Türkiye yarın sandığa gidecek.
Ülkenin ve milletin geleceğini belirleyecek bu seçimde her bireyin vatandaşlık
görevine yerine getirmesi adına oyunu kullanmaya mutlaka gitmeli. Bu seçimin
önemini sizlere Türkiye Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Meclis'in
yetkileri ve ülkenin tek adam yönetimine bırakılmaması için yaptığı aşağıdaki
çarpıcı uyarıları hatırlatmak isterim. İşte Mustafa Kemal Atatürk'ün çok
çarpıcı o uyarıları:
"Şimdiye kadar milletimizin
başına gelen bütün felaketler kendi talih ve geleceklerini başka birisinin
eline terk etmesinden kaynaklanmıştır. Bu kadar acı tecrübeler geçiren milletin
bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır.”
(1923)
“Şimdiye kadar milletimizin
başına gelen bütün felaketler kendi talih ve geleceklerini başka birisinin
eline terk etmesinden kaynaklanmıştır. Bu kadar acı tecrübeler geçiren milletin
bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün olmayacaktır.”
(1923)
“Bu vesile ile şahsıma karşı bir
çok iltifatta bulunmak nezaketini gösterdiler. Bu iltifatlar samimi ve kalpten
olduğu için şüphesiz çok memnunum, duyguluyum ve teşekkür borçluyum. Yalnız
sizden olan bir şahsa sizden fazla önem vermek, her şeyi milletin bir ferdinin
kişiliğinde toplamak, geçmişe, bugüne ve geleceğe, bütün bu zamanlara ait bir
toplumsal açıklanmasını ve ortaya çıkarılmasını böyle yüksek bir toplumun
mütevazı bir şahsiyetinden beklemek elbette ki layık değildir, elbette ki lazım
değildir. Memleket ve milletin hayat ve geleceğine olan sevgi ve hürmetimden
dolayı huzurlarınızda bir gerçeği açıklamaya mecburum. Vatandaşlar,
vatandaşınız olan herhangi bir şahsı istediğiniz gibi sevebilirsiniz. Fakat bu
sevgi sizi milli varlığınızı bütün sevgilerinize rağmen herhangi bir şahsa,
herhangi bir sevdiğinize vermeye sebep olmamalıdır." (1924)
FAİZ SARMALINA KAPILMIŞIZ DOĞRU
MU
Ekonomide hesaplar şaştı. Millet
enflasyon faiz altında ezilirken ortaya çıkan bir hesapta dile getirilenlerin
doğru olup olmadığını sormak gerek. Cevap bekleyen soru ise şöyle:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan, “IMF’ye borcu kapattık” dedi, bu doğru, fakat her zamankinden daha
fazla dışarıya borç ödüyoruz. Peki
neden? Çünkü hükümetimiz Türkiye’nin ortak olduğu dünya kuruluşu IMF’den yüzde
2 faiz ile borç almak yerine, global bankerlerden yüzde 9-10 faiz ile ülkeyi
borçlandırdı.
Bu yüzden her saniye 563 dolar,
her dakika 33.821 dolar, her saat 2 milyon dolar, her ay 1,44 milyar dolar,
yani yılda 17,2 milyar dolar faiz ödüyor. Buna göre Türkiye 16 senede
(2002-2017) yılları arasında 811 milyar lira faiz ödemişken, son iki senede
(2022-2023) yılları arasında 810 milyar lira faiz ödüyor.
Türkiye 2023 senesinde ödemeyi
planladığı ana para ve faiz giderlerine göre, her 200 liranın 104 lirası
anaparaya giderken, 96 lirası faize gidiyor. Böylelikle milli servetimiz
yurtdışına oluk oluk akıp gidiyor. Sorarsan yerli ve milli.”
Bu hesap doğrultusunda nasıl
yerli ve milli olunuyor?
Umarım ekonomi uzmanları bu
hesabın doğru olup olmadığı konusunda şeffaf olarak kamuoyunu aydınlatır.
FİLİSTİN İÇİN ÇEKİLEN ONE MİNUTE
UNUTULDU MU?
İsrail 40 savaş uçağı ile
Filistin’e saldırdı. Gazze’yi bombaladı. Onlarca ölü ve yaralı var. Ramazan
ayında da aynısını yapan İsrail’e Türkiye’den çıt çıkmıyor. Gönül isterdi ki
dünya liderimiz bir ‘One Minute’ çekseydi de İsrail’i durdursaydı.
Ama nasıl durduracak ki? Daha iki
ay önce karşılıklı büyükelçiler atadılar. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’u
Ankara’da kırmızı halı ile ağırladı. Hani Filistin halkının önderi idi. Hani
Mescid’-i Aksa’nın sahibiydi. 5-10 tane Filistin’e gönderilmiş Türk’e gösteri
yaptırıp, sanki onlara sahip çıkılıyormuş gibi görüntü yandan medyada
yayınlanıyor. Diğer taraftan Bahçeli’de önceki saldırıyı ‘Şiddetle kınıyorum’
açıklaması yapmıştı. Şimdi çok ama çok daha kınıyorum açıklaması bekliyor
millet.
Gelinen bu durumda Cumhur
İttifakı ortaklarından ağırlığı ve hükmü olmayan açıklamalar yerine icraat
bekleniyor. Yoksa hükmü olmayan sözün ne hükmü olur ki. Buradan, ‘One Munite’
diyerek iktidarı Filistin’e sahip çıkmaya davet ediyoruz.
İNSANLIKTAN ESER KALMADI
Ben senin gibi düşünmek zorunda
değilim, sen de benim gibi düşünmek zorunda değilsin. Herkes özgür bireydir ve
sandıkta fikrini beyan edecek zaten. Durumlarında sürekli diğer seçmenleri
aşağılayan, ayrıştıran tarzda paylaşım yapanlara ödül mü verilecek bilmiyorum.
Ama gerçekten görmekten sıkıldık. Bu seçim de biter gider, adayların hangisi
kazanır kaybeder bilinmez ama insanlığımızı kaybetmeyelim yeter.
Benim çevremde sevdiğim, saygı
duyduğum çok insan vardır. Sevgimin arasına hiçbir zaman siyaseti sokmadım.
Sizlere de tavsiye ederim. İnsana insan olduğu için değer verin ki aynı değeri
de görebilesiniz.
Çok sevdiğim bir söz eli
bitireyim. Filler tepişir çimenler ezilir” ifadelerini kullanmış. Ders gibi bu
sözlerden umarım herkes üzerine düşen nasibi alır.
POLİSİME KALKAN EL TAŞ OLSUN
Kim ne derse desin, kim kara leke
sürmeye çalışırsa çalışsın bu kirli anlayış hiçbir zaman karşılık bulmayacak
biline. Polisim ülkemin vazgeçilmez evlatlarıdır. Onlar bizim bağrımızdan çıkan
milleti, vatanı ve bayrağı için çekinmeden göğüsleri siper eden
aslanlarımızdır. Bir kişinin yaptığı hata ise tüm emniyet mensuplarına mal
edilemez.
Yaşadıkları bütün olumsuzluklara
rağmen görevlerini yapmak için gece gündüz mesai veren polislerimizi sevmek
saymak ve onları kucaklamak gerektiğinin altını bir kez daha çizmek isterim.
Seçim üzeri Karaman’da iktidar partisinin gençlik kolları başkanı Kemal
Toprak’ın polisimi darp etmesi gündemden düşmüyor. Polisime kim el kaldırırsa kaldırsın
karşılığını alması gerekir.
Ülkemde yasalar iktidar partisine
göre şekillenmiyor. İktidar partisinden olmak demek her şeye hükmetmek,
polisime tokat atmak yetkisini kimseye vermez, vermemelidir de.
Çevik Kuvvet Şube Müdürü
Alparslan Yanar’ı darbeden bu kişinin zaman geçirilmeden cezalandırılması
gerekir.
Bu olayla ilgili haberlere erişim
engeli getiren anlayış, polisimi rencide etmiştir. Kanunlar önünde hesap
verilmesi gereken konunun üstünün kapatılmasına çanak tutanlar umarım yarın
kendileri aynı tepki eli karşılaşmazlar.
Son sözüm çekin elinize yiğit
polislerimizden. Onların gururları ile oynamaya kimsenin hakkı yoktur.
Giydikleri şerefli üniformanın hakkını vermek için canlarını bile feda edecek
kadar yürekli polislerimize yapılan bu hareket kabul edilemez. Bu saygısızlığı
yapanlar bilsinler ki polislerimiz yalnız değildir.
AZ ADALET, ÇOK YARDIM!
Adaletin karınca yürüyüşü, devlet
kesesinden yardım ise siyaset hesabına gündemden hiç eksik olmuyor! Olmayınca
da Osmanlı’da Orhan Gazi’den 4. Murat’ın iki soruya verdikleri iki cevap akla
geliyor.
İlle de kimseye pey
bırakmayanlara az kelimeli ama çok hikmetli iki hatırlatma:
Orhan Gazi’ye sormuşlar:
-En büyük zulüm nedir?
-Geciken adalettir, demiş.
Sonra 4. Murat’a soru
yöneltmişler:
-Yardıma alışana ne olur?
-Emir almaya da alışır, demiş.
MİLLET ve MİLLİYETÇİ OLMAK!
Tarihe bakıp öğrendiğimiz kadarıyla,
“Millet olmak kolay değil.”
Ama bugün göründüğü kadarıyla;
“Milliyetçi olmak çok kolay!”
GÜNÜN SÖZÜ: Nefret çaresizlerin tek silahıdır. Çünkü silah olarak Beyin taşımak onlara ağır gelir. (Cem Yılmaz)