CHP’de tartışma bitmiyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğu isteniyor. İsteyenlere bakıyorum da hep tavanda koltuk kavgasına girişmişler. Tabi ki ortada bir başarısızlık varsa önce lider kendini kantara çıkarmalı. Buna kimsenin itirazı yok. Tamam da Kılıçdaroğlu suçluda yahu sizin hiç mi suçunuz yok. Genel merkeze çöreklenenlerin hiç mi suçu yok.

Kılıçdaroğlu bedel ödemeli, öncelikle bu bedeli teşkilatların ödemesi gerekir. Duyan var mı, ben bilmiyorum, hangi il yada ilçe teşkilatı biz başarısız olduk diye istifa etti. Nasıl olsa bedeli genel başkan ödüyor neden istifa etsinler.

Bu düşünceler ışığında Kılıçdaroğlu’nun koltuğu bırakması söylemlerinin ışığında paylaşılan bir yazı tartışanların, tartıştıranların yüzüne şamar gibi inen bu yazı umarım herkese birşeyler hatırlatır.

“Evet Kılıçdaroğlu 12 seçim kaybetti. lMF' e borç vermek isteyenlerin, İnşaatçıların, Ülkeyi borç batağına sokanların, Merkez Bankasını eksi 70 milyar dolara düşürenlerin, İmamların okullarda manevi destek verdiği, 12 seçim kazananların çok mutlu olduğu yerde,

Mutlu musunuz?

"Hayır" diyorsanız, o zaman tek kaybeden var: Seçmen.

Kılıçdaroğlu'nu gelin birlikte suçlayalım!

Hırsız mı, rüşvetçimi, ülke sorunlarını bilmeyen mi, terörle iş birliği yaptı mı, çoluğu çocuğu yolsuzluğa bulaşmış mı diyeceğiz. Buyurun yargılayın! Dokunulmazlığı yok şimdi.

Ama bu yapılamıyorsa iftira atanlar suçludur. Ama biz adam harcamaya alışığız, değil mi? İşimize gelmeyeni, sırf bize muhalif diye siyasi yasak getiririz, mahpus damına tıkarız. İşimize geleni, her ne yapmış olursa olsun meclise taşırız..

Kendi doktorumuzu dışarıya kovalar, dil bilmeyen Ortadoğulu ve Afrikalı doktorları kliniklere doldururuz. Fırsat eşitliği veremediklerimizi övünerek yurt dışından çağırır; halktan alkış bekleriz.

Oy kullanırken sorun olmasın diye kaçaklara Türk ismi veririz; Kaçaklar Avrupa vizesi almak isteyince bütün Türklere vize yasağı konmasına bozuluruz. Göçmenlerin geri kabulü için Avrupa ile anlaşma yapıp, parayı cebe indirir; sonra da muhacir ensar edebiyatı yapıp Avrupalıya kızarız.

İş insanımıza, sanatçımıza, öğrencimize dünyanın kapılarını kapatırken seçim başarılarımızla övünürüz.

Yaşam için, ülke için planlarınız nedir? Eğitim, öğretim mi? Üretim mi? Yatırım aracınız nedir? Döviz, altın, araba, arsa, emlak mı? Parası olanlar bunlarla oynuyor.  Ya olmayanlar?

"Finansal sistemimize para pompalayan Körfez" ile, Araplarla, kaçaklarla, Suriyelilerle ve maaşa bağladıklarımızla biz 12. seçimi kazanmış bir iktidarın egemenliğinde yaşıyoruz.

Bizi, başkanlık sistemiyle ittifaklara mahkum edip ülkeyi uçuruma sürükleyenlere çıt çıkaramıyor,

Ülkede tek sorununun  Kılıçdaroğlu'nun oturduğu koltuktan kalkması olarak görüyoruz!

Suçlu ayağa kalk ve git!”

Bence Kılıçdaroğlu kadar teşkilatlarda suçludur onlarında gitmesi şart.

HATİCE ÖZTÜRK VE ARKADAŞLARI

Trabzonspor Kadın Komisyonu kuruldu, başkanlığına yazarımız Hatice Öztürk getirildi. Öztürk ve yönetiminde yer alan bütün kadınları kutluyor başarılar diliyorum. Trabzonspor siyaset üstü bir kurum olarak bordo-mavi renklere gönül veren herkesin yüreğinde hayat bulmaya dünya döndükçe devam edecektir.

Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan’ı ve yönetimini de bu anlamda kutluyorum. İnanıyorum Öztürk ile birlikte Trabzonspor önemli bir ivme kazanacaktır. Çünkü tanıdığım Hatice Öztürk’ün fıtratında başarılı olmak ve bulunduğu yere katkı sunmak vardır. Bu doğrultuda atacağı adımlara 7’den 70’e herkesin destek olmak boynunun borcudur.

Kadın komisyonu ile Trabzonspor’un eksik olan bir parçası daha tamamlandı. Bu anlamda Öztürk ve yönetimde yer alan bütün kadınların bek rauntlarına baktığınızda hepsi birbirinden  değerli ve önemli isimler. Hepsinin Trabzonspor’a önemli katkı sağlayacağına inanıyorum.

Hatice Öztürk ve arkadaşları yönetim kuruluna da önemli destekler sağlayacaklardır. Bir ve bütün olarak alınacak yolda kadınlar olarak ellerini taşın altına sokacak kadar cesur yüreklidirler. Öztürk ve yol arkadaşlarına bir kez daha başarılar diliyor, yollarının açık ve aydınlık olmasını temenni ediyorum.

FORUM AVM

Kim ne derse desin Forum AVM Trabzon’a önemli bir katkı sunmaktadır. Yeni sahibi milyonları döktü ve AVM’yi satın aldı. O kadar parayı verince elbette yenilikler, daha fazla kazanç elde etmenin çarelerini üretecekti. Öylede yaptı. Kim olsa aynısını yapar. Yapmam diyenin sözleri ise bekara hanım boşamak kolaydır sözüyle eşdeğerdir.

Otopark falan filan bir çok değişiklik yapmak için kolları sıvayan AVM’nin yeni sahibi eleştirileri dikkate aldı, basının huzuruna çıktı. Basınla buluşan firmanın temsilcilerinin göstermiş olduğu samimiyet, söylemlerindeki şeffaflık ise gözden kaçmamalı.

Belediye ve hukuk ile işlerini birlikte yürütmek istedi. 503 araçlık ücretsiz otopark mahkemeye takıldı. Mevcut otopark ile devam mecburiyetinde kalan AVM’nin yeni sahibi kente yeni markaların gelmesine imkan sunmak için bir inşaata başladı. Belediye nezdinde sıkıntı olmayan inşaat alanında bulunan depolar konusunda ise şeffaf biçimde yanlış yaptık dediler. Umarım bu yanlışı da kısa sürede düzeltirler.

AVM’de yer alan mağazalarda hizmet veren kiracıların isteklerine derman olmalarıdır. Hizmet veren kiracıların ümüğünü sıkmamalı. Müşterilerine yüksek kira nedeniyle pahalı ürün satmak mecburiyetinde kalmalarına çözüm bulmalarıdır. Mağazaların cirolarından pay al, kira al da insaf ölçüsünü aşmayacak kadar olmasında fayda var.

Doğu Karadeniz illerinde tek olan AVM’nin elde edeceği kazanımlardan Trabzon’a yapacağı katkı ne olacaktır onu sorgulamak gerekir. Sosyal projelere ev  sahipliği yapan AVM’nin sahibi ve yöneticilerinin eğitimden sağlığa, spordan sanata kadar olan alanlarda adımlar atması önem arz etmektedir. Kısaca burada kazandığını cebe koyup gitme yerine burada artıya dönüştürecek adımlar atılmasından kaçınmamak gerek.

Beni AVM’nin sahibinin nereli olduğu ilgilendirmiyor. Kayseri’de bizim, Trabzon’da bizim. Bu tip ayrışımlardan oldum olası nefret etmişimdir. Bu kente bir çivi çakana da, sermayesini bu kente yatırana da destek olmak, sahip çıkmak gerek. Gerçi kendi insanına bile destek yerine köstek olmayı yeğleyen anlayış değişmediği sürece yatırımcı gelsin diye çok daha bekleriz.

TAHAMMÜLSÜZLÜK

Söylediği sözler nedeniyle linç edilen sanatçı Melek Mosso’nun ardından onun festivalde şarkı söylemesine izin veren Tekirdağ’ın Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel’de başlatılan linç kampanyası sonrası görevini bırakmak zorunda kaldı. Halbuki o konserde sanatçı tüm toplumun önünde özür dilemiş, yaptığının hata olduğunu söylemişti.

Özür dilemek erdemliktir diye bilirim ben. Bu erdemliği kabul etmeyenlerin linç kampanyası sonrası biri sanatçı diğeri belediye başkanı sahip0siz kaldı.

Yazık, Vallahi de, Billahide yazık. Bu kadar tahammülsüzlük olur mu. Başkanın istifasını kabul eden anlayışa ne demeli. Arkadaş bırakında toplumun her kesimi ile başkanlarınız, milletvekilleriniz, teşkilatlarınız kucaklaşsın. Buna izin vermiyorsunuz sonra gönüllere girin diyorsunuz. Hani demokrattınız, hani toplum barışından yana idiniz, hani herkesi kucaklayacaktınız. Deme ki oyları alana kadar, aldıktan sonra biz bildiğimizi okuruz dediniz durmak yok yola devam ediyorsunuz. Yapmayın beyler yapmayın. Almayın milletin ahını.

ÇIĞ’IN UNUTULMAYACAK SÖZLERİ

Sümerolog, bilim insanı ve tarihçi, 1914 doğumlu, çok değerli Muazzez ilmiye Çığ'ın bir konuşmasından...

-Kurtuluş savaşını yaşadık. Lozan'ın heyecanını, yokluğun rezaletini. Sonra Cumhuriyet ilan edildi. Ve ülke, bambaşka bir çehreye bürünmeye başladı. Hepimizin arzusu bir an evvel, adam olup memlekete yardım etmekti. Çünkü çok ihtiyacı vardı. Hiçbir şey yoktu. Yol yok, fabrika yok, okul yok. O 15 yıl içinde yapılanları hatırladıkça, şaşkınlığa düşüyorum.

-O gittiğiniz okullardaki gençlere de bunları mı anlatıyorsunuz?

-Evet, çünkü anlamıyorsunuz. Çünkü sizler, var olana doğdunuz. Sümer çocukları gibi. Onlar da, ''Bu şehirleri Tanrı'lar kurmuş, biz de buralarda yaşayalım'' demiş, aynen sizin gibi. Herkes atıp tutuyor şimdi. O zaman yaşanan sıkıntıları bilmeden. Bizler kazandığımız şeylerin değerini biliyoruz çünkü zor elde ettik. Siz bunu ancak kaybettiğinizde anlayacaksınız.

GÜNÜN SÖZÜ: Kendi ayıbını örtmek isteyen başkalarının yüzüne kara çalar. (Cengiz Aytmatov)