Bakanından,

Milletvekilinden,

Bakan yardımcısından tut,

Şube müdürüne,

Diyanet Başkanına,

İmanına,

Belediye Başkanına,

İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerine!

Hülasa, baştan sona, ağızdan düşünmeden fırlayan sözcükler, sağlıksız beyin ürünü olunca, güzel ülkemizin sürüklendiği ekonomik, sosyal, siyasal, yargısal, eğitimsel uçurumu çok görmemek lazım…

Zamanın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Devlet Bahçeli, Numan Kurtulmuş ve daha birçok kişiler çok fazla değil, yakın geçmişte her birinin nişan aldığı hedefi vardı. Ağızlarından çıkan sözler gülleden ağırdı. Bazen ağıza alınmayacak kadar, bazen ar damarı olanları utandıracak kadar, kimilerini de hayrete düşürecek kadar ağır sözleri var.

Umutla bekledik ama değişen bir şey yok. Yine aynı ifadeler ve özellikle hukuksuzluk artık tavan yaptı.

Dağlar dağlara yakınlaştı, okyanuslar bir adım öte duruverdi. Peki, kirli hedefin mayası neden bozulmadı? Oklar tam tersi istikamete doğruldu. Kimi senden benden Atatürkçü oluverdi birden. Kimi vatan hainliği ile suçladığı, kimi hırsızlıkla eleştirdiği, kimi Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldı dediği kimi yolsuzlukla, usulsüzlükle suçladığı ve hatta Yüce Divanda yargılamak için ellerinden geleni ardına koymayacakları kişinin yanında saf tuttular..

Dilin kemiği yoktur diye bir deyim vardır. Kim olursanız olun, herkes her şeyi akıl süzgecinden geçirip söylemeli aslında. Türk siyasetine yön vermeye çalışanlar, siyasi ikbal uğruna kabul edilemez densizlik yapmaları akıl alır gibi değil. Türk siyaseti kardeşi, arkadaşı, akrabayı arzu ettikleri ve planladıkları gibi, birbirine düşman ve kindar bir nesil yapmayı başardılar. Toplum huzuru ve barışı yok edildi. Üretmeyen, tüketen bir toplum oluşturdular. İnsanlar birbirlerine güven duymaz oldu.

Ağzınızdan iyi, güzel, hoş, estetik ve sanatsal sözcükler çıkmak yerine siyasetin cilvelerini doyasıyla yaşıyorlar. Koltuk uğruna akla gelmeyecek her yolu denerler. Bu konuda haklarını teslim edelim. Ancak, siyasetin onurunu halk için kullanmak varken.

Düşünüyorum da, bizi yöneten bu siyaset aktörleri mi güzelim ülkemin ekonomik refahını, huzurunu, barışını daha da ileri taşıyacak? Getirildiğimiz nokta ortadayken bu soruya yanıt vermek çok basit

UMUT MU? Elbette var.

31 Mart 2024 yerel seçimlerde halkımıza düşen çok büyük görevler var. Güzel günler beklentimiz halkımızdadır.

Neden olmasın..?