SON DAKİKA
SON DAKİKA


Yağmur Yağıyor Seller Akıyor
8.10.2021

Çocukluğum, aralarında ilişki kurmakta zorlandığım yağmur ve onun sebep olduğu sele camdan bakan komşu kızının konu olduğu o meşhur şarkı ile geçti. Şu an üzerinden Tanjant yolu geçtiği için yerinde yeller esen cumbalı ahşap bir evin penceresinden baktığım yağmur, nasıl oluyordu da kültürümüze bu kadar işleyen, çocuk şarkılarında kendine yer bulan sele neden oluyordu? Dahası, niçin komşu kızı da dahil olmak üzere herkes bunu seyrediyordu?

Bilimsel literatür seli farklı biçimlerde ele alsa da, genel anlamda beş farklı sel tipinden söz edilmekte. Bu sellerin birçoğu büyük ölçüde önlenebilecek özellikler taşırken, bazıları için yapılabilecek şey maalesef sadece zararı mümkün olduğunca aza indirmeye çalışmak ve beklemek. Bu sel türleri arasında bizim en sık karşı karşıya kaldığımız türlerden biri ve dünyadaki en öldürücü sel türü ise genellikle 3-6 saat arasında süren yoğun yağışa bağlı olarak oluşan yüzey akışı selleri.

Normal koşullarda bitki örtüsü ile kaplı alanlarda, yağmur damlalarının önce yapraklara ve dallara vurarak yavaşlaması ve parçalanması sağlanır. Enerjisini büyük ölçüde kaybeden bu su kütlesi toprağın alt tabakalarındaki su yataklarına doğru süzülerek dünyanın bir yerlerinde bize “kaynak suyu” olur. Oysa son iki yüz yıldan itibaren hızla genişleyen kentler, bu doğal alanlar üzerinde ciddi bir baskı oluşturmakta ve yaprak ile dallara çarparak yavaşlaması ve parçalanması gereken yağmur damlaları yollara, çatılara, meydanlara çarparak buralarda birikmekteler. Biriken bu sular yüzey akışına geçtiği için yer altına ulaşamamakta; böylece hem heba olmakta, hem kirlenmekte hem de ciddi zararlara yol açmaktalar. Peki, bu durumun çaresi yok mu? Sıfıra indirmek çok kolay değil. Ama mücadele etmek ve azaltmak son derece mümkün. Biraz ilgi, biraz susuzlukla imtihan şartları üzerine düşünmek ve elbette biraz sorumluluk duygusu lazım! Mesela, özelikle bol yağış alan kentlerde, her mahallede farklı ölçeklerde birçok yağmur suyu yutağı, yani yağmur bahçesi niye yapılmaz? Maliyeti bedavadan biraz pahalı olan bu ekolojik yaklaşımları niçin peyzaj projelerinde göremiyoruz? Sorun bunların yapılabilmesi için gerekli teknik bilgi ve donanımsa, hazırlanan projeler hangi kriterlere göre seçiliyor, denetleniyor ve kalite kontrolünden geçiriliyor?

Bu kişiler dünyadaki gelişmeleri yeterince yakından takip ediyorlar mı? Ülkemizde yağmur suyunu toplamakla ilgili mevzuat hareketleri yok değil ama henüz çok yeni. Peki, yeşil çatı gibi; sulamada kullanıldığında olumlu etkisinin çok büyük olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış gri su (ev kaynaklı tuvalet harici tüm atık sular) biriktirme gibi ekonomik ve ekolojik katkısı yüksek konularda bir teşvik, destek, yol gösterme çabası var mı? Ülkeye ekonomik ve ekolojik katkısı bu kadar büyükken, niye yağmur suyunu toplayana, yeşil çatı yapana mesela daha ucuz su sağlamıyoruz ya da vergi kolaylıkları getirmiyoruz? Niye peyzaj projelerinde yağmur bahçeleri, arı ve kelebek otelleri, karbon yutak tasarımları yok? Doğru fikirler, vizyoner yaklaşımlar, bilimsel gerçeklerle kendimize can ve mal kaybı olmayan, parlak ve güvenli bir yol çizmek istiyor muyuz? Yoksa komşu kızı, devrin ihtiyaçlarına karşılık veremeyen ve bilimsel bilgiden uzak yaklaşımlara camdan bakıp şarkı söylemeye devam mı edecek? Güzel ülkemiz bizden daha hassas kentleşme yaklaşımları bekliyor.  

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap