Ana sütü bir insan için hayatı boyunca her şeyin başlangıcıdır diyebiliriz. Faydaları anlatılabilenlerin de ötesindedir. Hem maddi hem manevi değeri için paha biçebilmek mümkün değildir. Yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki hiçbir besin ana sütünün yerini tutmuyor. Hele bir de ilk süt var ki sormayın. Halk arasında “ağız” denilen bilimsel adı ile “kolostrum” diye bilinen ilk süt bir bebeğin bütün hayatını etkileme gücüne sahiptir. Tabi ki bebeğin bunu en saf ve güzel şekilde alabilmesinin ilk yolu “normal doğum”dur. Sezaryen tarzı doğum bir zorunluluk durumudur. Keyfe keder sezaryan doğumu olmaz. Buna ancak doktorunuz karar verir ve gerçekten gerekli ise zaten sizi doğru yönlendirir.

Ana sütü bebeği hem ilk doğduğu zaman için ve ileirdeki yaşamı için enfeksiyonlara karşı korur. Başta ilk süt olmak üzere ana sütü insanı sindirim sistemi, solunum sistemi ve diğer bütün sistemlerin enfeksiyonlarına karşı korur. Ana sütü bebeğin büyümesinin ve gelişmesinin en güzel şekilde olmasını sağlar. Ana sütünde gelişme için gerekli bütün besin öğeleri tam dengesi ile vardır. Ana sütü özel yapıda olup protein, mineral ve diğer içerikleri ile henüz sindirim sistemi tam gelişmemiş olan bebeğin yapısına en uygun oranlardadır. Ana sütündeki demir, çinko ve diğer mineraller diğer süt (inek sütü, yapa mamalar) ve süt ürünlerine oranla çok daha fazladır ve emilimi daha kolaydır.

Ana sütünde faydalı olan yağ asitleri doymamış tipte olup emilimi daha kolaydır. Bu yağlar bebek tarafından yeni doğduğunda yeterince sentezlenemez. Bunu en doğru oranda ancak ana sütünden almak gerekir. Ana sütü ile beslenen bebekler ileriki yaşlarda da birçok hastalıktan korunurlar. Alerjik hastalıklar, diş hastalıkları, kemik hastalıkları, şeker hastalığı ve kanser görülme riski oldukça düşüktür. Ana sütü ile bebeğini besleyen annelerde, doğum sonrası kanama riski azalır. Ayrıca emzirmenin anneyi de idrar yolu enfeksiyonundan, meme kanserinden, yumurtalık kanserinden koruduğu ile ilgili birçok çalışma ve bildirimler mevcuttur. Ana sütü yorgunluk, stres, emzirme isteksizliği gibi durumlar ile azalabilir.

Anne bunlara dikkat etmelidir. Ayrıca hijyenik koşullara dikkat etmelidir. Annenin çok yemesi, şekerli yiyecekleri bol tüketmesi anne sütünü artırır düşüncesi yanlıştır. Anne emzirme döneminde yeterince sıvı almalıdır. Dengeli beslenmelidir. Mevsime uygun beslenmeli ve doğal ürünler tüketmelidir. Gelişen dünyamızda annelerin çalışması yada başka nedenler sebep olarak ileri sürülüp “emzirme” ile ilgili aksaklıklar ve yanlışlar ve hiçbir zaman ana sütünün yerini tutamayacak alternatifler sürekli üretilmektedir. Asla unutmamak gerekir hiçbir ürün ana sütünün yerini tutamaz. Ayrıca anneler unutmamalıdır ki zaman çok hızlı akıyor ve bebek ile annenin arasındaki bu masum, temiz ve kuvvetli manevi duygunun telafisi ve tekrarı yoktur.

Özetle ana sütü:

Bir bebek için en uygun besindir, Büyüme ve gelişme için en ideal besindir, Enfeksiyonlara karşı koruyucudur, Temizdir, temizliği için herhangibir işlem gerektirmez, Alerjik bir yapıya sahip değildir, Birçok hastalığa karşı koruyucu bir melektir ana sütü.

Ana sütünün içeriği:

Proteinler (bu proteinler sindirimi kolaydır ve demir emilimini artırırlar), Karbonhidratlar (ana sütündeki şeker kolay sindirilir ve bebeğin kan şekerini ayarlar), Yağlar (enerji kaynağıdır, bu yağlar bebeğin sindirim sistemini yormaz, doyurucudur), Mineraller (bol miktarda potasyum, sodyum, kalsiyum içerir), Vitaminler (gerekli A,D, E, K, B ve C vitaminlerini ihtiyaca en uygun oranda bulundurur) Enzimler. Sonuç olarak:

“ANA GİBİ YAR OLMAZ, ANA SÜTÜ GİBİ BESİN OLMAZ.”

KALIN SAĞLICAKLA...

ANALARIMIZA SONSUZ SAYGILAR VE SEVGİLERİMİZLE...