Tepemiz delindi beyler, yukarıdan düşen her top kalemize uğruyor. Yönetim hesap edemedik, yağmur bekliyorduk, doluya yakalandık nidaları ile gündem değiştirme gayretleri içerisindeyken; bu toptan yok oluşun reçetesi yönetimde bulunan doktorlarda olsaydı, bilginin zenginlikten üstün olduğunu, zenginliği de kendilerinin koruduğunu, esas önemli olan bilgininde onları koruduğunu bilebilselerdi; bu reçeteye ilaç yazarlardı doktor kardeşler...

Başkan Usta’ya da anlatmak isterim

Ben anladım ki, siz Trabzonspor’a başkan olduktan sonra her geçen gün kendi heykelinizi yontma sevdalığına düşmüşsünüz. ‘Hiçbir coşku mantığa aykırı değildir’ sonucu mantığın tutuşmasıdır ki, işte burası dengesiz rüzgarların hakim olduğu alandır. Şimdi bu taraftarları hangi coşku içerisinde Akyazı’ya çağıracaksınız merak ederim. Locanızda oturup Trabzonspor’u resmi bir maçta şortla, protokolde hiçte uygun olmayan bir oturuş içerisinde temsil eden yöneticinle mantıkları tutuşmuş taraftarlarımıza bakıp ikiyüzlülüğünüzü mü taçlandıracaksınız.

Gidenleri aratır oldunuz

‘Hiçbir işin geleceği sağlam değildir.’ Doğrudur ama gelecek o işi elinde tutmasını bilenlerde olduğuna göre sizler icranın başıydınız. Trabzonspor adına neyi sağlam yaptınız? Geldiniz gidenleri aratır oldunuz. Çok bilir gibi işe kesinliklerle başladınız, kuşkularla bitirmeyi amaç edindiniz. Eğer kuşkularla başlasaydınız kesinliklerle bitirirdiniz, en azından bu takımı acı reçeteyle tedaviye kalkmazdınız.

Ersun hocayla bitirmek isterim

Kulak verin Ersun Hocam! Hepimizin kusurları vardır; Zaten olmasaydı başkalarının kusurlarına dikkat etmekten bu kadar zevk almaz, renkli kelimelerin peşine düşmezdik. Trabzonspor toplumsal ve de ortak payda ise şimdi sana sorarım: “Ne gerek vardı scout ekibine? Yıllardır bu ülkede hocalık yapıyorsun milli takım da dahil. Aldığımız yabancı futbolcuların her birinin kararlarında imzanız varken, alınan her yabancı kara bir kutu iken, nasıl olurda sizin gibi akademik kariyeri olan bir insan düşünemez veya idrak edemez... İş veren yöneticileriniz size mahkum olmuşken, akıllı bir teknik adam Amerika’dan Avrupa’dan futbolcu aramaz. Bu ligde oynayan yabancıları hiç mi izlemediniz. Şimdi örneğini veriyorum; mesela bir yabancı iki sene üç sene Türkiye’de oynuyorsa demek ki uyum göstermiş, demek ki mesleğine saygı duyuyor, demek ki ahlaklı, demek ki iyi futbolcu. Kim görecek siz göremeyeceksiniz, kim algılayacak siz algılayamayacaksınız protokolde şortla oturan yöneticin değil.”

Sorumlu sizsiniz ama ben söyleyeyim

Bu takımda sağ kanatta Subasiç olsaydı hangi katkıyı sunardı. Başakşehir almışta siz mi alamadınız

E. VİSCA’yı. Bu takımda neler yapmazdı... Osmanlıspor almışta siz hangi pazarda geziyordunuz. PİNTO sol kanadı boydan boya dizayn etmez miydi? Osmanlıspor bulmuş almışta yanlış mı yapmış senin orta sahanı, defansını uykuya yatıran N’DIAYE’yi. Yani her mevkiinin prensini almış bunların hepsi, daha niceleri bu ülkede oynamadılar mı?

Senin aldıklarına bakalım

SUK’u Porto’dan aldınız. İki yıl oynamış Porto bakmış ki bir adım öne koyamıyor. Koş al Ersun Hocam.

İBANEZ Kızılyıldız’da ne yapmış, siz hangi katkıyı bekliyorsunuz bu ligde ne yapar?

ONAZİ bir yıl oynamamış, bedava aldınız galiba. Bu takımın beklemeye tahammülü olmadığına göre gerisini sen düşün...

CASTİLLO, tekniği oyun anlayışı yerinde olsa da Amerika’da salon futbolu, halı saha futbolcusu görünümünde olduğu için yediği her baskıda rakibi dost zanneden değil mi?

DURİCA’ya lafım yok, defansın aklı onda katkı sağlar.

Senin takımında takım aklına sahip kim vardı geçmişte! Colman ile Selçuk vardı. Hem defansta hem de hücumdaki takım dengesini ayarlayan. Şimdi kim var olsaydı bu hallere düşmezdik.

Tüm bu gerçekler gözünün önündeyken sormak hakkımız değil mi Ersun Hoca. Üçüncü dönem buradasınız. Kim olursa olsun insanlar ne aradığını bilecek ki bulduğunun ne olduğunu anlayabilsin. Bu zaman içerisinde ne yapıyordunuz, menajerlerle birlikte hangi enstrümanı öğrenmek için emekliyordunuz? İşte her Trabzonsporlu gibi bende bunu bilmek isterim Sayın Ersun Yanal...