SON DAKİKA
SON DAKİKA


Her gün birilerine bir gün hepinize saygı duymayı öğreteceğiz..!
8.01.2024

Yılların güllenmiş kininin yüzünü gördük. Suudilerin ATATÜRK rahatsızlığını, ülkemizin güzide takımlarının oynayacağı süper kupa maçında yaşadık. Ancak, Atatürk’ün ne kadar büyük oluşunu ve ölümsüzlüğünü tüm dünyaya gösterdik. Devletine ve gazi olan şehit babasına asılsız suçlamalarda bulunulmadı mı? Hep birlikte okuyalım. 

 

Salona eli bağlı üç kişi getirildi, sanık sırasına oturtuldular. Mahkeme başkanı Saruhan Mebusu Mustafa Necati, sanıklardan en yaşlısı olan ihtiyar köylüye sordu: 

Baba adın ne? 

Dinleyicilerde bir ferahlama görüldü.  

İhtiyar ayağa kalktı: 

-Hüsnü. 

-Baba adın:  

-Ramazan.

Nerelisin?

-İnebolu Çatal bucağından. 

-Baba sen askerden kaçan oğlunu evinde saklamış, bir asker kaçağına yataklık etmişsin! 

-Tövbe de Reis Bey! 

-Ben tövbe dedim, sen ne dersin? 

İhtiyar köylü başkanın üstelemesinden sıkılmıştı. Elini koynuna sokup yıpranmış, buruşuk iki tomar kağıt çıkardı ve kürsüye doğru salladı. 

Reis Bey, Reis Bey!.. 

Şu kafa kağıtlarının içini okusan bana dediğinden utanırsın!

Bu kağıtlar Balkan Harbi’nde ve Çanakkale’de şehit düşen oğullarımın nüfus kağıtlarıdır. İki aslanımı millet için şehit veren baba, üçüncü oğlunu bu ölüm dirim savaşında bir kahpe gibi gizlemez Reis Bey! 

Salonda çıt yoktu. Mahkeme üyeleri birbirinin yüzüne baktılar. Şaşkındılar. İhtiyar birden yamalı mintanını yırttı. Çıplak, ak kıllı göğsü dışarı fırladı. 

Hele gel Reis Bey, yakın gel de şu kalbura dönmüş göğsüme bak! 

Bu gördüğün yaraları Makedonya’da Bulgar çeteleri ile döğüşürken aldım. Sekiz yıl askerliğim var benim. Kurşun yarasına yara demem. Şehit aslanlarımın yarasıdır bağrımı delen. 

Benim oğlum askerden kaçsa bile ben saklamam. Bunu böyle bil! 

Mustafa Necati Bey:

-Peki baba, oğlunu en son ne zaman gördün? 

-Kastamonu askerlik şubesinin önünde Ankara’ya selametlerken. 

-Sonra hiç haber almadın mı?  

-Bir ay önce muhtar bana bir mektup verdi. Herkese söylemiş. Okumam yazmam olmadığı için bir şeyler vardır diye utandım. İşte mektup alın okuyun! Neredeyse yakalayın ipini de bana çektirin!

Mahkeme başkanı kâğıdı açtı, ağlayarak kürsüden inerek boğuk sesle ihtiyarın önüne geldi:

-Baba bizi bağışla, küçük oğlun da İnönü’de şehit düşmüş. Sana gelen mektup askerlik şubesinin şehitlik ilmühaberiymiş.

İhtiyar, elini öpmek isteyen Mustafa Necati Beyi durdurdu:

-VATAN SAĞ OLSUN, SİZ ASLANLAR SAĞ OLUN! 

 

İhtiyar sessizce ağlamaya başladı. Ey ATATÜRK ve Cumhuriyet düşmanları! İşte bu vatan böyle kazanıldı. Cumhuriyet böyle kuruldu. Suudilerin değil, dünyanın bile ismini silmeye gücü yetmez. 

Bunu hep beraber gördük.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap