SON DAKİKA
SON DAKİKA


Umutlar ve Gerçekler
1.02.2024

Eşitlik, kardeşlik ve özgürlük sloganları, insanların yaşamında yerini alması gerekirken beklenti olmaktan çıkmıştır. Öyle görülüyor ki, bu gerçekleri ancak düşlerimizde görmek bile bizlere uzak geliyor. İnsanlar farklı yaşam ve düşünce şekilleriyle herkesin kendine göre yaratılan demokrasileri adeta ciyak ciyak bağırtıyorlar. Bugün siyaset, toplumun egemen olmadığı bir anlayışın elinde kalmıştır. Bu nedenle demokrasinin, kime göre veya neye göre bir demokrasi olacağı sorusu hiçbir zaman yanıt bulamayacaktır.

Bir devlette, zengin ve fakir toplum diye ayırım yaparsanız, o devlette sosyal adaletten söz etmek mümkün olmaz. Oysa ülkemizde bu ayrım, elle tutulur gibi belirgin bir manzara görünümündedir. Zengin toplumlar veya toplumlara kendilerini bir kategoride gören sosyetikler, yoksullara yüz yüze gelmeyi sevmiyorlar. Bu sisten siyasi bir rejim ürünüdür. Birileri savurganlığın sınırını bulamazlarken, diğerlerini yoksulluğa iten bu eşitsizlik gerçekten demokratik sayılabilir mi?

Hemen hemen tüm herkesin ağzından düşmeyen demokrasi çığlıkları, kulağımıza ne kadar hoş geliyorsa da sonunda şamatadan başka bir şey değildir.

Peki, bu şamatayı yapanlar kimler?

Şüphesiz bu toplumu köle yapmaya çalışanlar….

Eşitlik istiyoruz diye zengin yaratanlar……

Kardeşlik nağmeleriyle toplumu birbirine düşman yapanlar….

Özgürlük adına kahramanlık yapanlar…

Hizmet yapıyoruz diye toplumu ayrıştıranlar…

Bakın, zenginlik ve fakirlik sosyal bir olaydır. Bunları dengelemek yöneticilere düşmektedir. Ama bizim yöneticilerimiz, kendilerine veya yakınlarına çalışmaktadır. Önemli olan toplum bireylerinin, onurlu ve insancıl bir yaşamı umutla beklemesi yerine demokratik düzenlemelerle daha rahat yaşam sürmesi en doğal hakkıdır.

En önemlisi, kişilere düşen akılcı bir yolla sorumluluklarının bilincinde olmasıdır. Zira bu bilinç, topluma yerleşirse yönetimlere karşı kendilerini korumak için en büyük kalkan olacaktır.

Bir ülkede insanlar umutla yaşamamalıdır. Devleti yönetenler halkına iyileştirilmiş yaşam koşulları yaratmaları zorundadırlar. Çünkü halk olmadan devlet olmaz. Önemli olan halktır. Elbette halkımıza da çok büyük görevler düşmektedir. Sorgulayan toplum olmadığımız için yöneticilerin keyfi tutumları halkın sorunlarını çözemez durumuna düşmektedir. 31 Mart 2024 tarihindeki yerel seçimler halkımızın karar vereceği ve tüm olumsuzlukları sorgulayacağı çok önemli bir fırsattır. Halkımızın sorgulayamaz tutumu, tüm olumsuzluklara ortak olmaktır. 

Sonuçta halkın egemenliği demokrasiyi aralayacaktır.

Bekleyip göreceğiz…

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap