SON DAKİKA
SON DAKİKA


FETÖ HAREKETİ!
3.02.2018

1963 yılında Erzurum’da Komünizmle Mücadele Derneği kurulmuştu. Ben o zaman öğrenciydim. Ziraat Fakültesi’nde okuyan bir arkadaşım: "Gel seni Komünizmle Mücadele Derneği’ne üye yapalım” önerisinde bulunmuştu. Kalktık gittik. Dernek başkanı 30-40 yaşlarında bir avukattı. Konuşma sırasında, "Avukat Bey, bu milletin rejimle sorunu yok. Ama astığınız bu koskoca levha toplumda acabalara neden olmaz mı?” demiştim. Sevgili Başkan bana bozuk atmış ve “Üye olmak zorunda değilsin” diye sert çıkmıştı. Ben de üye olmadan çıkıp gitmiştim.

Genç ve Kur'an kursunda okumuş Fethullah Gülen o dönemde o derneğin üyesiymiş. Bu kişi, tıpkı Barış Gönüllüleri gibi ajanmış. Amacı devleti ele geçirmekmiş. Amerikan ve İsrail ajanları ile işbirliği yaptığı yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaktadır.  Oluşturduğu örgütle devleti ele geçirmek için sinsi çalışmalar yaptığı hafızalarda saklı.

İlk defa işe emniyetten başladı. Ama en büyük korkusu askeriye olduğu için orada kadrolaşmak gerekiyordu. Onun için askeri liselerde yoğunlaştı. Başarılı oldu da.

Önce fakir ama zeki öğrencileri tespit ettiler. Işık evlerinde ağabey ve ablalar aracılığı ile beyinlerini yıkama girişiminde  bulundular. Açtıkları yüzlerce dershanede bu öğrencileri eğittiler. O gençlere güvence verdiler. Polis adaylarını bu kuruluş  belirledi. Üniversiteye soru çalarak veya salonlarda kopya vererek öğrenci yerleştirdiler.

Kim ne derse desin Fetullah Gülen, devleti yönetenlerle beraber yürüdü. Her zaman iktidarların yanında gibiydi. Muhalefet partilerine de umut oldu.

Süleyman Demirel, Kenan Evren, Turgut Özal, Tansu Çiller, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Necmettin Erbakan kapılarını bu kişiye açtılar ve baş tacı ettiler. Hele 2000’den sonra iktidara gelen Sayın Erdoğan döneminde kadrolaşma yönünden zirveye ulaştı. Geçmişte olduğu gibi bu iktidar döneminde beraber yürüdüler bu yollarda. Yürümekle kalınmadı iktidarın ortağı yapıldılar.

Yurt içinde ve yurtdışında okullar açıldı. Bu okulların parasal kaynağı dış güçlerce karşılandığı şimdi su yüzüne çıkmaktadır. Yurtdışında açılan okulların öğretmen ve yöneticileri birer ajandı. Bu insanlar Türk Devleti’ne değil yabancı ülkelere hizmet ediyor ve bilgi topluyorlardı.

Devlet Güvenlik Mahkemesi "Feto” hakkında dava açtı. Dönemin Savcısı Nuh Mete Yüksel, enine boyuna iddianame hazırladı. Ama devletten yeteri kadar destek göremedi. Özellikle Emniyet Teşkilatı hiç yardımcı olmadı. Çünkü kadronun çoğunluğu Fetocu idi. İhtilalın lideri Kenan Evren’in sağ kolu olmuştu. Protokolün birinci adamı gibi karşılanır ve uğurlanırdı. Toplantılarda, meydanlarda onu yanına alır ve özel değer verirdi. Çünkü ihtilalı yaptıran güçler, Kenan Paşa’dan ona değer vermesini istiyorlardı. Seksen sonrası dönemde itibarı en çok olan insan oldu.

Gülen Cemaati, “Ilımlı İslam” uyduruk bir adla ortaya çıktı. Bu ismin ağababaları elbette ki Türk yöneticileri değildi. Bir dinin ılımlısı veya ılımsızı olmaz. Kuran’da ne yazıyorsa dinen o uygulanır. ABD projesi olan bu ad,ne yalan söyleyeyim, kulağa hoş gelmiyor değildi.

Hristiyanlık, Musevilik ve İslamiyet’in tek başlık altında toplanması ve semavi dinler adına bir üniversite açma görüşü Fetullah Gülen’e aittir. Dinler arası diyalog projesinin ikinci aşamasını oluşturmak için gayreti gözden kaçmamıştır. Şimdi kalkmışız birbirimizi suçlamaktayız.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap