak var, hala sokaklarda canlılar katlediliyor, hala var da var…

Machiavelli, iyi bir lider için “Dürüst ve iyi görünmeyi isteyecek olmamıza rağmen, bunun pek iyi bir fikir olmadığını düşünür” yine aynı Machiavelli “yalan söylemenin, verdiğiniz sözleri yerine getirmemekten daha iyi olduğunu” söyler. Hatta iyi bir liderin, nasıl iyi olunmayacağını, öğrenmesini önerir.

Machiavelli, kurnaz nasıl olunur onu öğretir. Etik kavramından uzak ve zalim görünmenin de kötü olmadığını savunur. Şimdi düşünün bu anlayış, bugün için karşılığını bulmuş mudur?

Seçime az bir zaman kala, belediye başkanına güvenmek isteyen seçmen, sürekli bir hesap ve var olma savaşının içinde olan siyasetçiyi, anlamaya çalışıyor. Her zaman ki gibi, anlamak ve düşünmek seçmene kaldı.

Belediye Başkanını ne için seçeriz. Kendisine hizmet için mi? Şehrine hizmet için mi? Ülkesine, milletine hizmet için mi, ne için seçeriz? Bunu da bir düşünün lütfen? Her zaman doğru işaretlediğiniz şık, karşılaştırmada doğru çıkmayabilir.

Anlayacağınız belediye başkan adaylarının çoğu ocu, bucu, şucu kolaycılığına sığınıp, toplumsal ve bireysel vicdanlarını bir gruba, bir cemaate, bir topluluğa… hibe ediyor.

Yeni şeyler duymak, yeni fikirler duymak, yeni projeler işitmek istiyor insan da ama nerde?

65 yaş üstü ulaşımdan bedava faydalanacak fikri, hep aynı plağın tekrarından başka nedir ki?

Herkes fit, zengin, mutlu, huzurlu olmak istiyor da ekmek kavgası verdiği gerçek hayatın, ona yüklediği yük ile vaatlerle, hayallerle bile umut bulamıyor.

Hep rövanş siyaseti ve belediyeleri. Hep bir düşman, hep bir kavga ve hep bir ötekileştirme…

Sanki karınca gibiyiz, ezildiğimiz hiç kimsenin umurunda bile değil. Küçük küçük ekmek tanelerini emeğinin gücüyle eve getirirken, üzerine birde taşımayacağı yükler ekliyorlar. Hep senden bekleniyor ey insan!

Oysa belediyeler aynı, sadece gelen isimler değişiyor.

Yoksa gelen, gideni maalesef aratan oluyor.

Bu seçim Türk vatandaşlarının hizmet alacağı bir seçim olsun, onun, bunun, şunun adayının seçildiği bir seçim olmasın inşallah. Kazanan Türk Milletti olsun.