Çocukların önemli bir kısmının beslenememesi sebebiyle,
okullarda baygınlık geçirdiği haberlerini okumuştuk, hatırlarsanız! İstatistiki
bilgilere göre, her dört çocuktan bir tanesi okula aç gidiyor.
Ücretsiz ve sağlıklı bir öğün verilmesi için, kampanyalar
başlatılmıştı. Yeter ki çocuklar aç olmasın diye.
Üniversitelerin çoğuna, uzaktan eğitim zorunluluğu getirildi
ve gençler evlere hapsedildi.
Okulda verilemeyen eğitim, evde nasıl olacaktı?
Yap boz ile çocuklar, gençler yol kat etmeye çalışıyor.
Çocuklardan ya da gençlerden tüm bu kısıtlama ve zorluklara rağmen adeta bir
süper kahraman yaratılmaya çalışılıyor. Her güçlüğün üstesinden gelen,
kahramanlar.
Eğitim, çocukların ihtiyaçlarına göre yönlendirilmelidir.
Siyasilerin ihtiyaçlarına göre değil.
Milli eğitimin ya da YÖK’ün siyasetini, çocukların,
gençlerin birer gelecek vaadi olduğunu düşünerek yapmasını isterdik.
Dün bir arkadaşımın “Havva, bu sene bizim kızı okula
göndermeyeceğiz. Yüzde yetmiş beş bursu olmasına rağmen, okul bizden 80 bin
lira istiyor. Bu sene sende çalış dedik. Seneye devam edersin “
Bu yıl, iyi okulları kazanan ve iyi bir gelecek için çok
çalışan, kaç çocuk okula gitmeyecek acaba?
Burslu kazansa yurt parası, burslu olmasa 400- 500 Bin lira
okul parası. Keşke iyi bir devlet üniversitesi anlayışı olsaydı, o zaman
insanlar elde avuçta yokken, hatta nerdeyse yoktan var ederek çocuklarını özel
okula göndermek çabasında olmazdı.
Sorarım size, kendi mecrasında akan suyun yolunu keserseniz
ne olur?
Sel olur değil mi?
Kazanç uğruna, doğal olmayan yollarla suyun yolu kesilmez.
İnsanlığımdan sorumlu birisi olarak soruyorum.
Okullar neden var? Düzen için mi? Disiplin için mi? Eğitim
için mi? Daha iyi bir gelecek için mi?
Nedir çocukların ve gençlerin önüne konulan tüm bu engeller?
Çocuklar okula aittir.
Gençlerde üniversitelere.
O kadar yetişmeye çalıştığımız tren var ki, ama çabalar
nafile.
Bugünlerde diyorum ki, bir bildiği vardır her halde bu
insanların. O yüzden susuyorlar. Çocukların geleceği gidiyor. Aileler ise,
çözümü çocuğu okula göndermemekte buluyorlar. Biz nerelere geriledik sahi?
Yıllar önce okuduğum kehanetlerde öyle hastalıklar gelecek
ki, binlerce insan ölecek diyordu. Çok korkunç değil mi?
Ama bugün eğitimi engellenen bu çocuklar, o hastalıklara
şifa olacakken, parasızlık diye bir virüsle mücadele ediyorlar.
Akademik donanımın iş hayatında ki katkıları tartışılmaz.
Dünyayı doğru algılamak, iletişim, zihinsel gelişim, çözüm, proje, önermeler,
vurgular, cümleler … ve daha nice katkı.
Dünyayı tanımak, dünyanın bilgisine erişim için üniversite,
hem de doğru eğitimle şart.
Şimdi çocuklara ve gençlere siz ne diyorsunuz?
Koyulan kurallara koşulsuz itaat et, farklı şeyler düşleme,
hayal kurma, sorgulama, konuşma…