Kız olmakla ilgili başlayan cümleler, her zaman gözyaşıyla
karşılaştı ama bugünlerde bir başka ağlıyor.
Kız olmak hikayesi, doğar doğmaz mavi ve pembenin ayırımı
ile başlar. Giysilerin bile kategorizeleştirildiği bu kız olma halinin, bu
ülkede nasıl bir ağır vebal olduğunu, bilmem anlatabilir miyim?
Toplumsal cinsiyet rollerinde, öyle bir koşullanmışız ki üzerine
birde fetvalar eklenince, kız çocukları nefes alamaz olur oldu.
Annelerimiz bizler daha çocukken, biz kız çocuklarına “hep
namuslu olun” derdi. Sanki bu namus sadece kızları ilgilendiren bir konuymuş
gibi.
Üç dört yıl önce şiddete uğramış bir kadının, gözlerimin
içine bakarak ve elimi sım sıkı tutarak bana söylediği o cümleyi hiç
unutmuyorum. Adeta hiç unutulmayacak bir kitabın cümlesi gibi. Annesinin “erkekler gelip sana akıl vermek
isteyecekler. Çünkü onlar bizden daha akıllıdır. Din bile öyle söylüyor. Toplum
ve yaratan erkeği daha üstün kıldı” diye annesinin ona söylediği bu cümleyi
söyledikten hemen sonra” Havva Hanım, bugün kendi gözlüğümden bakınca, ömrümden
bu dayatmalarla giden ve devam eden bunca yılı ve yılları kim bana geri
verecek.”
İçim çok acımıştı.
Enam suresi 104. Ayetinde “doğrusu size rabbiniz tarafından
basiretler verilmiştir. Artık kim hakkı görürse faydası kendine, kimde kör
olursa zararı kendinedir. Ben sizin üzerinizde bir gözetleyici değilim”
İşte tam burada söylenecek tek söz var. Nerde idrak
kabiliyetimiz?
Anlama yetimiz, kavrayışımız nerede?
Yaratanın bile karar verme yetisinde tek başımıza olduğumuzu
buyurduğu ve zararında kendimize ait olduğunu söylediği bu ayetinden sonra
sormak isterim, bu erkekler, idareciler neden kız çocuklarının, kadınların
bekçiliğine soyundu acaba?
Dindar bir nesil sevdasında olanların atladığı en önemli
husus, insan yetiştirmenin ehem ve önemidir.
Ülkede her yerde, neden hep kutuplaşma çabası var; inanın
anlamadım gitti.
Keşke nefret etmeye, ayrıştırmaya harcadığımız zamanı daha
faydalı işlere harcasak. Hiçbir şey yapamıyorsak, bu sıcakta sokakta, susuz
kalan canlılara bir kap su verebilsek, ne iyi olur değil mi?
Bütün bu olayların üzerine, bir de Milli Eğitim Bakanı
açıklama yaptı “Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin söylediği şey
“erkeklerin olduğu yerde olmasını istemiyorum” oluyor. Karma eğitim esas, ama kız okulları kurmak
gerekiyorsa kurulur.
Sayın Bakanım neden bu devirde kız çocuklarını okula
göndermeyen aileleri sorgulamıyorsunuz?
Kız okulu yerine bu ailelere eğitimin şartını neden
anlatmıyorsunuz?
Ne olacak liseye giriş sınavlarında, istediği okulu
kazanamayan kız çocuklarını, bu kız okullarına mı göndereceksiniz?
Bu kız çocuklarını da erkek çocuklarını da dünyaya getiren
annelerin, eğitim hakkını neden kısıtlıyorsunuz ki? Eğitimin önemini, neden
anlatmıyorsunuz bu ailelere? Zorunluluk neden getirilmiyor ki?
Kız çocukları okuyacak demek bu kadar mı zor.
Erkekler kadar kız çocuklarının da eğitimden faydalanması,
cesareti ve kendine güveni öğrenmesi gerekir.
Bir kadının, bir erkek gibi cesur olması neden bu toplumu, bu kadar
geriyor ki?
Kız çocukları, okumazsa sorarım, karılarınızı, kızlarınızı
erkek doktorlar mı muayene edecek ki bu sizin sorununuz…
Ben bu ülkede hala içsel bir acı içindeyim. Acım, kız
çocuklarını, kadınları ve anneleri görmezden gelen bu toplum için.
Erkeklerin, kadınlardan istedikleri:
Minnettar mı? Namuslu mu? Biat ediyor mu? Evcimen mi?
Kocasına ve kocasının ailesine saygılı mı? Ev konularında becerikli mi???
Peki ya erkekler?
1+1= 2 yapar, yani bir kadın ve bir erkek bir araya
geldiğinde iki kişi olur. Ama dinciler, 1+1=1 yapmaya çalışıyorlar. 1+1=2’dir.
Bu sonucun doğruluğunu kabul edenler için KADIN sonucu 3 yapar 4 yapar… İşlem bu kadar basit.