SON DAKİKA
SON DAKİKA


Amerikan Kolposu
20.02.2024

Takvim yaprakları 17 Şubat 1993 yılında Ankara’dan Diyarbakır’a gitmek için havalanan uçağın kalkışından hemen sonra Ankara Yenimahalle’deki PTT işletmesi bahçesine düşmesi sonucu Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, 3 subay, bir astsubay ve bir PTT görevlisinin şehit olmuştu.

Bu olayı Banu Avar’ın kaleminden okuyarak günümüzdeki gelişmeleri daha iyi analiz eder ve değerlendiririz. Bakın Avar nasıl bir tespit yapmış; “Eşref Bitlis Komutan katledildi. 1993’ün bir şubat günüydü, Uğur Mumcu cinayetini Eşref Bitlis’in uçağının düşürülmesi takip etti. Sebebi gayet açıktı. Her ikisi de çekiç güç denilen Amerikan kolposunun ‘ne olduğunu’, ‘neye evrileceğini’ çok önceden görmüştü.

Çekiç güç adı verilen operasyonun amacı kukla Kürdistan ya da 2. İsrail’in kurulmasıydı! Eşref Bitlis bu yüzden katledildi. Aile dostumuzdu. Eşi annemin en sevdiklerindendi. Kıbrıs’ta görev yaparken annem sık sık ziyaretlerine gitmişti.

Katlinden bir yıl evvel Turgut Özal’a yazdığı mektupta: “Çekiç Güç PKK ile hareket ediyor!” demişti. Aynen bugün olduğu gibi Amerikan askerleri Irak’a yerleşir yerleşmez PKK’yı en yakın müttefikleri ilan etmişlerdi.

Eşref Bitlis, kukla Kürdistan devleti kurulması sürecini deşifre etmişti ayrıca özel kuvvetler içindeki işbirlikçilerin isim isim bilen bir komutandı. Yani ortadan kaldırılmalıydı!

Hatırlayın 1991’deki körfez savaşı, İncirlik’e Çekiç Güç’ün yerleşmesiyle sonuçlanmıştır. İsrail istihbaratı, CIA ve bunların maşaları PKK, Barzani ve ilintili ‘iş’ adamları ve siyasiler bir dizi katliama imza atmışlardır.

Çekiç Güç’e karşı çıkan asker, sivil, aydın birçok kişi faili meçhul cinayetlerle yok edilmiştir.

Güneydoğuda Jandarma Bölge Asayiş Komutanları Hulusi Sayın, İsmail Selen Çekiç Güç’e karşı çıkan iki korgeneraldir. Eşref Bitlis gibi onlar da öldürülmüşlerdir. Cem Ersever ve Mustafa Deniz ve Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da katledilmiştir. Ortak özellikleri; Çekiç Güç’e karşı olmaları ve emperyalist hedefi açıklamış olmalarıdır. Kanları yerde kalmayacaktır!

Tarih laboratuvarı bize gösteriyor ki tek dünya devleri baş aşağı gelmektedir. Dünyanın gidişi farklı yöndedir.”

 

BÜYÜK TEHLİKE !!!

 

Tarım.. Tarım.. Tarım diyoruz ya, işte size tarımın ne kadar önemli olduğunu anlatan bir yazı. Bu yazıda tohumu ithal eden ülkemizin ileride karşılaşacağı tehlikede işaret edilmiş. İyi okuyup dikkate almak gerek.

Nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzun farkında mısınız?

Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nda 115 bin kişi çalışıyor. 30 tane ziraat fakültemiz,  50 tane tarım araştırma enstitümüz, 10 bin işsiz ziraat mühendisimiz var. Buna rağmen Türkiye tohumda tamamen dışa bağımlı. Tek kelimeyle tohumun patronu ise İsrail.

İsrailli araştırmacıların, genleriyle oynayarak, gül ile limon kokulu domates yetiştirdiğini Şalom Gazetesi'nin internet sayfasından biraz araştırıp okuyabilirsiniz. İstediğiniz şekle sahip domatesleri bile bulabilirsiniz; çekirdeksiz, kalp şeklinde, salatalık şeklinde, dilimli...

Yani genlerle oynama meselesi yüzde yüz doğru.

Gelelim başka doğrulara.

Bu tohumların bir ekimlik olduğunu bilmeyen yok. Yani İsrail'den bir defa tohum almakla kurtulamıyorsunuz. Bir gram tohumun fiyatı her dönemde bir gram altına denk oldu. Üstelik İsrail tohumunu toprağa bir ektin mi artık isteseniz de yerli tohuma dönemiyorsunuz.

Genetik tohum o toprağa da zarar veriyor. Artık hep bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız. 50-70 yıl sonra ise toprak kanserojen maddelerle dolduğu için artık tamamen kullanılmaz hale geliyor.

Buna en güzel örnek:

Türkiye'nin patates deposu olan Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekimine izin verilmemesidir.

Yani İsrail tohumu tek başına satmıyor. Tohum alana hastalığı bedava....

Tohumların içine hastalık yerleştiren İsrail bu sayede zirai ilaç satımını da garanti altına almış oluyor. Bütün bu acı tabloya rağmen Türkiye'de yabancıların menfaatine çalışan bir patent sistemi işletiliyor.

Ne korkunç.

Köylü kendi bahçesinde tohum bırakamayacak. Yoksa uluslararası mahkemede yargılanacak! Şu anda dünyada İsrail tohumu kullanma yasası çıkartan ilk ülke işgal altındaki Irak'tır.

İkincisi de biz olacağız.


TÜRKÜN GÜCÜ

 

Türk olmanın gururunu hiçbir milletin ferdi yaşayamaz. Tarihi başarılar ve zaferlerle dolu olan Türk Milleti’nin bağrından çıkardığı evlatları Avrupa Şampiyonasında zafere koştular. 31 yıl aradan sonra tekrar zirveye oturan Serbest Güreş Milli Takımımızı yürekten kutluyorum.

Şampiyonada Alperen Berber, Selçuk Can, Feyzullah Aktürk, Taha Akgül altın, Yunus Emre Başar, Ali Cengiz, Rıza Kayaalp, Muhammet Karavuş, Soner Demirtaş gümüş, Murat Fırat, Osman Göçen, İbrahim Çiftçi bronz madalya alarak göğsümüzü kabarttı.

Kadınlarda ise, Buse Tosun. Nesrin Baş Yasemin Adar altın, Evin Demirhan gümüş, Zeynep Yetgil bronz madalya alarak mindere damga vurdular. Türk kadınının her alanda damgasını vuracak kadar güçlü olduğunu gösteren kızlarımızın sayılarının çoğalması en büyük dileğimdir. Parkeden mindere, buz pistinden teniz pistine kadar elde ettikleri başarılar hepimiz gurur duymaya başladı.

Avrupa’yı, dünyayı sallayan kızlarımızın başarıları kadınları ikinci sınıf gören onlarla ilgili zırvalayanlara, başarılarını değil, kıyafetleri ile ilgilenen zirzoplara iyi bir ders olur sanırım. Türk Milleti’ne bu gururu yaşatan sporcularımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.

Seçim tantanası arasında Türk sporcusu olarak bizleri sevindiren evlatlarımızın başarılarına gölge düşürülmeyip onlara sonsuz destek olmak herkesin görevi olduğunu hatırlatmak isterim.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap