Ben, orta halli bir ailenin çocuÄŸu olarak büyüdüm. Canım muz çektiÄŸinde sıklıkla maaÅŸ gününü beklemek zorunda deÄŸildim belki ama yokluÄŸu da bilirdim. Köyde geçirdiÄŸimiz yaz tatillerinde ekmek almak için sahildeki bakkala gönderildiÄŸimde, inek beklemeye gittiÄŸimde, kafamın içinde dolaşıp duran hayallerin, onları gerçek yapmak için gerekli temeller olduÄŸundan da haberim yoktu. Her ÅŸeyimiz yoktu ama sahip olduÄŸumuz her ÅŸey bizi fazlasıyla mutlu ediyordu. Ama üniversiteden mezun olmama çok az zaman kala, hayalini kurduÄŸum ÅŸeye sahip olmama çok az zaman kalmıştı: Bir bilgisayar! Bir aile büyüÄŸü tarafından söz verilen bilgisayardan -bugün nedenini hala çözemediÄŸim bir biçimde- vazgeçilince başıma yıkılan dünya, bir arkadaşımın “Artvin’de baraj inÅŸaatında bitki dikim iÅŸi var” teklifi ile yeniden toz pembe olmuÅŸtu. Barajın en sorunlu daÄŸ yamacında, toprağın neredeyse hiç bulunmadığı sarp bir arazide kayanın içine çukur kazacak, bitki dikecek ve para kazanacaktık!
Günlerce kavurucu güneÅŸin altında çalışamamız gerekecekti ama sorun yoktu. Åžantiyenin ilk günleri sorunlu baÅŸlamıştı. Bize verilen kalacak yerde bizden önce kalan iÅŸçiler biraz fazla rahat davranmış olmalıydılar ve daha önemlisi, yatakhane temizlenmemiÅŸti. Sıcak su yoktu. YaÄŸmurlu günlerde giymek için çizme istediÄŸimizde gönderilen çizmeler kullanılmıştı ve daha kötüsü gaz maskesi olmadan onlara yaklaÅŸmak imkansızdı. Avuçlarımızın içindeki patlamış derinin alanı gittikçe büyüyordu. Yine de yılmadık, hiç isyan etmedik, orada ne iÅŸimiz olduÄŸunu sorgulamadık. Ta ki bir gün kahvaltıda o zamana kadar hiç görmediÄŸimiz viÅŸne reçelinin bize yanlışlıkla verildiÄŸi söylenip geri istenilene kadar. Hayatımda reçel yediÄŸimi hatırlamıyordum ama o reçel benim için zifiri karanlıkta ortaya çıkmış bir ışık kaynağıydı. Görür görmez ÅŸaşırmış, gülümsemiÅŸ, peynir - zeytin - domates üçlüsüne yeni katılan bu arkadaÅŸa sevgiyle bakmıştım.
Åžimdi ise bir görevli karşımıza dikilmiÅŸ, yanlışlık olduÄŸunu söyleyip onu geri istiyor, “Bu formen kahvaltısı, iÅŸçilere reçel verilmiyor” diyordu. Formenin ne olduÄŸunu o gün öÄŸrenmiÅŸtim. Biz “niteliksiz” iÅŸçiydik. Reçeli verip çalışma sahamıza döndük. Çok geçmeden bir haber geldi. Åžantiyenin en yetkilisi olan Demir Bey’in evinin önüne bir peyzaj düzenlemesi yapmamız istenmiÅŸti! Uzun süre uÄŸraÅŸarak ortaya çıkardığımız kaya bahçesini Demir Bey de çok beÄŸenmiÅŸti. Ertesi gün yaptığımız reçelsiz kahvaltı sırasında masamıza gelip teÅŸekkür etti. Åžantiyedeki herkesin karşısında el pençe divan durduÄŸu birinden teÅŸekkür almanın verdiÄŸi cesaretle “bir ÅŸey söyleyeceÄŸim” dedim. “Bize teÅŸekkür ediyorsunuz, çünkü yaptığımız iÅŸi beÄŸendiniz. Oysa orada ne yapacağımız bize söylenmemiÅŸti. Biz risk aldık, kafa yorduk, bir ürün ortaya koyduk ve belli ki baÅŸarılı olduk. Bu ‘nitelik’ deÄŸil midir? Biz niçin ‘niteliksiz iÅŸçi’ kahvaltısı yapıyoruz ki?” Demir Bey ÅŸaÅŸkınlıkla gülümsedi. “Haklısın” dedi. Bir göz kırpışıyla bizim kahvaltıya viÅŸne reçeli dahil oldu.
O günden sonra ben her kahvaltıda bir törene katılır gibi viÅŸne reçeli yedim. Yorucu bir ayın sonunda yarım bir bilgisayar parası ile eve döndüÄŸümde, takip eden ilk sabah annemden kahvaltıya reçel koymasını rica ettim. Kadıncağız ÅŸaÅŸkın bir biçimde bunu yaptı ama ben reçele uzanınca gereksiz ÅŸekerli bir ÅŸeyi yiyor olduÄŸumu hissettim. Sonraki gün de reçel geldi. Ben yine yiyemedim. Sonra bir daha, bir daha... Sonunda emin oldum ki ben reçel sevmiyordum. UÄŸruna büyük bir risk alarak Demir Bey’e çıkıştığım viÅŸne reçeli aslında 20 sene görmesem aklıma gelmeyecek bir ÅŸeydi! ViÅŸne reçelinin benim aklıma gelmesi için dün, aradan neredeyse 20 sene geçtikten sonra, markette alışveriÅŸ yapıyorken bir çocuÄŸun reçel kavanozuna çarparak onu yere düÅŸürmesi gerekti. Kırılan cam kavanozun “viÅŸne” yazan kısmı tam ayağımın ucuna geldi. Ben eÄŸilip onu alırken koÅŸarak bana gelen market sahibinin “Abi bırak bırak, ben hallederim, reçel iÅŸte, saÄŸlık olsun” sözleriyle irkildim. “Bu parça bana lazım” dedim ve ÅŸaÅŸkın bakışları arasında aldığım o cam parçasını odamdaki çekmeceye koydum. Benim için viÅŸne reçeli, hayallerini gerçek yapan yolda aÅŸmak zorunda olduÄŸun engellere karşı alınmış bir zafer demek çünkü. Ve hepimizin rafında bir sonraki reçel kavanozu için bolca yer var.