Üç oğlum var. Üçü de okul okuyor. Büyüğü üniversite, ortancası lise, en ufağı ise ilkokul 2. sınıfında.

Hafta içi ortanca oğlan için okuluna gittim. Ben de 30 yıl önce aynı liseden mezun olmuştum. Klasik veli & öğretmen muhabbetleri... Bizim dönemden bu yana elbette tüm okulların fiziki yapısı, donanımı ve sosyal faaliyetleri başta olmak üzere çok şeyler değişti. Bana kalırsa sorun okulun tek başına bir binadan ibaret olmadığı konusu. Her okul Milli Eğitim Bakanlığının geliştirdiği eğitim programlarını uyguluyor olmasının yanında, bazı okulların kendine özgü geliştirdiği eğitim modeli bana göre çok daha önemli. Başta ödev verme, ders işleme, proje çalışmalarını yaşayarak, öğrencilerin gözlemleyerek yapmaları gerekiyor. Eğitimde ezber mi, yoksa kalıcı bir öğrenme mi? İşte milli eğitim programı buna kesin bir çözüm getirmeli. Bilgiyi doğrudan öğrenmekten çok, nasıl öğrenebileceğinin peşinde olmalılar.

Yine bana göre en önemli unsur çocukların yeteneklerini fark etmek. Bunu biraz açarsam, okulun eğitime olan bakış açısı bir öğrencinin yeteneğini bulup, çıkartması anlamına geliyor. Her çocuğun yeteneği aynı olmaz, çocukların yeteneklerini ve yönelimlerini fark etmek ve ona göre eğitim programı sunabilmek en doğru yol olarak karşımıza çıkıyor. Aksi takdirde bir önceki nesil gibi bazı özel okullar birtakım ideolojik düşünceler altında bir nesli alıp götürür.

Bu işin bir diğer ayağı ise öğretmenler. Bir veli olarak okul seçerken ilk önce çocuğumu teslim edeceğim öğretmeni araştırtıyorum. Öğretmenin ismine önem veriyoruz, hâlbuki öğretmeni, öğrenciye değil, çocuğumuza uygun olan öğretmeni bulmak gerekiyor. Yani kısaca doğru öğretmeni ararken, çocuğumuzun içinde yer alan yetenek ve yönelimleri açığa çıkartacak doğru öğretmeni bulmak çok daha doğru bir yaklaşım olacak diye düşünüyorum.

Bu coğrafya yüzyıllardır kendi kültürünü, medeniyetini üç kıtaya aşıladı. Osmanlı döneminin son yıllarında İstanbul’da Amerikalı Robert’in kurduğu Robert Koleji Amerikan sistemi altında eğitim verdi. O dönemler bir nesil nasıl Amerikan medeniyeti altında aşılanmışsa son çeyrekte malum FETÖ okulları da bir başka versiyonu ülkemizde yaptı. Ağaç yaşken eğilir, eğitim olmazsa olmazlarımızdandır. İlim ve irfan yolunda teknolojiden üst düzey yararlanarak, hamurumuzda yer alan kendi medeniyetimizi bu yeni kuşak pırıl pırıl, çok yönlü, zeki insanlarla yeniden kuracaktır. Yeter ki en başta yazdığım gibi çocuğun içindeki yeteneği öğretmenler bulup çıkarsın.

Milli Eğitim Bakanlığının bu yöne bakış açısını çevirmesi gerekiyor. Kısaca, çocukların yeteneklerini keşfedin. Bu işler havuz problemi soruları ile olmuyor. Yetenek keşfedin ve o çocuğu o yöne yönlendirin. Pırıl pırıl gelen bu nesli kaybetmeyelim. Zaten son çeyrekte eğitimde çok ama çok şeyler kaybettik.
Selim