Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta Trabzon'a geldi. Vatandaş, uçağın inişinin gecikmesine, yağmur yağmasına aldırış etmeden, havaalanı önünde bekledi, kalabalık azalmadı ve coşkusunu kaybetmedi. Halkımız Cumhurbaşkanımıza, demokrasimize, devletimize, hükümetimize, vatanımıza, bayrağımıza yapılan darbe girişiminden sonra 29 gün ''Demokrasi Nöbeti'' tutmuştu. Şimdi haklı olarak Cumhurbaşkanı'nı canlı görmek, dinlemek, hasbihal etmek istiyorlardı. Halk ''15 Temmuz Kahramanı'nı''heyecanla bekliyordu. Cumhurbaşkanımız darbe girişiminden sonra ilk defa Trabzon'a, memleketi Rize'ye geliyordu. Hepimiz çok heyecanlıydık, eminiz Cumhurbaşkanımız da çok heyecanlıydı.

Üst düzey koruma önlemleri arasında uçağı havaalanına indi. Cumhurbaşkanımız apronda yürürken memleketine geldiği için heyecanı ve mutluluğu, iç huzuru yüzüne yansımıştı, çevresindekilere yine çok ilgili ve güler yüzlüydü. 15 Temmuzdan bu yana ülkesiyle, vatandaşıyla birlikte O da çok zor ve yoğun günler geçiriyor. O kadar üzüntü, sıkıntı ve yorgunluğa yine iyi dayandı, Allah yardımcısı oldu... Hayat arkadaşı, yol arkadaşı, her şeyi olan Emine Hanım her zamanki zarafeti ve güler yüzüyle yine Cumhurbaşkanımızın yanında, Cumhurbaşkanımıza destek oluyor, güç veriyor, ikisi el ele dimdik ayaktalar...Maşallah diyelim, nazar değmesin! Birliktelikleriyle topluma çok güzel örnek oluyorlar. Toplumun her kesimi, kadın erkek, özellikle siyasiler bu davranışı ve birlikteliği örnek almalı...

Söz etmeden geçemeyeceğim; ayrıca birbirine çok yakışan bir çift daha vardı. Sessiz sedasız ailesinden yarım saat önce alana indiler, güler yüzle herkese selam vererek geçtiler, annesiyle babasını beklemeye başladılar. Cumhurbaşkanımızın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve damadı Selçuk Bayraktar. Başka birileri aynı konumda olsa çok havalı davranırdı ama helal olsun çok mütevazıydılar. Halkın Cumhurbaşkanına da böyle evlatlar yakışırdı.

Cumhurbaşkanımızı ve eşini ilk gördüğümüzde hepimiz çok duygulandık. Otobüsün üstünden alan önünde bekleyen kalabalığa seslendi. Halk çok heyecanlandı, ağlayanlar oldu, duygusal anlar yaşandı. Doğal olarak herkes ''Darbe Girişimi'' gecesini, ülkemizde yaşanan olayları hatırladı. O saldırıların ilk hedefi Cumhurbaşkanımız ve ailesiydi. Çok sıkıntılı saatler geçirdiler, tarihi anlar yaşayıp, ateş çemberinden çıktılar. Her an tehdit altındalar, bu yüzden de şimdi koruma ve güvenlik önlemlerinin üst düzeyde olması normaldir. Tüm dünyanın gözü Cumhurbaşkanımızın üzerinde. O da halktan aldığı güçle yedi düvele karşı savaş vermekte... Ülkemiz üzerinde planları olan dış güçlerin maşası, tüm terör organları bir olmuş,tek hedefleri ülkemizi parçalayıp, bölmek ve paylaşmak.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın; ''Bugüne kadar halkın gücünün üstünde bir güç tanımadım, bundan sonra da böyle bir şey tanımamız söz konusu değildir.'' sözleri halkına ne kadar güvendiğini gösteriyor. Ama Türk halkı da; Cumhurbaşkanına alçakça yapılan darbe girişiminden sonra Ona ve milli iradesine sahip çıkarak, bu güvenini doğrulamıştır. Hele bu süreçten sonra Cumhurbaşkanını bu  kadar seven, sahip çıkan bir halkın Cumhurbaşkanını yakından görmek istemesi, hatta mümkünse konuşmak istemesi en doğal hakkıdır.

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin yani tüm Türk halkının, herkesin Cumhurbaşkanı'dır. Vatandaş sadece kalabalık yapmak için gelmiyor, Cumhurbaşkanını çok sevdiği için; görmek, konuşmak, derdini anlatmak için geliyor. O da bunun farkında ve elinden geleni yapıyor. Mümkün olsa dileyen herkes Cumhurbaşkanı ile sohbet edebilse... Bunu yadırgamamak, dar çerçeveden bakmayıp, büyük düşünmek gerekir. Artık O herkes için çok önemli bir lider... Çünkü ''Diklenmeden dik durdu,'' milletten aldığı güçle yine milletine, ülkesine, dünyadaki mazlum halklara güç verdi.

Artık ''Recep Tayyip Erdoğan Tarihsel Bir Lider'dir.''''Halkın Lideri'dir.'' Tüm dünyadaki tarih  kitaplarında hak ettiği yerini almıştır.