Şu soru sormak işi nasıldır bilir misiniz?

Soru soranların çoğunun bekledikleri cevabı almak için bunu yaptıklarını söylersem inanır mısınız?

Bekledikleri cevapları alamayanların, “Sana da bir şey sorduk” diye sitem ettiklerine dikkat eder misiniz?

Olaylar ve konularla ilgili soruların çoklukla cevabını da içinde taşıdığını, ancak soranın işine gelmediği için başka açıklamalar beklediğini hiç tahmin eder misiniz?

Aha işte; aşağıda ben de ben de tek cümlelik sorularla aynı şeyi yapmıyor muyum?

DİYANET İŞLERİ BAŞKANINA…

Başında bulunduğu kurumun Mustafa Kemal Atatürk tarafından, 3 Mart 1924 tarihinde, 429 sayılı kanunda ifade edildiği şekliyle; “İslâm dininin itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri yürütmek ve dini kurumları idare etmek” amacıyla kurulduğunu dahi idrak edemeyen, anlamayan (ya da anlamak istemeyen) ve de işin nerelere vardırılacağını kavrayamadığı için bırakın Müslümanı, insan dahi denmeyecek  birisini, asıl hesap yeri olan ahretteki cehenneme varmadan önce, dünyadaki son durağı olan hastanede ziyaret edene Allah’ın “kul” diye tarif ettiklerinin penceresinden bakmak mümkün müdür?

AMERİKAYI “MÜTTTEFİK” SAYANLARA!

Yalandan yere bir tebessüm edip, iki defa elinizi tutup, üç kere telefon muhabbeti çekip, dört kez toplantılarda poz vererek yelkenleri suya indirerek; Fırat’ın doğusunda gündüz Türkiye, gece sözde Kürdistan’ın bebek katilleriyle, sabaha karşı da Büyük İsrail hayali ile yatıp kalkan İsrail ile tur atan Amerika’ya halâ nasıl “müttefik” diyebiliyorsunuz?

TEREYAĞINDA HİLEYE GÖZ YUMANLARA!

30 yıl öncesine göre süt veren inek sayısında yüzde 50 azalma olmasına rağmen, üretilen meşhur Tonya tereyağında yüzde 500 artışın nasıl oluştuğuna gerçekçi bir cevap bularak, sahte tereyağı imalatını ortadan kaldırmaya çalışma yerine, hilekârlığı seyretmenin sonucunda Tonya Süt gibi, katıksız ve katkısız üretim yapan çok ortaklı bir üretici kooperatifine ait işletmenin nasıl battığını anlayamıyor iseniz, size  daha fazla bir şeyler anlatmak gerekir mi?

TRABZONSPOR’A SAHİP ÇIKTIĞINI SANANLARA!

Trabzonluluk adına “kimlik” saydığınız, “Efsane Kadro” diyerek 35 yıldır, şampiyon olamayıp sadece geçmişi ile övündüğünüz, “Büyük olmaktan çok büyük kalmak önemlidir” ifadesinin anlamını kavrayamayıp içini dolduramadığınız, “veren al alan elden üstündür” hadisini unuttuğunuz için tribünlerine para vererek değil bedava bilet alarak oturduğunuz, kartvizitlere bile “Eski yönetici” yazdırarak piyasada hava attığınız, “takıma sahip çıkmayı” sadece lâfta bıraktığınız, söz konusu bordo-mavi renkler olduğunda büyük hesapların değil, kişisel beklentilerin adamı haline dönüştüğünüz, “Bize Her Yer Trabzon”u O’nun üzerinden sadece slogan haline getirdiğiniz Trabzonspor’a böyle mi sahip çıkacaksınız?

BOZTEPE’YE, BETONTEPE DEMEMİZE KIZANLARA!

Ordu’nun yamacında 3-5 tane köy evi, bahçelerinde birkaç sığır ile 40-50 tavuk bulunan, bahçelerinde fındıklar arasına dikilmiş meyve ağaçlarının yer aldığı Boztepe tablosu ortada iken, ahşap kullanmanın bile yasaklandığı bir inşaat modeli ile çimento, demir ve kumdan binalarla donatılmış Trabzon’daki ne ben “Betontepe” dersem yanlış mı olur?