SON DAKİKA
SON DAKİKA


Çorlu kazası ve Mısra Öz
4.09.2023

Takvim yaprakları 8 temmuz 2018’i gösterirken Tekirdağ Çorlu’da meydana gelen tren kazasında 25 kişi hayatını kaybetti. O gündür bugündür kaza ile ilgili davalar sürüyor. Adli Yılın açılışının yapıldığı gün mahkeme heyeti, üst düzey yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunulması talebini reddetti. Eyvah ki eyvah…

Adli yıl açılışında hak hukuk ve adaletten bahsedenleri lütfen bu davaya ilgi göstermeye davet ediyorum. Kazada 9 yaşındaki oğlunu kaybeden anne Mısra Öz ise yıllardır feryat ediyor adaletten bahsedenlerden çıt çıkmıyor. Yazık ki çok yazık…

Canından can verdiği oğlunu sorumsuzlar nedeniyle kaybeden Mısra Öz dava ile ilgili verilen takipsizlik kararının kaldırılmasını isteyerek, “Davada sona yaklaşıldığını görüyoruz ancak etkin bir yargılanma yapılmadı. Sanıkların çoğunun ifadesi ve ek bilirkişi raporu genel müdürlüğe işaret ediyor. Ancak genel müdürlük üzerindeki takipsizlik kararı kaldırılmıyor. Etkin bir yargılama için bu takipsizlik kararının kaldırılmasını istiyoruz” dedi.

Şimdi bu davayı savsaklayanlara sormak isterim o kazada sizin oğlunuz veya bir yakınınız hayatını kaybetse acaba ne yapardınız. Devlet vatandaşı için vardır, vatandaşı haksızlığa uğratan canını yakan, canından can alan devletin kurumu da olsa yaptırım uygulamaktan imtina etmez.

Eğer hak, hukuk ve adalet diyorsanız buyurum Çorlu tren kazasında adil yargılama yapın hayatını kaybedenlerin kemiklerini sızlatmayın, onların yakınlarının gözyaşlarına bir teselli verin. İnanın bu dava ile kimin ilişkisi var ise onlara çokta iyi dualar edilmiyor. Gelin vicdanlarınıza danışın anne Mısra Öz ve diğer acılı ailelerin hayır duasını alın, almazsanız inanın vicdanınız sizi ömrünüz boyunca sizi rahatsız edecektir tabi vicdan varsa


BİZİM İNTİKAMIMIZ ZALİMLERİN ZÜLMÜNE KARŞIDIR


Ülkemizin bugün ki konumunu herkesin iyi analiz etmesi gerekir. Bu süreç içerisinde gel geç hanına dönen sınırlarımız nedeniyle milyonlarca mültecinin ülkemizin her yöresine çil yavrusu gibi dağıldıklarını hep birlikte izliyoruz, sadece izliyoruz. Bu yetmezmiş gibi mülk alana vatandaşlık verilmesi gibi gelişmeler ile birlikte ülkemizi hangi tehlikelerin beklediğini iyi hesaplamalıyız.

“Türkiye Cumhuriyeti, son buzul çağdan bu yana bilineni 17.000 yıldan beri bu toprakların gerçek sahibi olan Türk milleti tarafından doğru ve haklı olarak "Türk" adıyla kurulmuştur.

Batı'nın önce Türk Meselesi adını verdiği. 1815 Viyana Kongresinden sonra Şark Meselesi olarak adlandırdığı Türkleri Balkanlardan ve Anadolu’dan atma planları 1821 yılından 1913 yılına kadar geçen 92 yıllık süreçte sadece Balkanlarda ve Mora’da 12 Milyon Türk’ün soykırıma uğratılması ile neticelenmişti” diyen Taner Ünal’ın dikkat çektiği konuları hiçbirimizin gözden kaçırmaması gerekir.

Türklere karşı gerek batı gerekte Arap dünyasının hayırlı rüya görmediğini tarih sayfalarını okursak öğreniriz.  Bu doğrultuda Batı’nın Türkleri Anadolu’dan atma planları ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte kesintiye uğradığını hatırlamak gerek.

Batı’nın Türksüz Anadolu yönündeki icraatları hedefine doğru hızla yol alıyor. Türk Ekonomisi çökertilir, Tam Bağımsızlığımız ve Ulusal egemenliğimiz elimizden alınırken Türk kimliği planlı şekilde etkisizleştirilmekte olduğunu görüyoruz.

İşte bu noktada Ünal’ın, "Türkiye sanki halklardan ibaretmiş gibi etnik unsurlara bölünmekte, Türk kimliği bu etnik unsurlar içerisinde görülerek yani etnik unsur bölücülüğüne indirilirken diğer taraftan 17-20 milyon işgalci yurdumuza doldurularak Türk varlığına dayalı Türkiye Cumhuriyeti Devleti sonlandırılmak istenmektedir.

Türkiye Cumhuriyetini kuran milli iradeyle hesaplaşıldığı, Türkiye’yi Türkiye yapan değerlerle çatışmanın demokratikleşme zannedildiği bir dönemi yaşıyoruz. Devleti ufalama, etkisizleştirme ve egemenliği paylaştırma, rejimi tanınmaz hale getirme, hiçbir ciddi devlette demokratik bir hak değildir. Milli şuur sahibi tüm vatan evlatlarının birlik ve beraberlik içerisinde hareket ederek toparlanması, bayrağına, vatan toprağına sahip çıkması gereklidir” ifadeleri ülkemizi ve milletimizi bekleyen tehlikenin ne kadar büyük olduğunu göstermekte. İlla ki özgürlüğümüz elden gidince, topraklarımız bölününce mi acıdı diyeceğiz.

Bu noktada Mustafa Kemal Atatürk’ün şu ifadelerini hatırlamakta fayda var: “Bizim intikamımız zalimlerin zulmüne karşıdır. Onlarda hissi zulüm baki kaldıkça bizde de hissi intikam devam edecektir."

"Paramızı, hayatımızı dış düşmanların ilişmesinden kurtarmak, bu memleketin dış düşmanlara esir olmasına müsaade etmemek ne kadar lazımsa, aynı zamanda ve onlardan daha fazla bir uyanıklıkla iç düşmanlara, içerdeki zararlı adamlara da dikkatli bekçilik yapmak ve onların her hareketlerini gözden kaçırmamak mecburiyetindeyiz.”


DİNİN ARDINA SAKLANARAK HIRSIZLIK YAPANLAR

 

Yalova Vali Yardımcılığı’na atanan Konya’nın Seydişehir İlçe Kaymakamı Deniz Pişkin, ‘Seydişehir’deki hırsız takımına’ diyerek yaptığı paylaşım o kadar anlamlı ve değerle ki. Sahip olduğumuz kutsal dinimiz arkasına sığınıp öyle sapkınlıklar yaşanıyor ki. Din adına ortaya çıkanların bazılarına bakıyorsun hep belden aşağı muhabbetlere yorum yapıyorlar.

Vali Yardımcısı Pişkin’in paylaşımında din adına ortalıkta volta atan bazı tiplerin tarifine bakalım; “Şöyle dışardan baksan hepsini adam sanırsın. Ama onlar dünya malına tamah etmiş, bir türlü nefisleri doymayan kifayetsiz muhterislerdir. Hele bunların içinde bir de dini bütün görünüp, kutsal dini değerlerimizin ardına saklanarak hırsızlık yapanlar vardır ki onlar benim gözümde münafıktır, münafıktan da aşağıdadır. Onlara (Seydişehir’deki hırsız takımına) diyorum ki Ruhsati’nin bu dizellerini sizin için paylaşıyorum. Sizin bu meşine dönmüş suratlarınız varken sanmıyorum ama belki biraz üstünüze alınır, belki biraz utanır da insan olduğunuzu hatırlarsınız. Çaldıklarınız burnunuzdan gelsin, kefen paranız olsun inşallah.

Sözü, büyük ozan Ruhsati’ye bırakalım:

Anadan doğunca kürkün var mıydı?

Üryan gelmedin mi börkün var mıydı?

Torba torba mecidiyen var mıydı?

Tükenmez parayı sana kim verdi?

Kuş tüyü döşekte yattın uzandın,

Haftada bir çeşit geydin özendin,

Aferin aklına sen mi kazandın?

Şu tompu tarlayı sana kim verdi?

Dinle Ruhsati’yi ne diyom sana,

İyi bir öğüttür sanma ki çene,

Çalışmayla verse verirdi bana,

Bu köşkü sarayı sana kim verdi?”


GÜNÜN SÖZÜ: Senin mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler. (The Kite Runner)

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap