SON DAKİKA
SON DAKİKA


Şimdi yoktuk…
28.08.2023

Diyanet İşleri Başkanlığı koltuğunda oturan Ali Erbaş Cuma hutbelerinde Çanakkale Zaferi’ni anlatırken bu zaferin komutanı Mustafa Kemal Atatürk’ü anmaktan imtina edilmesinin altında imzası olan kişidir.

Erbaş’ın bu kadar Atatürk’e karşı olmasının nedenleri herhalde dünyaca ünlü Amerikalı tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy’in"Eğer Atatürk olmasaydı bir Türk devleti hiçbir zaman olmazdı. Makedonya ve Bulgaristan’daki Türklere bakın, aynı kader Anadolu’daki Türklerin de başına gelirdi. İşte bu sebeplerden dolayı tüm dünya hala Atatürk’ü saygı ile anıyor.

1923’te nüfus büyük ölçüde yok olmuştu. Ekonomik çöküntü vardı. Ama liderleri sayesinde ümitsizliğine kapılmadılar ve Atatürk sayesinde ayakta kaldılar" sözleri ile, “Atatürk Çanakkale’de "Yanılmışım" deseydi, Atatürk, yedi düvele karşı savaşırken kandırılsaydı. Atatürk Sevr Antlaşması’ndaki sınırları kabul etseydi. Atatürk cemaatlere, şıhlara, şeyhlere ‘Ne istedilerse verseydi’ şimdi yoktuk” söylemlerini kabul etmemesinden mi kaynaklanıyor diye sormak gerek.

Yine de yatıp kalkıp Atatürk ve silah arkadaşlarına dua edelim, Atatürk ve silah arkadaşları bugün yok ama onların sayesinde Erbaş ve bizler varız. Son bir hatırlatma Atatürk olmasaydı bugün her tarafta çan sesleri vardı. Ya isimler ne olurdu onu da düşünmek gerek.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE


ÖDE VATANDAŞ ÖDE

 

Seçimin üzerinden üç ay geçerken, geride kalan 90 günde, ekonominin dümenine geçirilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek başkanlığında ‘rasyonel zemine geçiş’ adı altında pek çok adım atıldı. Enflasyonist etki yaratarak faturanın halka kesilmesine neden olan bu kararlar şöyle; 

•Torba Yasa ve ek bütçe çıkarıldı
•MTV’de çift ödeme kararı geldi
•KDV ve ÖTV artırıldı
•Faiz artırıldı
•Her gün yeni zamlar yapıldı
•KKM tasfiye edilmeye çalışıldı

Bedeli kim ödüyor vatandaş. Yanlış ekonomik politikaların getirdiği yıkımın bedelini milyonlarca vatandaş ödüyor, iktidar ise hala vatandaşın cebindeki göz dikmiş gibi zam üstüne gelen artırımlara yol veriyor. Ne diyeyim alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.


CUMHURİYETİN MÜLK SERMAYESİ TÜKETİLİYOR


Cumhuriyetimiz 100 yaşında. Bugünlerde cumhuriyetimizin 100 yıllık sermayesi olan mülkler araziler tek tek satılıyor. Yıllardır sata sata bitiremediler.

Resmi verilere göre, 1986 ve 2001 yıllarını da kapsayan 16 yıllık dönemde gerçekleştirilen satıştan elde edilen gelir, 43 milyon 304 bin 548 TL olarak kayıtlara geçti. 2002-2007 döneminde ise 1 milyar 446 milyon 636 TL’lik kamu taşınmazının satıldığı bildirildi.  Tüm tepkilere karşın kamu varlıklarını elden çıkartmaktan vazgeçmeyen iktidar, 2008 itibarıyla özelleştirme politikalarını daha etkin uygulamaya başladı. Ülkede, Ocak 2008-Temmuz 2023 dönemleri arasında kamu taşınmazlarının satışından toplam 18 milyar 522 milyon 397 bin TL gelir elde edildiği belirtildi.

Kamu taşınmazları satışından elde edilen toplam 19,9 milyar TL’lik gelirin bazı yıllara göre dağılımı şöyle: 2010 yılı 135.9 milyon lira, 2012 yılı 564.6 milyon lira, 2014 yılı 2.2 milyar lira, 2016 yılı 615.3 milyon lira, 2018 yılı 399.3 milyon lira, 2020 yılı 144.5 milyon lira, 2022 yılı 7.5 milyar lira, 2023 (Ocak-Temmuz) 2.6 milyar lira.


SURİYELİLER ÇOĞALSIN

 

Türkiye’yi mesken tutan Suriyeliler ile ilgili ileri sürülen bir iddia ise çok düşündürücü. Hatırlarsınız her evli çite 3 çocuk tavsiyesi yapılmıştı. Bu tutmadı, şimdi çare Suriyelilerde bulundu. Sağlıkta çalışanlar hastalar sorunlar yumağı ile boğuşurken Suriyelilere bedava tüp bebek iddiaları gündeme getirildi. Bu iddiaların doğru olmadığı söylense de hala geçerliliğini koruyor.

Ülkemizde SMS hastası çocuklarımız için yardım çığlıkları yükselirken, böyle bir uygulama kapı arakasında sürdürülüyorsa yazıklar olsun. Emeklisini açlığı mahkum eden bir anlayışın bu tip uygulamalara müsamaha gösteriyorsa vallahi çok yazık derim.

Lösemi hastası olan sayısız çocuğumuz KTÜ bünyesinde yapılan çocuk hastanesini dört gözle beklerken Suriyeliler için tüp bebek uygulamasını ücretsiz yapıyorsa ona da yazıklar olsun. Nedir bu Suriyelilerin çoğalma sevdası. Sakın altında bir başka hesap yatmasın.


YATIRIM VE ENDÜSTRİ ADASI

 

Trabzon’un 10 yıldır özlem duyduğu Yatırım ve Endüstri Adası ile ilgili TTSO Başkanı Erkut Çelebi gelişmeleri şeffaflığı ile anlattı. Odanın öncülüğünde atılan bu adımın ardından bir şirket kuruldu ve yönetim kurulu başkanlığını da vali yürütmeye başladığını söyledi.

Çelebi, kent için elzem olan bu yatırımın kendi imkanları ile hayata geçmesinin mümkün olmadığına işaret ederek devlet babanın elini uzatması gerektiğini işaret etti. Bence de doğru bir çağrı idi.

Bu yatırımın yol haritasında yazanları yerine getirmede TTSO’yu masaya yatırma yerine valinin başında bulunduğu şirketin bugüne kadar neler yaptığına bakmak gerek. Bakana bir sayfa yazı ile gidilmiş miş, falan filan lafları üretiliyor. Ben hatırlıyorum Akyazı Stadı içinde aynı nağmeler söylenmişti. Ama işin sahibi devleti bu stadın yapılmasına mecbur bıraktı. Nasıl mı derseniz kentin bütün dinamiklerini ikna edip arkasına alıp projenin gerçekleşmesini sağladı.

Yatırım ve Endüstri Adası için suçlu arama yerine iktidarın vekillerini ve bakanlarını sorgulamak gerek. Bu yatırımın bugüne kadar gerçekleşmemesinin sebebini Ankara’da aramak ve Trabzon’da da şirketin attığı adımların yetersiz kalmasındandır. Bu iş sadece TTSO’nun itelemesi ile olacak iş değil beyler.

 

GÜNÜN SÖZÜ: Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek. (CAN YÜCEL)

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap