Birkaç kez değindim, yine 15 Temmuz darbe girişiminde eşi
Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Nihal Olçok’un dediklerini
değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. Çünkü Olçok öyle sözler dile getirdi ki
yaşananları çok iyi anlattı.
Bir kere 15 Temmuz’un rant kapısı yapıldığını söyleme
cesaretini gösteren Olçok’un, “Biz putlarımızdan beslenir hale geldik”
sözlerinin altına imza atmayan çıkmaz. O hainlerin yaptıkları üzerinden
beslenenler yok mu? Var.
“Siyasete girip 'sağlam kaldım' demek, 'denize girdim ama
ıslanmadım' demektir. Varsa böyle biri, biat etmeye hazırım” diyen Nihal Olçok,
iktidar partisinin kullandığı dilin toplumu kutuplaştırdığını söyledi.
Olçok’un “Erol Bey'in yokluğu çok belli çünkü Erol Bey'in
dili çok kuşatıcı bir dildi, derdim. O sözler Tayyip Bey'in yansıması,
aynı zamanda o sözlerin sorumluluğu da Tayyip Bey'de. Bir söz söylüyorsunuz ve
o sözünüzden artık mesulsünüz” ifadeleri ile dikkat çekerek kullanılan dilden
toplumun da rahatsızlık duyduğunu anlatmıştır.
Bu dilin ve kavganın insanımıza nasıl etki ettiğini artık
herkes öğrenir ve milleti tokuşturmaktan imtina edilir. Bakın yaşananlar bir
öğrencinin dünyasında o kadar olumsuz etki bırakmış ki hayalini, “Almanya Köln
Üniversitesi’nde tıp okumak istiyorum, ondan sonra da belki Alman vatandaşı
olurum” sözleri ile dile getirdi.
Bu sözlerden sonra şimdi oturup suçu ona buna atıp laf
ebeliği kimse yapmasın; büyükleri yoksulluk çadırına mahkum eden, nefret
söylemleri ile kavgaya sürükleyen, ayrıştıran bir yola iten anlayış küçüklerimizin
de dünyasını allak bullak etti.
Bu öğrencinin sözleri şamar gibiydi. Tabii demagoji yapıp
bana ne diyerek işin içinden sıyrılmaya kalkışmak da bu sözlerin sorumluluğunu
almaktan korkmak anlamı taşır. Yaşananlardan herkesin ders çıkarıp milleti
gerip, çocukların gelecekle ilgili olarak karamsarlığa itilmesine neden olmamak
gerek, inanın yeter artık. Vallahi olan olursa da onu vicdanı ile baş başa
bırakıyorum.