Basına düşen bu iddia doğruysa ki doğru olma ihtimali çok
yüksek resmen Türkiye olarak sığınmacılar ülkesi olduk, hayırlı uğurlu olsun.
Herhalde sabrımızı sınıyor bizi yönetenler gerçi 15 milyon
ne idiğü belirsiz ortaçağ mahlûklarını ülkeye doldurulurken aşmayan sabrımız
bir milyon Filistinli de aşar mı o da soru işareti bende. Depremde vatandaşına
iki çadır bulamayan devletimiz nerede oturtacak acaba Filistinli
misafirlerimizi diye de ayrıca düşünüyorum.
Görüyor musunuz, Osmanlı gibi üç kıtaya yayılalım derken üç
kıtayı ülkeye sığdırdık.
Arkayı dörtleyelim arkadaşlar, lütfen biraz daha ilerleyelim
daha sırada Sudan’lı kardeşlerimiz de var büyük reis öyle istiyor…
SİYASİ YUMUŞAMA(MA) DÖNEMİ…
Start vermiş Reisimiz CHP Genel Başkanı Özgür Özel
görüşmesinden hemen sonra, bu görüşme vesile olsun başlatalım yumuşama(ma)yı
demiş…
Allah razı olsun, vallahi de billahi de çok lazımdı
ülkemize.
Hakikaten muhalefet çok sert davranıyordu, insanlara
terörist falan bile demişti önceki dönem CHP lideri Kılıçdaroğlu hatta avaz
avaz haykırıyordu seçim meydanlarında.
Neyse ki Reis bu adımı attı, yoksa…
Gülmekten bitiremedim cümlelerimi…
CHP’DE PARTİ İÇİ DEMOKRASİ…
Bir duyuru yaptılar CHP Genel Merkezi’nden, 6-7-8 Eylül 2024
tarihinde Tüzük Kurultayı toplayacaklarmış ve tüm üyelerden öneri ve görüş
istiyorlarmış…
Gündemlerinde;
-Üye reformu yapılması, üyelerin parti yönetimine etkin
katılımının sağlanması,
-Her kademedeki seçimlerde üyelerin de etkili olması için
yöntem geliştirilmesi, bu konuda mevzuattan kaynaklı engellerin belirlenmesi,
-Mahalle, ilçe ve il kongrelerinde çarşaf liste usulünün
temel alınması,
-Milletvekili, belediye başkanı ve meclis üyeleri
adaylarının belirlenmesinde önseçimin temel olması,
-Aday belirleme süreçlerinde nesnel ölçütlerin ortaya
konulması,
-Bir dönem vekillik yapanların ikinci dönem için önseçime
girmesinin zorunlu olması,
-Bütün görevler için üç dönem sınırının getirilmesi,
-Parti Meclisi’nin sayısının arttırılması,
-MYK üyelerinin üçte ikisinin PM tarafından seçilmesi,
-Parti Okulu’nun yenilenmesi gibi başlıklar var.
Benden de CHP’ye iki başlık;
-Saçlarını boyatanların kapıdan içeri sokulmaması,
-Sanal kasa hırsızlarının etrafında saf saf gezinenlerin
ceplerini kollamaları…
KARADENİZ DEMİRYOLU PLATFORMU
Trabzon, Rize, Ordu, Giresun, Artvin ve ilçelerden bazıların
katılımı ile “Doğu Karadeniz Demiryolu Platformu” kurulmuş.
Samsun-Sarp demiryolu projesini yatırım programına aldırmak
için mücadele vereceklermiş.
Gelişmiş ülkelerin örümcek ağı gibi ülkenin her tarafına
ulaştırdığı demiryolu ne yazık ki ülkemizde hala Cumhuriyet’in ilk yıllarından
kalma hat ve istasyonlar ile devam ediyor.
İddia ediyorum ki ülkemizde demiryolu taşımacılığının
gelişmemesinin en büyük sebebi geçmişteki sağ hükümetlerin zihniyeti ve araba
üreten büyük markaların lobileridir.
Hatırlarsanız Özal “treni ne yapacaksın, bin arabaya.
İstediğin yerde bin istediğin yerde in, tren komünist işidir” gibi sözleri
vardı.
Karayolları, araç, köprü, tünel, al geçit, üst geçit gibi
paraya endeksli, bu da sağ iktidarların besin kaynağı. Demiryolları o kadar
karlı bir iş değil yani.
Doğu Karadeniz Platformu’nun işi zor, hayırlısı diyelim…
DEMİRYOLLARINA ÖNEM VEREN 2 LİDER…
Hazır konu açılmışken hatırlatayım; tarih boyunca iki lider
demiryoluna önem vermiştir, biri Sultan 2. Abdulhamid diğeri Mustafa Kemal
Atatürk.
Aralarındaki fark ise Sultan’ın yaptıklarının büyük kısmı
(Hicaz demiryolu, Bağdat-Basra demiryolu, Manastır-İstanbul demiryolları gibi)
Türkiye sınırları dışında kaldı ama Mustafa Kemal’in yaptıklarının
(Ankara-Kayseri-Sivas, Sivas-Erzurum, Samsun-Sivas, Adana-Diyarbakır gibi)
hepsi Türkiye hudutları içinde idi ayrıca yabancıların elindeki hatları da
millileştirmişti Mustafa Kemal.
Seyahatlerin de de her zaman tercih demiryollarında idi.
1938’den sonra hiçbir lider demiryollarına öncelik vermemiştir. Odaklanma karayoluna olmuştur. Hatta şehir içi metro işinin bile değeri daha yeni yeni keşfediliyor…
AKP’NİN “GEL GEL” TAKTİĞİ…
Yandaş medya zil takıp oynuyor, CHP-AKP yakınlaşıyor. Bence
geçmiş dönemlerde de yaşadığımız bir AKP taktiği. Hatırlarsanız daha önceki
genel seçimler öncesi Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce saraya davet edilmiş ve
oradan topluma “her şey kontrolümüz altında” mesajı verilmişti.
Şimdi, ortada CHP-AKP yakınlaşması gibi bir durum asla
olmamasına rağmen, bence Özgür Özel’i parlatma taktiği devreye sokuluyor.
Rüştünü ispat etmiş ve halkın büyük teveccühüyle
koltuklarını sağlamlaştıran Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş saray tarafından yok
sayılıp yandaş medyaya trol haberler servis edilerek Özgür Özel’e gel gel
yapılıyor ve 2028’e “zayıf çatı aday” zemini hazırlanıyor.
Kılıçdaroğlu döneminde yutturulmuş gibi gözüken bu AKP
taktikleri yer mi?
Yemez, tutmaz artık…
JAPONYA’DAN KISSADAN HİSSE…
Bir Japon inanışı vardır, 4. yüzyılın sonlarına doğru tahta
oturan Japonya İmparatoru Nin Toku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar.
Gökyüzüne doğru yükselen tek bir duman dahi göremeyince, halkının yoksul
düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar.
Hemen bir ferman çıkaran Nin Toku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri
için çalışmasını emreder. Sarayda çalışanları bile evlerine gönderir. Sadece
kendileri için çalışan halk üç yılsonunda bolluğa kavuşur.
Nin Toku kuleye çıkar, ülkenin her yerinde ocakların
tütmekte olduğunu yükselen dumanlardan anlar. Yanındaki eşine sevinç içinde
“artık zenginiz” der. İmparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her
yeri eskiyen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek “sen bu halimize
zenginlik mi diyorsun” der.
Nin Toku’nun yanıtı yüzyıllardır Japonların aklından çıkmaz:
“Halkın fakirliği bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir”…
Bu hikâyeden tek farkımız üsttekilerin alttakilerden haberi
yok!