Ülkemizin onurlu ve güçlü kalemlerinden olan Uğur Mumcu’nun 1993 yılında hain saldırı sonucu şehit olmadan önce tarikat ve cemaatlerle ilgili yazısında dile getirdiği, “Türkiye'de de İslamcı ideolojiye buna benzer yeni bir parasal kaynak bulundu. Türkiye'de özellikle son on yıldır tarikat, siyaset ve ticaret üçgeni var. İslamcı ideoloji veya tarikatlar yasaları aşan bir ayrıcalık sahibi oluyor. Bu nedenle devlet eliyle laiklik yok ediliyor, bunun içinde askeri rejim de var” olduğunu dile getirmiş, “Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra general olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar” ifadelerini hatırlatmak isterim.
Mumcu’nun yıllar önce gördüğü bu
gerçekle maalesef Türkiye yüzleşmeye başladı. Tarikat ve cemaat ağına düşen
çocukların karşılaştığı çirkinlikleri yazmaya midem el vermiyor.
Ancak seçime adım adım yaklaşılan
bu günlerde tarikat ve cemaatlerin ülkemizin geleceği açısından ne kadar
tehlike olduğunun iyi anlaşılması gerekir.
Mumcu’nun yıllar önce dikkat
çektiği tarikatlarda yaşanan sapıklıkları ve tarikat ve cemaat evlerinden çıkan
subay, siyasetçi ve iş adamlarını bugün görmek mümkün. Ülkemizde vatandaşın
dinini sömürerek ayakta kalan tarikat ve cemaatlerle ilgili, “Tarikat ve
cemaatler din değildir. Tarikat ve cemaatler kendi ekosistemini kurup ondan
beslenen rant oluşumlarıdır. Müritleri cahil, yöneticileri yobaz kurnazlardır.
Tarikat ve cemaatlere karşı olmak din düşmanlığı değildir” sözlerini Mumcu’nun
yıllar önce dile getirdiği sözler ışığında ülkemiz, milletimiz ve çocuklarımız
adına tarikat ve cemaatleri herkesin bir kez daha iyi analiz edip
değerlendirmesi gerekir.
Bu vesile ile Mumcu’nun "Ben
Atatürkçüyüm. Ben, cumhuriyetçiyim. Ben lâiğim. Ben anti emperyalistim. Ben tam
bağımsız Türkiye'den yanayım. Ben insan hakları savunucuyum. Ben, terörün
karşısındayım. Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların
düşmanıyım” sözlerinin anlamını bugün daha iyi anlayacak duruma gelindi.
DÜŞÜN DİNİMİN YAKASINDAN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Giresun mitinginde, “Bunların dini, ezanı yok. Bunlar kitapsız” ifadelerini
kullandı. Benim dinimde bir kişinin karşısındaki kişiye bu ifadeleri kullanma
yetkisi verilmiş de milletin haberi yok! Milletin ezanı, kitabı, dini
olmadığını acaba nereden biliyor?
Allah aşkına düşün dinimizin
yakasından ne olur düşün! Siyasete alet edilmeyecek kadar kutsaldır benim
dinim. Kim hangi dinden olursa olsun, hangi kitaba inanırsa inansın o kişiyi
dinsiz, kitapsız ezansız diye suçlamak Müslümanlıkta var mı?
SOYANLAR VE SOĞANLAR
Öyle bir duruma geldi ki ülke, bir tarafta soyanlar, diğer tarafta soğanlar. 85 milyon tek haneli enflasyonu özler oldu. Tek haneli faizin yolunu gözler oldu. Dövizde düşüşü bekler oldu. Bunlarla birlikte yemeklerin olmazsa olmazı soğan fiyatı aldı başını gitti. Vatandaşın cebindeki para eridi. Millet pahalılıktan şikayet ederken, iktidarın mensubu soğanın cücüğünden bahseder oldu, millete koyun eti yemeyi tavsiye etti. Tam da fıkra gibi.
Diğer taraftan yolsuzluk, yoksulluk
ve yasaklara karşı duruş sergileyeceğim diye ülke yönetimine gelen iktidar
döneminde ise soyanların sayısı her geçen gün arttı. Üç-beş maaşlar ballı börek
oldu. İhaleler yandaşların kasasına gitti.
Soygun öyle bir hal aldı ki
raflardaki ürünlerden tutun da, yapılan ihaleler, satılan mülkler, peşkeş
çekilen fabrikalar, bankalar üzerinden verilen sıfır faizli krediler… Hazine
garantili yapılan köprülerden geçmeyen vatandaşın bile cebinden nafakasını alıp
açıklar kapatılmaya başlandı.
Kısa zamanda köşeyi dönenlerin bir
eli yağda bir eli balda, gelsin cukkalar gitsin cukkalar derken milletin
mutfağında yangın bacayı sardı.
Ekonominin neresinden tutarsanız
tutun tel tel dökülmeye, vatandaş ise soyup soğana çevrilmeye devam ediyor.
EN BÜYÜK PARA
Ekonomideki olumsuzluklardan söz
edilince iktidar mensupları tepki gösteriyor. Enflasyon, faiz aldı başını
gidiyor. Döviz kuru ise neredeyse uzaya çıkacak! Bunun yanı sıra tepki
gösterenlere hatırlatmak isterim, ülkemizin basılı en büyük parası ile yarım kilo
kıyma alır duruma gelindi, bundan haberiniz yok mu?
200 liraya evinin bir haftalık
mutfak masrafını karşılayan vatandaş şimdi bu para ile yakında et alamaz duruma
gelecek. Biraz insaf gerekmez mi? Emekli çöküşe geçmiş, işçi memur borç
batağında, evlerde kaynayan tencere sayısı bire inmiş, hala ekonomi iyi
diyorsanız bilesiniz ki yarın o tencere de kaynamayacak.
TAHİRCE
BERENCE
UYARI
Oy kullanırken mutlaka oy pusulasının arkasına bakınız. Eğer o sandığa ait mühür yoksa o oy pusulası sahtedir ve geçersizdir.
GÜNÜN SÖZÜ: Dindar anayasa istiyoruz diyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde dua eden, ibadet eden anayasa yok. Devlet dindar olmaz, kişi olur. (Prof. Dr. İlber Ortaylı)