Dün, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili gelişmeleri vesile ederek, "Demokrasi ve siyaset zemininde olması gerekenleri ve önümüzdeki süreçte nelerin olabileceği?" sorusuna cevap aramıştık.

Cevabımız da, "Burası Türkiye. Kendine has Türk tipi siyasetin demokrasi adına (!) uygulandığı bir ülke. Akşamdan sabaha çok şeyler olabilir" mealinde olmuştu.

Meale uygun bir iddia, iktidara yakın MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat'tan: "Başbakan Binali Yıldırım İstanbul, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Ankara'da belediye başkanı adayı olarak çıkabilir."

Bunun yanında, Sayın Soylu önümüzdeki seçimlerde milletvekili adayı olmayıp, Cumhur kabinesinde bakan olarak da yer alabilir. Ki bana göre en güçlü ihtimal de budur.

KARBONATLI ÇAY ve NİŞASTALI ŞEKERLE,

GELSİN KANSER!

İçeceklerde sudan sonra çay...

Yiyeceklerde undan sonra şeker...

Ülkemizde en fazla tüketilen gıdalar.

*

En çok da istismar edilen (!), yani insan sağlığına zararlı hale getirilen gıdalar.

*

Yaklaşık bir aydan beri, çay çöplerinin glikoz ve karbonat ile yeniden fırınlanarak "5 dakikada tavşan kanı demlenir" hale getirilip, anlı şanlı marketlerin raflarında bile normal bir çayın maliyet fiyatının altında satıldığını neredeyse adrese teslim şekliyle yazıp çiziyoruz.

Ama, ne sektörle ilgili olanlardan ne de Devlet-i Aliye'nin kamu sağlığını korumakla görevli kuruluşlarından "TIK" yok!

Anlayacağınız, "bedava sirke baldan tatlıdır" mantığının en iyi uygulayıcıları olan halk da boyalarla tavşan kanı halini alan ucuz çayları içerek zehirlenmeye devam ediyor.

*

Bu zehirlenme yetmezmiş gibi, bir de pancardan üretilen şeker fabrikaları satılıp, bir süre sonra devre dışı bırakılarak tamamen nişasta bazlı şekerlerle tatlandırılmaya çalışılması da buna eklenince, hiç evelemeden gevelemeden olanları ve de daha beter hale gelecekleri yazayım:

Glikoz ve karbonatla çay şekline dönüştürülen çöplerle demlenen çayı, bir de pancardan üretilenle değil, nişasta bazlı olanlarla da içtiniz mi?

Neler oluyor bilir misiniz?

Hiç tahlil yapmadan, röntgen bile çekmeden, Doktor Murteza kolayca "kanser teşhisi" koyabiliyor.

*

Ve ne acıdır ki, çay ve şeker gibi iki temel besin maddesinde yapılanlar, yapılmak istenenler, olup bitenler tüm çıplaklığı ile ortada iken bu ülkede 10 yıla yakın bir süre Sağlık Bakanlığı yapmış, şimdinin Başbakan Yardımcısı başta olmak üzere, devletin etkili ve yetkilileri susuyor, her işe karışan milletvekillerinin ağızlarından tek kelime itiraz yükselmiyor.

Kendi sağlığına bile sahip çıkmayan vatandaşı mı soruyorsunuz?

Halkın büyük bölümü, düşünmeden yaşamayı tercih ettiği için heba olup gidiyor. Ama nasıl bir garabettir ki bunun farkına bile varmıyor!

Oysa Cenab-ı Allah, Kur'an-ı Kerim'de "Kuşku yok ki bütün bunlarda, işaretleri okumasını bilen kimselerin alacağı nice ibretler vardır (Hicr-75)" buyurarak yol ve yordam gösteriyor.

Gösteriyor da; okumasını, düşünmesini ve anlamasını becerebilenlere! Yani, Allah'ın "insan" sınıfına koyup, "kul" diye tarif ettiklerine...