Yeni Anayasa referandumu kararının alınmasından sonra Türkiye Erkan Yolaç'ın "Evet-Hayır" yarışmasını hatırladı. Her nereye giderseniz gidin bu iki kelime dolaşıyor dillerde. Peki bu referandumda neye evet veya neye hayır diyeceğimizi biliyor muyuz? Yeni Anayasa değişikliği 18 maddeden oluşuyor. Fakat biz sadece Cumhurbaşkanlığına (Devlet Başkanlığına) takılıp kalmışız. Türkiye 18 maddelik bir anayasa değişikliği ile yeniden sandığa gidiyor. Üstelik bu değişiklik 1982 Anayasası üzerinde yapılan önceki değişikliklerden çok daha kapsamlı bir içeriğe sahiptir. Gelin yeni Anayasa değişikliğinin neler getirdiğine şöyle bir bakalım...

İlk maddede yargıyla ilgili hükümler yer alıyor. Yargıçların bağımsızlığına bir de tarafsızlığı ekleniyor. Yeni Anayasa değişikliği taslağının ikinci maddesi milletvekili sayısını 550'den 600'e çıkarıyor. Üçüncü madde milletvekili seçilme yaşını 25'ten 18'e indiriyor. Fakat bu partiler için bir mecburiyet değil.

Dileyen parti 18 yaşında aday koyar, dileyen koymaz. Dördüncü maddede "Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır." deniyor. Zaten eskiden de seçimler beş yılda bir yapılıyordu. Bu sefer TBMM seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birleştiriliyor. Bence çok da iyi ediliyor. Böylece Türkiye seçim atmosferini bir kere yaşamış oluyor. Beşinci madde TBMM'nin görev ve yetkilerini sıralıyor. Bazıları TBMM'nin bütün yetkilerinin elinden alındığını söylüyordu. Kim hangi yetkiyi almış? Bunlar yetki değil mi? Yedinci  madde, her dönemi beş yıl olmak üzere Cumhurbaşkanının en fazla iki kez seçilebileceğini söylüyor. Hani padişahlık getiriliyordu. Böyle padişahlığa can kurban... Bu maddede en çok tartışılan şey cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğini kesmek zorunda kalmamasıdır. Allah aşkına hangi dönemde Cumhurbaşkanının partisi veya siyasî bir görüşü yoktu? Özal'ın mı, Demirel'in mi, Ahmet Necdet Sezer'in mi? Güldürmeyin beni yahu!...

Sekizinci maddede cumhurbaşkanına, "Devlet Başkanı" sıfatı veriliyor. Devletin başı yürütme yetkisine de sahip oluyor. Böylece Cumhurbaşkanlığı sembolik olmaktan çıkıyor. Dokuzuncu maddede Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebileceği belirtiliyor. Bazıları Cumhurbaşkanının yargı zırhı giydiğini söylüyordu. Nerde bu zırh? Teklifin 10. maddesiyle "Cumhurbaşkanı Yardımcılığı" geliyor. Madde, Cumhurbaşkanına bir veya daha fazla cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilme imkânı tanıyor. 11. madde seçimlerin yenilenmesini, 12. madde OHAL'in hangi durumlarda ilan edilebileceğini, 13. madde askerî mahkemelerin kurulamayacağını, 14. madde HSYK'nın teşkilat yapısını, 15. madde bütçe düzenlemelerini, 16. madde bir kısım uyum düzenlemelerini, 17. madde TBMM'nin bir sonraki seçiminin ve cumhurbaşkanı seçiminin, 3 Kasım 2019 tarihinde yapılacağını, 18. madde bu sayılanların yeni seçimden sonra geçerli olacağını belirtiyor. Referandumda oy kullanırken bunların böyle bilinmesi gerekir. Bu maddeler hiç de öyle abartıldığı gibi tek adamlığı getirmiyor. TBMM yine eski misyonunu devam ettiriyor. Cumhurbaşkanının icraat yapabilmesinin önü açılıyor. Gelin elinizi vicdanınıza koyun. Aklınızı başkalarına kiralamayın. Türkiye'nin 2023, 2053 ve 2071 vizyonlarının önünü açın. Bu sefer hayır "Hayır"da değil, EVET'tedir.