Bugün ülkemizde turizm adına kapıların açıldığı Arapların
neler getirdiğini ve götürdüğünü her Türk’ün okuması ve bilmesi gerekir. Hele
hele ekonomimizin yerlerde süründüğü bu dönemlerde her alanda sahip oldukları
maddi imkanlarla mal mülk sahibi olmalarının yanı sıra her köşeye sahip
oldukları alışkanlıkları da taşıdıklarını hep birlikte gözlemlemekteyiz. Bunun
yanı sıra gel geç hanına dönen sınırlarımdan ülkemize akın akın gelen Suriyeli,
Afganlı ve diğerlerini de hesaba katarsak nerelere doğru sürüklendiğimizi bu
yazı ile birlikte daha iyi anlarız.
1-Bahreyn, 2-Birleşik Arap Emirlikleri, 3-Cezayir, 4-Cibuti,
5-Çad, 6-Etiyopya, 7-Fas, 8-Filistin, 9-Irak, 10-Katar, 11-Komorlar, 12-Kuveyt
,13-Libya , 14-Lübnan, 15-Mısır, 16-Moritanya, 17-Batı Sahra, 18-Suudi
Arabistan, 19-Somali, 20-Sudan, 21-Suriye, 22-Tunus, 23-Umman, 24-Ürdün,
25-Yemen.
Bu ülkelerin konum ve koşullarının nasıl olduğuna bir göz
atalım, yapılan inceleme ve araştırmaların sonuçları yapılan paylaşımlarla Türk
Milleti’nin bilgisine sunulmuş. Bu yazıyı okumak ve Türk Milleti ile paylaşmak
herkesin görevi.
“Bu 25 devletin hiç birinde Demokrasi ve İnsan hakları yok,
bu devletlerin hepsi kadınlar için açık ya da yarı açık cezaevi konumunda.
Hiç birinde yönetim Laik değil, Dünya piyasalarına sürdükleri
bir tek marka yok, Hemen hepsi şeriat ile yönetilir, Laiklik olmayınca çağdaş
eğitim de yok, Sporda sanatta bilimde yoklar, Hiç birinde serbest muhalefet
yok, Hiç birinde özgür basın yok.
Medeni dünyanın bunlardan öğreneceği hiç bir şey yok, 57
İslam ülkesinde üniversite sayısı 500'ü geçmezken (ki çoğunun dünya
gerçeklerinden haberi yok oysa ABD'de 5700'ün üzerinde araştırma yapan
üniversite var)
Hemen hemen hepsinde kan gözyaşı iç çatışma ya da savaş var:
Halkı Müslüman ve Arapça konuşan Yemen halkı, Müslüman ve Arapça konuşan
Arabistan, Mısır, Ürdün tarafından yıllardır acımazsızca bombalanmakta,
milyonlarca Yemenli açlığın koleranın pençesinde inim inim inliyor!
Hepsi de Türk'ten nefret eder; Türk halkı emperyalist BOP projesi gereği, Araplaştırılmak istenmektedir. Felaket başa gelmeden, Türkiye'mize, Türkçemize, Laik Cumhuriyetimize sahip çıkalım. Yoksa bunların ülkeyi götüreceği yer belli!”
***
CAN YÜCEL İSTEMİŞ
Seneler önce rahmetli olan Can Yücel, modern Türk şair ve
çevirmendir. Kullandığı kaba ama samimi dil ve bariton sesiyle okuduğu
şiirlerle Türk Edebiyatı'nda farklı bir tarz yaratmıştır. 7 yıl süreyle Millî
Eğitim Bakanlığı yapan Hasan Âli Yücel'in oğlu olan Can Yücel’in ‘Nasıl bir
cumhurbaşkanı istiyorum’ sözlerini Halit Kurulay arşivinden çıkarıp paylaşmış.
Bakın Can yücel nasıl bir cumhurbaşkanı istiyormuş;
“Normal bir insan, ülkesini, insanını seven ve doğayı
koruyan, Türk kelimesinden asla korkmayan, bilim diyen akıl diyen ve yaşadığı
zamanın farkında olan bir insan.
O kadar düştük ki, o kadar rezil haldeyiz ki, artık tek
beklentimiz güler yüzlü bir insana benzeyen olsun. Çatmayan, bombalar
patlatmayan ,komşu ülkelerin bölünmesi için ordu kurmayan, ardından 10
milyondan fazla Arabı ülkemize almayan, paraya tapmayan, halkına asla yalan
söylemeyen, ülkenin kurucularına hakaret etmeyen, ama ayni zamanda dünyanın en
estetik bayrağı olan Türk Bayrağından rahatsız olmayan, kurucu döneme faşist
demeyen, FETÖ-PKK gibi terör örgütlerinin yok olmaları için her şeyi
yapabilecek bir insan.
İklim krizinin farkında, su krizi diyen, gıda krizi diyen,
nüfus fazlalığı diyen ve bunlara karşın somut projelerini hemen hayata
geçirecek dinamik bir cumhurbaşkanı istiyorum.”
***
GEL DE ŞAŞIRMA
İktidar partisi mensuplarından zaman zaman öyle sözler
duyuyoruz ki şaşırmamak mümkün değil. Doğanın gelişimine ve değişimine bile
sebep buluyorlar. İstanbul’da barajların su oranının düşmesinin sebebi belediye
imiş. Kim mi demiş Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı dedi.
Arkadaş yağmuru belediyemi engelledi. Bırakın Allah aşkına
bu tip söylemleri. Geçmeyin vatandaşın aklı dalga. Çözüm için çare üretmek
yerine illa da muhalefet suçlanacak ya al sana malzeme barajlardaki suyu İBB Başkanı
Ekrem İmamoğlu azalttı de çık işin içinden.
Laf olsun torba dolsun laflara milletin karnı tok. İnanın
gülüyor millet gülüyor. Bir belediye kentinin insanını susuz bırakmak için
uğraşır mı kimi kandırıyorsunuz.
***
NASIL BİR ÜLKE İSTENİYOR
Özel okul yönetmeliği son günlerde iktidarın yaptığı halkın
yararına olmayan tek uygulama değil. Vergi zamlarından doğa katliamına,
kimsesiz çocukların tarikat yurtlarına gönderilmesine ve gazetecilere yönelik
artan baskılara kadar birçok olay yaşandı. Son günlerde yaşanan bazı olaylara
göz atarsak,
Vergi zamları ve artışları: Mehmet Şimşek’in bakan olmasının
ardından ‘acı reçete’ söylemiyle ekonomik krizin yükü tamamen yurttaşa
bırakıldı. KDV’de 21 yıl sonra artış yaşandı. Yeni ek vergiler getirildi.
Doğanın katledilmesini isleyen iktidar ormanlardan tek ağaç
kesilmesin diye direnenleri suçlayıp neredeyse içeri tıkacak. Muğla Milas’ta
yer alan Akbelen Ormanları’nda YK Enerji kömür sahasını genişletmek için
ağaçları katletti. 10 binlerce ağaç kesildi. Ormanı korumak isteyen yaşam
savunucuları ve köylülerse kolluk kuvveti tarafından sert müdahalelere maruz
bırakıldı. Birçok yurttaş gözaltına alındı. Hepsi marjinal ilan edildi.
Bunların yanı sıra geleceğimiz olan çocuklarımızın nasıl
hayatları ellerinden alınıp farklı yola saptırılmalarının sağlandığını hep
birlikte görüyoruz.
Nurcu Suffa Vakfı’na bağlı Mutlu Yuva Derneği’nin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı’yla yaptığı protokolle kimsesiz çocukları kampa
aldığı ortaya çıktı. Bakanlık konuyu yalanlamak isterken doğruladı. Tepkilerin
ardından kamp planlanan tarihten önce sonlandırıldı.
Atatürk’ün kurduğu kurumun koltuğunda oturan Ali Erbaş idaresindeki Diyanet İşleri çağdaşlık adına ne varsa karşı durmak için elinden gelini ardına koymuyor. Atatürk7ü bile anmaktan korkan kurum neredeyse ülke yönetimine talip olacak hale geldi. Eğitimde birçok konuda söz sahibi hale getirilen Diyanet durmak bilmiyor. Son olarak Cuma hutbesinde derslerin ve mesai saatlerinin Cuma namazına göre ayarlanması istendi.
Günün sözü: Yalnızca köleler efendisinin sarayı ve serveti
ile gurur duyar; Beyninden yoksun her insan zincirsiz köledir. (ATATÜRK)