'Yenemiyorsan yenilmeyeceksin' mantığını ön planda tutarsak işte bu maç tam da kendisiydi! Koca 90 dakikada ne yaptık? Maçın başlama vuruşundan sonra daha ikinci dakika 'Vatan millet Sakarya!' nidaları eşliğinde sağdan soldan dalga dalga gelen Kayseri ataklarına direnmeye başladık.  İlk 45 dakika rakibi hataya zorlayacak ne bir baskı uygulayabildik ne de rakibe sahanın her yerinde derli toplu ‘ben de bir takımım’ diyebildik.

Bir maç ki, biz ne düşünüyorsak rakip de aynısını düşündü. Kayseri futbol adına her şeyi yaptı, düşündüklerini bize kabul ettirdi; bizi ise Manitu'nun totemleri kurtardı. Bir maç düşünün ki, rakibin presi karşısında bu kadar aciz kalınacak, üstelik bu kadar da pas hatası yapılacak. Bu kadar pas hatası yapan takımın argümanı ne olacak? Haliyle oyun kurgusunu öne çıkartamayacak. Haliyle organize atak için hazırlık paslarını yapamayacak.

İşte böyle olunca rakibin 61 tane sortisini karşılamak zorunda kalacaksın ve de geri dörtlü maç bitimine kadar ecel terleri dökecek. Teknik adamın işine karışmak gibi bir lüksüm yoktur, olamaz da. Oyun akışına bakıldığında bir Bero'ya nasıl bu kadar tahammül gösterilir? Rıza hocanın dikkatini çekmek gerekir: Rakipten çalınan bir topu üst üste rakibe teslim etmenin sonuçları ortada iken futbolun lütfudur hakkımız olmayan bir puanı koparttık diye, İstanbul'un üst akıl hocaları takıma monte etti diye onu da kazanmak gerekir ama 90 dakika içerisinde, böyle bir maçta her dakikanın önemini de bilmek lazım.

Şimdi zaman lazımdır, diyeceksiniz.  Bu takımı ben kurmadım, diyeceksiniz. Her geçen gün daha iyi olacağız, diyeceksiniz. Takımı daha yeni tanıyoruz, diyeceksiniz. Doğrudur, hakkını yemeyelim de... Abdulkadir'in son dakika yakaladığı pozisyondan başka bir pozisyonumuz yoksa, hangi durumda olursa olsun her takımın bir hedefi var olacağına göre bu görüntü ile Galatasaray maçındaki görüntünün kıyaslamasını nasıl yapacağız?

Hiç kimse Göztepe maçından sonra bu takımın yönetimi var diyemez, kayıt üzerinde olsa bile dememelidir. Her Trabzonsporlu şu an Muammer Usta'nın başkanlığını, Ahmet Çubukçu'nun asbaşkanlığını, Ali Rıza Egemen'in yöneticiliğini, Gencay Meriç'in genel sekreterliğini Trabzonspor adına düşünmek dahi istemezlerken, onların yapacak oldukları hamlelerin hiçbirine inanmazlarken, sizin yapacak olduğunuz hamleler önemlidir.  

Onun için zamanla yarışırken müsabaka içindeki zamanın da önemini bilelim. İşte örneği, gördünüz, sahada ne yaptığını bilen Kayseri varken, ne yaptığını bilmekten, hatta bilebildiklerini dahi sahaya yansıtamayan bir Trabzonspor vardı. En güzeli de iki tarafın taraftarlarının yan yana hür ve de kardeşçesine, el ele özlediğimiz manzaraya attıkları imzaydı.