SON DAKİKA
SON DAKİKA


Türkiye'de Tarım
26.07.2018

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de en önemli kaynaktır tarım. Ancak küresel ülkelerin, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler üzerindeki oyunları bu önemli kaynağı olumsuza çevirmektedir.

Ben çocukluğumu , gençliğimi toprakta tamamladım. Ellerimiz, ayaklarımız toprak kokardı. Yalnız biz çocukların mı? Hayır, annelerimizin, babalarımızın kısaca köyde yaşayan tüm insanların en güzel parfümü toprak kokusuydu.

Nisan , mayıs aylarında  tarlaların sürümü ile toprağa değerdi ayaklarımız. Birkaç çift öküz, pulluk veya sapan o mevsimde  en önemli araç ve gereçleriydi  çiftçinin. Herkes tarlalarının başında çalışır ve o mutluluğu topluca yaşardı.

Benim bölgemde temmuz ayı çayırların, ağustos ayı ise buğday, arpa tarlalarının biçim ve harmanlanma ayıdır . Yine gücümüze güç katan öküzdür. Kağnı arabası ve harmanda döven en önemli gereçlerdir  köylü için.

Güneş altında akşama kadar sap üzerinde dolandırılan döven, sapı samana çevirirdi. Bu belki iki;belki üç gününü alırdı çiftçi ailesinin.

Yorucudur yaz ayları çiftçi için; ama bir o kadar da zevklidir de. Sap kokusu, saman kokusu ve buğday, arpa kokusu bir başkadır . Toz içindesin saman içindesin ama sana canlılık verir o çalışma ve kokular. Hele ürünü saman makinesinden ayıklamak ve istediğin kadar ürün almak mutlu eder çiftçiyi ve ailesini. Yorgunluklar gider, yerini sevinçler alır ambara yeteri kadar ürünün taşınmasıyla.

Temmuz ve ağustos ayında erkeğin omzunda tırpan, kadının omzunda tırmık ve dirgen vardır tarlaya çayıra giderken. Zaman zaman kendi işini kendin bitiremezsin. Köylü erkekleri birleşir belki on,belki on beş genç erkek birlikte biçerler komşunun çayırını, tarlasını. Buna Anadolu’da imece denir. Ayni biçimde kadınlarımız bir araya gelerek komşularının tarlasının, çayırının kaldırılmasında yardımcı olurlardı. Bu bir çıkar karşılığı değil tamamen insani ilişkiler ve yardım duyguları altında yapılırdı.

Genç delikanlılar, genç kızlar uzaktaki tarlalardan veya çayırlardan aynı işi gören kişilere mani, türkü atarlar ve çalışırken kahkaha göklere seslenirdi.  Cıvıl cıvıldı köyler.

Gelinlik kızlar, bıyığı yeni terlemiş delikanlılar birbirlerini o imecelerde o tarla çayır biçiminde beğenirlerdi. Belki de geleceğin mutlu yuvasının temelni atmış olurlardı.

Ya şimdi?... Viran olmuş samanlıklar, çürümüş ahırlar ıssız sokaklar ve kimsesiz evler şaşkın şaşkın bakarlar semaya ağlayarak. Bütün tarlalar çayır olmuş. Bütün çayırlarda meşe, kavak , köknar gibi ağaçlarla adam boyunu aşmışlar. Üretim sıfır olmuş köylerde. Köy yollarında ne insan ne hayvan var. Issız kalmış otakları.

Günümüzde  tüketim daha çok;ama üretim yok. Köylümüz, una, samana, ota, baklaya, nohuda, pekmeze… para vermezdi. Kendi üretir ve organik olarak kendi tüketirdi. Sağlıklıydı, mutluydu. Bir çiftçinin ambarı yiyecekle, samanlığı ot ve samanla doluysa ondan mutlu kim olabilirdi ki?Geçmişte hayvan ve insan gücü ile daha geniş tarım alanlarından elde edilen ürün ,günümüzde teknoloji sayesinde daha dar alanlarda daha az emekle  elde edilmektedir.

Ama günümüzde samanı, tohumu, buğdayı dışarıdan alır olduk. Peki suçlu kim? Elbette ki yanlış politika üreten yöneticilerdir.

Sonumuz hayır olsun.    

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap