Ülkemin çiftçisi isyan etmesin de kim etsin? Yıllardır, çiftçinin, üreticinin bankası Ziraat son günlerde futbola da el attı, spor kulüplerinin borçlarının yapılandırmasına ön ayak oldu. Borç batağındaki kulüplere el uzatan banka çiftçi ve üreticiyi unuttu. Daha önce de dile getirmiştim, dışa bağımlı olan bir ülkenin üretim yapamamasının bedeli ağır olur diye. Soğanı, patlıcanı, biberi, nohudu, pirinci ithal eder hale geldik; çiftçinin bankası futbol kulüplerine destek oluyor. Bu destek 31 Ocak tarihine kadar olan borçları kapsıyor. Yani kulüpler nasıl olsa Ziraat borçları yapılandırıyor, transferin belini kırdılar.

Bu tarihten önceki gelir-gider tabloları bankaya sunulacak yapılandırılıp geri alınacak. Ülkemin çiftçisi hacizlerle borç batağından kurtulmak için uğraş verecek. Bunun neresinde adalet ve bankacılık anlayışı var? Süper Lig’deki 18 takımın 14 milyar borcu var, eski para ile kaç lira olduğunu varın siz hesaplayın. Bataktaki kulüpleri kurtarmaya soyunan Ziraat Bankası’nın bu adımına kimsenin sesi çıkmıyor. Beyler kulüp yöneteceğiz diye ortaya çıktılar, milyarlarca borç yaptılar, çiftçinin bankası ben öderim diye ortaya çıktı. Hal böyle iken milyonlarca çiftçimiz, üreticimiz adına sormak gerekir:

Kulüplere yaptığınız uygulamayı ve gösterdiğiniz anlayışı neden çiftçimize göstermiyorsunuz, yoksa bir yerlerden emir mi bekliyorsunuz? Adı üstünde Ziraat Bankası. Bir tarafta ziraatle uğraşan, diğer tarafta sorumsuz futbol yöneticileri var. Banka futboldan yana tercihini kullanıp çiftçiyi kaderiyle baş başa bıraktı. Futbol kulüpleri transferin son gününe kadar milyon eurolar harcadı, dur diyen çıkmadı; çiftçi ‘borcumu ertele, faizini düşür, kredi ver’ diyor, ses veren yok. Ben de diyorum ki; yerel seçim geliyor, hadi bu sesi duyun da belki çiftçi de size bir kıyak yapar diyeceğim ama nafile. Ne diyeyim, vah benim çiftçime vah!