Türklük ve Türkçe ile ilgili zırvalayanlara, inkara
kalkanlara aşağıdaki anlatım çok güzel bir cevap olur sanırım. Türk olmak,
Türkçe konuşmak millet olarak bize öyle bir asalet kazandırmıştır ki en büyük
Türk Atatürk’ün, “İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl
ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil
kanda, mevcuttur!” sözleri ile daha da taçlanmıştır. Türk olmak, Türk kanı
taşımak bu nedenle gurur vericidir.
Bu paralelde aşağıdaki anlatımın önemini daha iyi algılanır
sanırım; Türkçe bazıların aksine bilindiğinden çok daha zengindir. yaklaşık 30
bin kadar kelimemiz vardır. Türklerin Şamanist olduğu dönemde Fars-Arap etkisi
çok oldu ve İslam öncesi Çin ve Tibet dillerinden çok etkilendi.
Bu dönemde Köktürkçe (Göktürkçe) ve Uygurca güçlü bir
şekilde varlığını korudu. Türklerin İslam’ı seçmesinden sonra
"esenlikler" kelimesini zamanla bırakarak Arapların kullandığı
"selam" kelimesini seçtiler. Yazının devamında esenlikler kelimesinin
nasıl kullanıldığını öğrenebilirsiniz. Mesela birine selam gönderirken
"esenlikler dilerim" Eskiden
TRT'nin çok kullanıldığı "esenlikler dilerim" diyerek konuşmanızı
bitirebilirsiniz. Bu arada "Merhaba da Arapça" bir kelimedir.
Sözün özü Türkçemiz zengin ve güzel bir dildir.
Çocuklarımızı Türk diliyle eğitim yapan okullarda okutarak Türkçemizi
öğretelim. Yabancı dili öğrenmek başka ilk öğretimlerde Öztürkçe kelimeler
kullanılmalı okullardaki bilim dilindeki Farsça dinde Arapça etkisi ve
terimlerde İngilizce yunanca kelimelerin etkisi azaltılması Türk Dil Kurumunun
Türkçe karşılıkları kullanılmalıdır.
Gözden Göze, Kandan Kana ve Kalpten Kalbe Selamlaşmak:
Özellikle Altay Türkleri arasında yaygın olan tarihteki en eski selamlaşma
biçimlerinden bir tanesidir. Bu selamlaşma genellikle Türklerin kendi
aralarındaki selamlaşma biçimindir.
Selamlaşma, kendi içerisinde Şamanizm izlerini taşır ve
derin bir felsefeyi de barındırmaktadır. 1. aşamada insan selamlaşırken önce
birbirinin gözünün içine bakar ve onu anlar (Bizdeki bir değim gibi gözler
yalan söylemez).
Daha sonra selamlaşmanın 2. safhası olan kandan kana
selamlaşma bu ise kişilerin sağ ellerini birbirlerinin bileklerinden
kenetleyerek yapılanıdır. Bu samimiyetin ve kardeşliğin de simgesidir (kan
kardeşliği). Selamlamanın 3. aşaması ise kalpten kalbe olanı yani sarılmaktır.
Bu tam olarak bizim popüler dizimiz Diriliş Ertuğrul’daki gibi bir sarılmadır.
İki insanın özünün ve kalplerinin birleşmesini ifade eder.
Ayrıca "Bismillahirrahmanirrahim" yerine Türkçe
olan "Sonsuz Tanrı'nın gücü ile" sözünü kullanmamız daha doğru
olur...
Altaylardan bir söz ile yazımızı bitirelim...
TANRI TÜRK IRKINI KORUSUN VE YÜCELTSİN
BAYRAMLARI BAYRAM YAPAN DAYANIŞMA RUHUDUR
1 Mayıs 1977'de İstanbul Taksim Meydanı'ndaki kutlamalar
sırasında yapılan saldırıda 34 kişi öldü ve 136 kişi yaralandı. Zamanla 8
saatlik iş günü birçok ülkede resmen kabul edildi. 1 Mayıs böylece işçilerin
birlik ve dayanışmasını yansıtan bir bayram niteliğini kazandı.
Kazandı kazanmasına da Bu olay da gerekçe gösterilerek 12
Eylül askeri darbesinin ardından 1 Mayıs, bayram olmaktan çıkarıldı ve
kutlanması yasaklandı.
O gündür bugündür yasak sürüyor. Yasaklara, yolsuzluklara,
yoksulluklara savaş açmak için işbaşına gelen bugünkü iktidar bu yasakları
tamamen ortadan kaldırma adına kısmi yasaklarda ekleyerek bayramları bayram
olmaktan uzaklaştırdı.
Sadece bayramlar değil basının özgürlüğü elinden alında
yasaklar getirildi, yargıda oluşturulan baskı sonrası adil yargılamaya da yasak
geldi. Hür düşünceye bile yasak geldi, sorunlar adına konuşmaya da yasak geldi.
Kamu kurum ve kuruluşlarının başındaki amirlere bile yasak geldi, tek adam
konuşur devri başladı. İnsanın insanla anlatıldığı tiyatroya bile yasak geldi.
Ressama, karikatüriste yasak geldi. Bayramları bayram yapan dayanışma ruhudur,
bugün nedeniyle bu dayanışmanın yeniden hayat bulması çok ama çok önemli
olduğunun altını çizmek isterim.
Yasaklara tepki gösterildiğinde vatan haini ve terörist ilan
edilme alışkanlığı baş gösterdi. İşte 1 Mayıs’ın ve milli bayramlarımızın
yeniden anlam kazanması için Atatürk’ün çizdiği yolda gösterdiği hedefte
yürümek adına herkesin sandık başında sorumluluğunu yerine getirmesi kaçınılmaz
olmuştur.
500 MİLYONLUK HAYAL
Gençlerin üniversite hayallerinden bile 500 milyon lira
kazandılar!
ÖSYM Başkanı Bayram Ali Ersoy; “2023 YKS’ye 3 milyon 498 bin
18 başvuruyla tüm zamanların rekoru kırıldı” diyerek, sevinç çığlıkları attı.
Başkan Ersoy, boşa sevinmiyormuş. Adaylar sınava girmeden ÖSYM kasasına 500
milyon TL koydu. Gençler şimdi ne yapsın. Bir 500 milyon daha ödemeye mi mahkum
olsun ya da hayallerine gerçekleştirme yolunda engelsiz bir eğitim sürecimi
yaşasın diye karar verecek.
KISSADAN HİSSE
Köyde yaşayan yaşlı bir ressam vardı. Olağanüstü güzel resimler yapıp iyi fiyata satardı. Bir gün köyden bir fakir gelip dedi ki;
"Yahu senin durumun iyi. Neden kimseye yardım
yapmıyorsun? Bak fırıncı fakirlere ara ara bedava ekmek veriyor. Kasap bazen
bedava et veriyor. Sen neden hiç yardım etmiyorsun?"
Ressam tebessüm etti ama bir şey demedi.
Bu fakir bütün köyde sabah akşam ressamın aleyhinde
konuşuyor ve onu kötülüyordu.
Bir gün ressam hasta oldu. Kimse de onun yanına gelmedi ve
sonunda ressam öldü. Aradan birkaç gün geçti. Artık ne fırıncı ekmek verdi
fakirlere ne de kasap et verdi. Sordular; “Neden fakirlerin hakkını
kestiniz?"
Dediler ki; “Her ay başı o merhum ressam bize para verip
fakirlere ekmek ve et vermemizi söylerdi. O ölünce para veren kalmadı. İşte o
yüzden…"
GÜNÜN SÖZÜ: İyiliğin şartı beştir: Tez olmalı, gizli olmalı,
gözde büyütülmemeli, sürekli olmalı ve yerini bulmalı. (İbn-i SİNA)