Ülkemizde halkımız, kötü ekonomik politikalar nedeniyle zor
durumda.
Sadece mutfakta değil, çarşı pazarda yangın var.
Muhalefet evlere şenlik ve küçük hesaplar peşinde. Milletin
kendi kendine ayağa kalkması mümkün değil.
Etkili bir muhalefet olmadığı için de iktidar her alanı boş
bularak at koşturuyor.
Ancak,
Muhalefetin seçim sonrası iç sorunları ile uğraşması,
iktidara bulunmaz bir rahatlık sağlıyor.
İşte burada halkımız sahipsiz mi sorusu ile karşılaşıyoruz.
Devlet halk için vardır.
Devlet halkın tüm alt yapı sorunlarına çözüm bulmak için
vardır.
Ülkemizi yönetmeye çalışanlar, halkını unutmuş. Halkta
başının çaresine bakmak zorunda kalıyor.
Oysa böyle zamanlarda, halka güçlü önderlik yapacak kişilere
ihtiyaç vardır. Bin dokuz yüz on dokuz yılındaki tüm olumsuzlukları gören bir
Mustafa Kemal Atatürk gelmez ve bekleyemeyiz. Bugün iktidara oy verenler bile
genel yönetimden şikâyetçi. Şüphesiz öyle görünüyor ki, gelecek günlerde de bu
yakınmalar artacaktır. Zira insafsızca ve hukuksuz yapılan zamlar vatandaşların
yaşamını çok daha zor şartlara sokacaktır.
Peki,
Ülkemizde bir sürü emekli dernekleri ve kuruluşları var.
İşçileri temsilen sendikalar,
Demokratik kitle örgütleri ve bir sürü odalar birlikler ne
iş yaparlar?
Devlet zulüm eder mi?
Devlet anayasasına uymaz mı?
Devlet ayrımcılık yapar mı? Halk neden umutsuz, çaresiz ve
ezik?
İktidar mazeret üretmez! Çare bulur. Muhalefet iktidarı
denetler. Ama öyle bir ülke olduk ki yalanların gerçek, gerçeklerin yalan
olduğu bir hal aldı. Halkımız da ortada şaşkın kaldı.
Muhalefetin, olumsuzlukları kınama lüksünden öteye gidecek
bir vizyonu yok.
Demokratik kitle örgütleriyle, odalarla, emeklilerle ve
halkla birlikte omuz omuza meydanlarda birlikte olacak muhalefet aranıyor.
İşte o zaman halkımız sahipsiz kalmaz.!