SON DAKİKA
SON DAKİKA


Arap baharı 2
21.02.2018

Geçen hafta Arap Baharı adı altında yazı yazmıştım. Bu yazım onun devamıdır.

Aslında Arap halklarının dayanma gücü, cesareti ve kendilerini bu uğurda feda edebilme özverileri bulunmaktadır. Ayrıca tarihin de bize gösterdiği gibi adalet anlayışının temel prensiplerinde yaşanan sapmalar Arap dünyasında her zaman isyanları beraberinde getirmiştir. Bu noktada Arap dünyasında yaşanan adaletsizliklerin bu hareketlerin merkezini oluşturduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Tunus ve Mısır başta olmak üzere komprador burjuvaziye yakın gruplar, ülke içerisinde yönetimi ele geçirip kendi amaçları için kullanıyorlardı. Bunların yönetimleri ise dış güçlerin amaçlarıyla neredeyse örtüşüyordu. Yabancı güçler ile kastettiğim hem eski sömürgeci devletler olan İngiltere, Fransa, İtalya hem de tarihsel olarak yeni olsa da bölgedeki etkinliği göz önünde bulundurulduğunda öne çıkan ABD’dir. Tüm bunlar gücü elinde bulunduran ve lüks içinde yaşayan bir azınlık ile fakirlik ve işsizlikle mücadele eden bir çoğunluğu beraberinde getirdi. Geleneklerinden saptırılmış ve toplumun çoğunluğu geri bıraktırılmış kısaca cahil insanları yönetmek kolaydır. Otoriter rejimleri sorgulama kültürleri olmadığı için halkın duygularını sömürmek de kolaydır.

Bu arada oldu bittiye getirilerek kurulan İsrail ise belirtilen ulusların karakolu oldu. Ortadoğu’da huzuru bozan ve bu görevi üstlenen ülke oluşturuldu. Planlar yerine oturdu. Arap Baharı olarak, adlandırdığımız ülkelerin sahip oldukları önemli kaynakları özelleştirdiler. Bu özelleştirmelerden halk değil kendilerine yakın olanlar faydalandı. Tüm bunları dünyayla barışık liberal bir politika olarak tanıttılar. Bu durumdan yine en çok batı ülkeleri faydalandı. Yine aynı şekilde, ülkelerden çıkan paranın büyük bir bölümü batılı bankaların kontrolüne girdi. Bu bağlamda örnek olarak Tunus’u verebiliriz.

Arap dünyasında yaşanan hareketlerin merkezinde adalet olgusunun yeniden hayata geçirilmesi ve kaybolan insan haysiyetinin yeniden kazanılması yatmaktadır. Dolayısıyla meseleyi sadece fakirliğe indirgemek yanlış olur. Ama amaca ulaşıldı mi? Adalet, hak, hukuk o ülkelere geldi mi?

Bu bölgede ek olarak, yine Filistin meselesi de çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Çünkü hem Tunus’ta hem Mısır’daki hareketlerin tüm farklılıklarına rağmen ortak oldukları nokta; Filistin halkıyla olan dayanışma olgusudur. Filistin meselesi adaletli bir şekilde çözülmediği sürece az önce bahsettiğim adalet olgusunun dünyada hayata geçirilmesi sadece bir ütopya olarak kalacaktır.

Yukarıda anlattıklarımın ışığında şu an Ortadoğu’da yaşanan halk hareketlerinin, özellikle Mısır ve Tunus’ta, temelinde üç ana mesele bulunmaktadır: ‘Var olmayan adalet olgusu, bunun etkisiyle kaybolmuş olan insan haysiyeti ve hükümetlerin Filistin meselesiyle ilgili duruşlarıdır.’

Ortadoğu’da Arap Baharı olarak adlandırılan bu süreci yalnızca insan hakları ve demokrasi çerçevesinde incelemek yetersiz kalacak ve büyük haritayı görmemizi engelleyecektir. Çünkü asırlardan beri süre gelen İsrail ülküsü ve bu arada oluşturulan BOP Projesi ile Tunus’tan başlayıp Cezayir, Mısır ve Suriye gibi ülkeleri parçalamak ve yeni küçük devletler kurmak ve onları uzaktan yönetmek temel ilkedir. Kandırarak ve kışkırtarak, yıllardan beri süregelen diktatör rejimlerin halkını ayaklandırmak zor değildir ve olmamıştır da…        

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap