Golden sonrası hariç, oyun değerleri eşitti. Ligin lideri kadar oynadı Trabzonspor. Haftalardır, taraftara eziyet eden koşmayı bıraktım, hızlı bile yürümeyen takım, futbolcu gibi davrandı. Fazlasıyla kendileri kaybediyor esasında. Var olan yeteneklerini saklıyorlar. Üç günde bir takım bu derece değişmez. Anlaşılan o ki, futbol için yaşamıyorlar. Vitrin maçıydı Beşiktaş. Aylardır düşük vites kullanan futbolcular kendileri için ne varsa koydular. Denk bir maç oluyordu esasında. Atan avantaj yakalardı. Fazlasıyla gol olacak durumlar oluştu. SSK’dan emekli Cardozo adım atabilse, Cardozo’ya gol attırmak, deveye hendek atlatmaktan zor. Bir de hücum anında sezon başından beri çokça yaşanan tercih yanlışları, pas istediği yer, attığı yer... Ayların arızası üç günde düzelir mi? O kadar savunma arasında orta yapan Quaresma boştu. Aynı şekilde golü atan Gomez de rahatsız edilmiyordu. Kafaları maçta değil, başka plan içindeler. Lig seviyesinin altında davranıyorlar. Ortaların hiç biri isabetli değildi. Şut tercihleri kaleyi tutmadı. Bireysel arayışlar da beceriksizlik doluydu...

Takımın hocasına ne söyleyeyim, bilgisi bu kadar. O kadar bozulmuş, kendini kaybetmiş futbolcu grubunu düzeltmek kolay değil. Sanırım Dünya teknik direktörlerinden bir heyet getirsek, onlar da düzeltemez. Douglas’ı mecburiyetten oynattı. İki bek fena değildi. Yumlu, Gomez karşısında ezildi. Okay ve Aytaç çok koştu, her tarafa bastı. Hücum hattı ya da rakip kalenin etrafına gelenler tamamen kontrolsüz, anlamsız işlerin içine daldı. O Muhammet denen ‘bebe’ neden tercih edilmez? Hiç anlamış değilim. Başka da ne söyleyeyim, her tarafı arızalı bir yapıdan güzellik beklemek, ahmaklık olsa gerek...