6 Şubat tarihinde meydana gelen ve 11 şehirde büyük yıkımlara yol açan, yaklaşık 45 bin vatandaşımızın hayatını kaybettiği depremin üzerinden 19 gün geçti… 

Tüm ülkeyi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaraları sarılmaya çalışılırken, 4 gün önce de Hatay’da yaşanan depremler, yeni can kayıplarına yol açtı…

Canlarını kurtarabilen binlerce insan, çadırlarda ve konteynerlerde kalmaya çalışıyor…

Çeşitli nedenlerle şehirlerinden ayrılamayanların yanında bir de günden güne artan zorunlu göç durumu var. Depremin hemen ardından başlayan zorunlu göç,fırsatçı ev sahipleri nedeniyle fahiş kira artışlarını da beraberinde getirdi.

Bir yandan ülkenin her yerinde birçok insan evlerini depremzedelere ücretsiz tahsis ederken, diğer yandan tam tersi bir durum yaşanıyor ne yazık ki…

Göçün durakları arasında yer alan şehirlerde kiralar günden güne yükseliyor…

Şehirlerin Emlakçılar Odası Başkanlarının açıklamalarına göre; Mersin'de 1+1 dairelerin ücretlerinin 10 bin liradan başladığı, Malatya’da 2 bin liralık kiraların 9 bin liraya çıktığı, Ankara’daki zam oranının yüzde 100'leri bulduğu, Konya’da artışların yüzde 50 dolayında olduğu belirtiliyor. Antalya’nın kira artış haritalarına ve ilan sitelerine bakıldığında ise kiraların 20 bin liradan başladığı açıkça görülüyor.

İstanbul zaten başlı başına bir sorun…

Ülke kan ağlarken, bu kadar fırsatçılık inanılır gibi değil…

Hâlbuki bu ev sahipleri depremi televizyonlardan bile takip etselerdi, ev sahipleri ile kiracılarının aynı çadırın başında ısınmaya çalıştıklarını görecekti.

Uzmanlar farklı şehirlerde de her an yeni depremlerin meydana gelebileceğinin uyarılarını sıralarken, empati duygusunu kaybeden insanlar her şeyin bir gün kendi başlarına gelebileceğini düşünemiyor ne yazık ki…

Bunları söylerken kiradaki evi ile geçinen ve enflasyon karşısında cüzi rakamlarda kalan ev sahiplerini tenzih ediyorum… Gerçekten ihtiyacı olanların zaten ellerinden geldiğince böyle bir duruma sebebiyet vermediklerine inanıyorum…

Buradaki asıl mesele;ellerinde çok sayıda daire olup, aslında paraya ihtiyacı olmayan fakat ülkede yaşanan en küçük sorunu fırsata çevirmeye çalışanlar…

Depremin hemen ardından bunlar yaşanırken, Hazine ve Maliye Bakanı geçtiğimiz günlerde, enflasyon artışı nedeniyle uygulamaya konulan yüzde 25’lik kira artış sınırının temmuz ayında sona ereceğini, ev sahibi ve kiracıların kendi aralarında anlaşacağını açıkladı.

Üst katta oturup, bacayı kırarak alt kattaki kiracısının evine sarımsak suyu döken ev sahipleri ile mi anlaşma sağlanacak?

Geçen yıl uygulanan yüzde 25 sınırına bile uyulmamışken, üzerine depremlerin ardından yaşanan mağduriyet eklenmişken, Ticaret Bakanı ve Hazine ve Maliye Bakanı zaman kaybetmeden gerekli adımları atmalı…

Yeni önlemlerle birlikte, illere, ilçelere hatta mahallelere göre kiralara üst sınır getirilmeli…

Şu bir gerçek ki artık bırakın depremzedeyi, ülkenin herhangi bir yerinde yaşayıp yeni bir eve çıkmak zorunda kalan memur, işçi bile kara kara düşünüyor…

Sözün özü; Ev almaktan zaten geçen insanlar, artık kiracı bile olamayacak duruma gelmiş durumda...

Kira sorunu da işsizlik, enflasyon gibi belli başlı sorunlar arasında sayılmadan gereken yapılmalı…