“Hiçbir maç oynanmadan kazanmaz” denilse de, ben diyeyim “normal şartlarda”, siz söyleyin “kağıt üzerinde” Fenerbahçe’nin sahaya 12 kişi ile 1-0 önde çıktığı (!) bir maç olduğu gerçeğini bir kenara koyarsak, doğru pencereden bakmamış, dolayısıyla işimizin hakkını da vermemiş oluruz. Bu gerçeğin bana göre en belirgin göstergesi, kanıtı da 40’ıncı dakikada Fenerbahçe’nin Sow’un ayağından bulduğu ikinci golün öncesidir. Söz konusu 40’ıncı dakika Trabzonspor arta sahasına konmuş Onazi’ye daha yakın olan topu Lens gücü ile öyle bir alıp, Sow’a pas yapıp golü attırdı ki! “İşte kalite olmasa da güç farkı” dedirtmedi değil.

O ki 40’ıncı dakikadan öncesinde de pozitif varlığı ile değil, negatif hareketleri ile sahada yer alan Onazi’den dem vurduk, ikinci yarıda yerine giren Yusuf Yazıcı’nın, neden ilk 11’de başlatılmadığına da makul ve mantıklı bir cevap bulunması gerekir. Öyle “Onazi’nin tecrübesi” falan filan gibi kağıt üzerine konsa da, sahaya uymayan gerekçelerden kimse söz etmeye kalkmasın! Tek cevaplı bir soru. Yusuf Yazıcı oynasaydı, daha mı kötü olurdu? “Olurdu” diyebilecek bir babayiğit var mı? Hadi bir ikinci gerçekten de söz edelim! “Bu maçta farkını gösterecektir” diye benim gibi çoklarının beklediği milyon dolarlık ayak (!) Castillo’nun da işe yaramamazlığı yüzünden son yarım saatte yerini Güray’a devretmesi, çok umutlu bir transferin de gereksizliğini ortaya koymamış mıdır? Yine de, “top yuvarlıktır”hesabıyla Mustafa Akbaş’ın 6’ncı dakikada kale direğinin çatalından dışarıya çıkan vuruşu, biraz aşağıdan gidip de ağlarla kucaklaşsa idi, sonuç farklı olabilir miydi? Belki! Yine de zordu. Çünkü, FB’nin, Avni Aker’i şampiyonluklarıyla baş başa bırakarak Akyazı’ya taşınacak ev sahibine göre farklı üstünlükleri o kadar çok idi ki! Hiç uzatmaya gerek yok!

Maç başlamadan bu gerçekleri bilen birisi olmama rağmen, tribünleri coşturan Onuncu Yıl Marşı’nın, “Çıktık açık alınla” diye başlayan sözlerini, Trabzonspor’un ihtimal dışı bir başarısı için yine de notlarımın başına yazmıştım! Ne yaparsın? “Umut fakirin ekmeği” dediğinizi duyar gibiyim!