SON DAKİKA
SON DAKİKA


Zorluoğlu’nun Trabzon Gömleği
3.12.2023

Adalet ve Kalkınma Partisi belediye başkan adaylarını belirlemek için her seçim öncesi yoklamalar yapar ancak sonunda Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği olur.

Trabzon’da büyükşehir için mevcut başkan Murat Zorluoğlu banko isim olarak ön plana çıkmış durumda. Zorluoğlu her türlü saldırılara rağmen daha önce dediğim gibi giydiği Trabzon gömleğinin hakkını vermek için yoğun çalıştığını söylemek isterim.

Bu arada sağlığı ile ilgili kapı arkasında dedikodu yapanların ise çok çirkinleştiğini söylemek isterim. Sağlığı ile ilgili spekülasyon yapıp beklenti içerisine girenler şunu bilsin ki Zorluoğlu öyle kolay kolay yıkılacak adam değildir.

Kişileri karalamak için her yolu mubah sayanlar öncelikle aynaya bakmaları gerekir. Kendi değirmenini döndürmek için hangi dereden su getirdiklerini hatırlamaları gerekir. Eleştirilere karşı her zaman dürüst ve delikanlıca cevap veren Zorluoğlu’nu yıpratmak için şehir efsanesi yaratılması ilginç.

Dedim ya babamın oğlu değil Zorluoğlu. Doğduğu kente hizmet için Trabzon gömleği giyerek yola çıkmıştır. Şehrini de iyi bilen biri olarak hizmet adına ve ayrım yapmadan gereğini yerine getirecek olanları tercih edip icraat yapmıştır.

Anlamadığım bir şey var, öyle yaklaşımlar gösteriliyor ki; Zorluoğlu’na, sen koltukta otur Büyükşehir belediyesini biz yönetelim yaklaşımı gösteriliyor. Yapacağın ihaleleri, hizmetleri bize sorarak yap, işe alacaklarını bize sor, kime kaç lira verdin bize söyle gibi imalar yaratılıyor.

Açık açık söyleyeyim, Zorluoğlu, imalara, kapı arkası dedikodulara ve çamur at izi kalsın yaklaşımlarına pabuç bırakmaz. Zorluoğlu’nun giydiği Trabzon gömleğini herkes giyemez. Bol gelir bol. Hele hele zor bir kentte o gömleğin hakkını vermek kolay değil. İşte Zorluoğlu, zorlukları yıka yıka bugünlere geldi. O nedenle laf olsun torba dolsun yaklaşımları Zorluoğlu’nu yıpratmaz aksine daha da güçlendirir. Kendi deyimi ile köşe bucakta konuşanlar beğense de beğenmese de önümüzdeki dönemde de Zorluoğlu ile AK Parti devam der.

***

BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLUNMAZ

Bundan tam 30 yıl önce kalleşçe saldırı sonucu öldürülen Uğur Mumcu’nun sözlerinden yola çıkarak bir değerlendirme yapalım. Öncelikle Mumcu’nun "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz" Sözlerini hatırlatmak isterim. Bilgi sahibi olmayan cahil kalmaya mahkum olduğunu hepimiz biliriz. Cehaletinde bir toplumun başına ne işler açtığına da hep birlikte şahit olmuşuzdur.

Mumcu’nun, "Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar" sözleri ile "İmam-hatip liselerini bitirenler neden ilahiyat fakülteleri ve İslam enstitülerine gitmiyorlar da ille de kaymakam, vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar? Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesini kimler planlıyor?” İfadelerini okuduğumda FETÖ cemaatine giren çocukların general olup 15 Temmuz’da hain kalkışmanın altına imza atmadılar mı? Ve… aydınları demir parmaklıklar arkasında adeta ölüme mahkum etme anlayışını hayata geçirmediler mi? 

Hala akıllanmadık, pırıl pırıl evlatlarımızı cemaat ve tarikatların kucağına atan anlayıştan bir türlü vazgeçilmiş değil. Sapıklıktan tutunda tacize varana kadar yaşanan her türlü rezillik bugün tarikat ve cemaatlerin değirmenine su taşıyanların yüzlerini kızartmıyor mu?

Gelin Mumcu’nun Atatürk’ün dinin gerçek yerine oturtulması ve Allah ile kul arasında bir kutsal duygu olarak korunması için laikliği getirdiğini ifade ettiği sözlerinin ışığında, "Gerçekte vicdan özgürlüğü, gerçekte demokrasi laik toplumda meydana gelir. Çünkü anti-laik toplumda dince kutsal sayılan kavramlar, siyasal amaçlar için her gün sömürülür. Ya da Türkiye'de olduğu gibi Arap sermayesi tarafından Türkiye'de kurulan banka sistemlerinde olduğu gibi mali çıkarlar açısından sömürülür. Bu bir sömürüdür. Mustafa Kemal de dinin gerçek yerine oturtulması, Allah ile kul arasında bir kutsal duygu olarak korunması amacıyla laikliği getirmiştir. İngiliz emperyalizminin, Arap kapitülasyonunun aracı olmaması ve siyasi sömürü aracı olmaması için” şeklindeki değerlendirmesinin günümüzde ülkemize Arap sermayesinin aktığını görünce ne kadar haklı olduğunu anlıyoruz.

Ülkesinin evlatlarını cemaat ve tarikatlara, yargısının, Milli Eğitimin içine bunların ellerini sokmasına izin veren yada göz yumanların vatan, millet, Sakarya, ırk ve bayrak laflarını etmesini Mumcu’nun yaptığı, "Milliyetçilik, 'vatan, millet, Sakarya, kan, ırk, bayrak' edebiyatı mıdır, yoksa ulusun çıkarlarını, onurunu herkese karşı savunmak; yani tam bağımsızlık mıdır? Ülkenin onuru ayaklar altında çiğnenirken, 'vatan, millet, bayrak' edebiyatını yani milliyetçiliği sadece kitleleri uyutmak, kandırmak için kullanıp aslında bütün bu değerleri salt kendi siyasal ya da bireysel-sınıfsal çıkarları için kullanmak milliyetçilikse, bunun karşıtı nedir?" tespiti ile iyi analiz etmek gerek.

Uzun lafın kısası ülke ve millet olarak Mumcu’nun yıllar önce dikkat çektiği konuları bugün yaşıyoruz. İşte bu nedenle onun, "Ben Atatürkçüyüm. Ben, cumhuriyetçiyim. Ben lâikim. Ben antiemperyalistim. Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım. Ben insan hakları savunucuyum. Ben, terörün karşısındayım. Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır" sözlerini hatırlatarak herkesin önce bilgi sahibi olup fikir sahibi olmasını öneriyorum.

***

ÇIĞ’DAN DERS GİBİ SÖZLER

Sümerolog, bilim insanı tarihçi Muazez İlmiye Çığ, "Hepinizden tek beklentim var: Yaşınız kaç olursa olsun, okumaktan ve yorumlamaktan vazgeçmeyin. Ne, neden olmuş, fikir edinin. Ne olursa olsun iyi düşünmekten feragat etmeyin. Koşullar sizi yoruyor, biliyorum. Yine de ölüm hariç her şartta, sizi mutlu edecek detayların gizli olduğunu bilin. Ve asla kin beslemeyin” demiş. Peki siz ne yapıyorsunuz? Bir düşünün.

***

DÖRT İNSANDAN UZAK DURULMALI

1-İyiliği inkar edecek kadar nankör olan insandan, 2-Doğruyu göremeyecek kadar kör olan insandan, 3-Yanlışı savunacak kadar cahil olan insandan, 4- İnsanların acısından ve çaresizliğinden zevk duyan insanlardın.

***

BAK DOSTUM

Cahil ile dost olma, ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez, üzülürsün. Saygısızla dost olma, usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez üzülürsün. Aç gözlü ile dost olma, ikram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez üzülürsün.  (Şeyh Edebali)

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap