CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Ankara’da
katıldığı şehit cenazesinde uğradığı şiddet her ne şekilde olursa olsun kabul
edilebilir değildir. Sayın Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun diyorum.
Ancak yaşananlar üzerinden yürütülmeye çalışılan tek taraflı
ajitasyon da kabul edilemez! Acıyı bu kadar kaşır ve üzerine giderseniz
sonuçlarının da böyle olması doğaldır. Tıpkı eski enerji bakanının burnunun
kırılması gibi. Çözüm sürecinde gelen şehit cenazelerine katılan iktidar
bakanlarının yuhlanması hatta saldırıya maruz kalması gibi. Siyasetçi de
olsanız sonuçta siz de insansınız, acıyı yaşayanlar da insan. Belki kötü
niyetli değilsiniz ama kontrol edilemeyen duyguların üzerine giderseniz
kaçınılmaz sonuçlara da katlanırsınız...
Parti olarak, yıllarca bu ülkeye kan kusturmuş, binlerce
şehide sebep olmuş bir terör örgütünün işbirlikçisi, hatta uzantısı olan siyasi
oluşumla oy uğruna, iktidar uğruna birlikte yürüyeceksin, seçilmişler olarak
söylemlerini ve eylemlerini destekleyip kabul edeceksin ve bunu açıkça deklare
ederek toplumun gözüne sokacaksın, sonra da cenazeye gideceksin. İstanbul
Belediye Başkanı ve İl Başkanı teröre destek veren siyasetçilerle ilgili açık
açık sempatizan söylemlerde bulunurlarken ve şehit yakınlarının 'Cenazeye
gelmesin' uyarısına rağmen cenazeye gidersen işte böyle demokratik bir tepkiyle
karşılaşırsın. Tıpkı burnu kırılan eski enerji bakanı Taner Yıldız gibi
olursun...
Hiçbir şekilde şiddeti savunmuyor ve tasvip etmiyorum. Ama o
yumruğu atan 70 yaşındaki vatandaş teröre kardeşini kurban vermiş, yeğenini
kaybetmiş. İçinde bulunduğu ruh hali ve olayların anlık gelişimi sonrası aşırı
ve olmaması gereken bir tepki vermiştir. Bu adama provakatör demek işin kolayına
kaçmak, yapılan yanlıştan pay çıkarmaya çalışmaktan başka bir şey değildir. O
yumruğun bu kadar büyümesinin tek nedeni Sayın Kılıçdaroğlu’na atılmasıdır.
Başkası olsaydı bu kadar büyümezdi. Yani yanlış olan Sayın Kılıçdaroğlu’nun
orada bulunmasıdır...
Diğer yandan yaşanan olay sonrası verilen tepkiler kin ve
nefret boyutlarına ulaşmıştır ki, atılan yumruktan çok daha tehlikelidir.
İnsanları aşağılayan, küçümseyen, ayrıştıran söylemlerden uzak durulmalıdır.
Kimse kimseden üstün ve ayrıcalıklı değildir. Bu tür söylem dili asıl
söyleyenleri küçültür. Asıl bu söylem dili yüzünden 17 yıldır halkçı olduğunuzu
iddia etmenize rağmen halktan uzaklaşıp hep muhalefette kaldığınızı
görmüyorsunuz. Görmediğiniz için de aşağıladığınız, cahil dediğiniz, küçük
gördüğünüz bu halk sizi iktidara getirmiyor. Kimin ne kadar cahil ya da bilge
olduğunu kimse bilemez.
O yüzden yaşananları değerlendirirken, biraz da bu halkın
penceresinden bakarak nerede hata yaptığınızı gözden geçirmeniz gerekiyor.
Atılan yumruğa bir de bu açıdan bakılırsa daha iyi olur diye düşünüyorum.
Tekrar geçmiş olsun...
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yüce Türk milletine
başsağlığı diliyor, terörü lanetliyorum.