Türkiye son yılların en iyi stratejisini Rusya ve Ukrayna savaşında izledi. Herkesin ABD’ci, Avrupa’cı, Rus’cu olduğu bir dönemde tarafsızlığını korudu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” duruşu tüm dünyaya yıllar sonra bir kez daha gösterildi. Uzlaştırıcı olup, Ukrayna ve Rusya arasında köprü oldu. Fakat bu tarafsız duruştan rahatsız olan ABD ve Avrupa bugün Türkiye’yi kendi saflarına çekmek istiyor; Rusya ve Türkiye arasına nifak sokmak için büyük bir mücadele veriyor. Sağ olsun (!) bizim “Herşeyeloglar” da bu iki yakanın sinsi oyununa bilip/bilmeden çanak tutuyor!

**

Türk-Rus ilişkilerine dönüp bir bakalım. 15’inci yüzyıla dayanan ve ticaretle başlayan bu ilişkiler savaşlar, ittifaklar, yardımlar, dostluklarla, inişli çıkışlı olarak bugüne kadar sürdürüldü. Geçmişe dönünce komşu olmamız nedeniyle birçok noktada yolumuzun kesiştiğini gördüm. Coğrafyalar değişmez, yeryüzünde kaymalar olmazsa konum itibariyle Rusya ile öyle veya böyle ilişkilerimizi sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu noktada geçtiğimiz hafta verdiği, “Ne Rusya’dan vazgeçeriz ne de Ukrayna’dan” mesajı aslında ne denli önemli olduğunu önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz.

**

Tabi ki bizler “Savaşın dini, dili ırkı olmaz. En kötü barış savaştan iyidir” diyoruz. Ancak Rusya’yı “katil ve işgalci” olarak lanse eden ABD ve Avrupa’nın karnesi o kadar kötü ki! Son yarım yüzyılda 50’den fazla askeri operasyona katılan ve binlerce sivilin ölümüne neden olan ABD’nin Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kullanmak istemesinin, pek tabi bir askeri karşılığı olacaktı. Bunu iyi bilen Joe Biden böylelikle Putin’i katil ilan edip tüm Avrupa’yı da arkasına alarak Rusya’ya karşı stratejik bir savaşın  fitilini ateşleyecekti.

**
ABD’nin izlediği bu politika kısmen başarılı oldu. ABD’nin rüzgarını arkasına almış olan Avrupa da kısa sürede Rusya’ya çok sayıda yaptırım uyguladı. Putin’in operasyonları başarılı ve acımasızdı. Ancak kamuoyunda ABD ve yardakçısı ülkelerinin eli güçlüydü. Fakat Biden’in planlarını sendeleten bir gelişme yaşandı. Savaşın 22’inci gününe kadar kurulan Kiev-Moskova müzakere masaları Biden’in planlarını kısmen de olsa bozdu.

**

Nitekim Donetsk, Luhans bölgelerine özel statü isteyen Putin’e karşı müzakerelerin bu noktaya gelmesi bir başarıydı. Belki de Putin’in bu dayatmasından vazgeçmesi savaşın bitmesini sağlayacak. Ancak yine ABD bu noktada mikrofonu eline alan taraf oldu. Rusya’nın Ukrayna’yı sahilden, karadan ve havadan ablukaya aldığı dönemde sessizliğe bürünen Biden bir kez daha ortaya çıktı. Kiev ve Moskova tarafından müzakerelerin önemine atıf yapılınca, Ukrayna’ya asker göndereceğini açıkladı. Biden’e bakın, fotoğrafı görün. Öyle ya… Görünen köy kılavuz ister mi? Asla.

**
Savaştan önce makaleleri, bilgiselleri okumuştum. Ukrayna-Rusya geriliminde Türkiye’nin de topun ağzında olacağı yönünde beyanlara denk gelmiştim.  Bugün bu bakış açısını yıkan, el ovuşturan sömürgeci ve emperyalist kafaları alt üst eden bir Türkiye gerçeği karşımıza çıktı. Nitekim izlenen politika Ata’dan yadigardı.  Bu süreçte ortaya konulan ‘Türk’ duruşunun öğreticisi olan Atatürk’ün, bizlere sadece bir ülke değil bir düsturda miras bıraktığını gördüm. Türkiye bu ilkeyi sürdürürse şüphesiz kısa ve uzun vadede hep kazanan tarafta olacaktır.