SON DAKİKA
SON DAKİKA


Yemeklerle kurulan ilişkiler, yanlış diyet sistemleri
20.02.2022

Eğer kilo probleminiz varsa veya yoksa yanlış diyet uygulamaları yapıyor olabilirsiniz, eğer çok katı diyetler yapıyorsanız, ödül ceza sistemi kendinize uyguluyorsanız, ya hep ya hiç olarak ilerliyorsanız burada bazı yanlışlar yapıldığını söylemek isterim. Örneğin çoğu kişi, diyete başlamadan önce, zaten yarın diyete başlayacağım mantığı ile son son her şeyden aslında normalde yemeyeceği kadar çok yiyerek diyete başlar. Bu vücuda mahrum kalma psikolojisi işletmektir. Yine aynı şekilde diyet yaparken siz “çikolata” yasak derseniz beyin sürekli sizden çikolata yemenizi, yemeseniz bile zihin olarak sürekli bunu düşünmenizi sağlayacaktır. Bu kısıtlanma hissi her zaman daha çok yemeği beraberinde getirecektir.  Yasaklanma düşüncesi özellikle çocuklarda ama sık sık yetişkinlerde de daha çok yemeği beraberinde getirir. Bir kişi ne kadar fazla diyet yaparsa o kadar fazla tıkanırcasına yeme davranışı gösterdiğini ortaya koyan birçok çalışma bulunmaktadır. (Holmes ve arkadaşları, 2014)

Diyet süreci genel anlamda şöyle ilerleyebilmektedir; diyet yapmak –yasaklanma psikolojisi- ardından -kısıtlanmayı bozmak- ardından –yasaklı gıdayı- fazlaca tüketmek sonrasın da suçlu ve kötü hissetmek ardından tekrar yemenin kısıtlanması gerektiğine inanmak ve bu sürece geri girmek. Bu döngü sürekli sıkı diyet yapanların başına gelmekte ve ardından sürekli kilo dengesi bozuklukları, kendini mental olarak kötü hissetme ve ardından yemek bozukluklarının oluşması gibi. Burada yapılması gereken tüm yiyeceklerle barışmaktır herhangi bir gıda size hemen yediniz ve hemen gelip yağ olarak birikmiyor, bize kilo aldıran yeme davranışlarımız, ne yediğimizin çok farkında olmamak ve porsiyon kontrolünü sağlayamamamız hatta çoğu zaman aç mıyız tok muyuz bunu bile ayırt edemememiz. Çoğu diyet yapan kişi ramazan gibi dini süreçlerde çok rahat oruç tuttuklarını ve acıkmadıklarını daha dengeli gittiklerini söylerler. Burada mesela ilahi bir inanç sistemidir, zihin olarak bu baskın geldiği için aslında yemek çok da mühim değildir, buradan yola çıkarsak aslında diyet psikolojisinde de 5 dakika içinde o gıdayı yemezseniz bayılacaksınız, dayanamıyorsunuz gibi bir durum söz konusu olmadığını anlayacaksınız. Söz konusu zihnimizde bunu yerleştiremememiz ve kendimize sürekli yasaklar koymamız, en büyük hatamız bu oluyor. Öncelikle yemeklerle barışın ve “diyet” dürtüsünden uzaklaşmaya çalışın, ya hep ya hiç olarak değil, besinlerin tadına ve farkına vararak yiyerek ilerleyin. Kendinize ben bu gıdayı yemek istiyor muyum diye sorarak yerken aldığınız hissin hazzına vararak ve size yeterli gelip gelmediğini sorarak ilerleyin. Zihninizden “yasaklı yiyecekleri” çıkarın, her gıdaya zararsız gözüyle bakarsanız o zaman aranız da iyi bir diyalog kuracaksınızdır. Gün içinde ve genel hayat anlamında beslenme atakları veya bazı yoğun stresli zamanlar eğer kendinizi yemek yemeğe vuruyorsanız, burada bu dert ve sıkıntıyı yemekle atmak yerine, derdinize ve stresinize öncellik olarak odaklanmalı, ardından yine istiyorsanız yemek istediğiniz gıdayı yemelisiniz ama bu sıkıntınızı atma yönteminiz olmamalıdır. Herkese diyet değil sağlıklı sürdürülebilir beslenme ve gıdalarla barıştığınız bir hafta sonu diliyorum.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap