SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > RAMAZAN VE ŞEYTAN KİMİN UMRUNDA Kİ?

RAMAZAN VE ŞEYTAN KİMİN UMRUNDA Kİ?

07 Haziran 2018 Perşembe - 09:05








Hiçbir semavi dinde, hiç bir doğru kitapta, hiç bir hak ve hukukta görmedim ki; “Siyaset bu! Bu tür vaatler yapılır. Böylesine yalanlar söylenir. Bu tür gayri ahlaki üslup halka karşı kullanılır” diye yer alsın.

*

Dahası, 5 şartından biri olan ve her bakımdan, hangi gaye ile olursa olsun, nefsine gem vurmak demek olan Oruç’un tutulduğu Ramazan yaşanırken böylesine seviyesiz sözler ve ithamlar da İslâm diyarı diye bilinen bir ülkede gözlerin içine baka baka söylensin. Bakanlar da adeta “doğru” dercesine ya kabullensin, ya da seslerini çıkarmasınlar.

Bana göre bu resmen haksızlıktır ve buna rağmen susmaktır.

Eee; boşuna “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” denmemiş ki!


*

Bu ben diyeyim “suç”, siz söyleyin “günah”, birileri desin “gayri ahlaki” duruma nasıl gelindi? Bilir misiniz?

Dr. Joseph Paul Goebells’in dediği gibi:

“Eğer yalan, uzun bir süre yeterince tekrarlanıyorsa, sonunda o yalan bir gerçekmiş gibi algılanır!”

Bu vesile ile “algı operasyonlarının” ne menem bir şey olduğunu ve sonunda nereye vardığını da anlayabildik mi?


YABANCI PARASI İLE MİLLİ HAVA ATMA!

Ekonomik konulara tarafsız bir akılla bakmayı ve kısa-öz şekilde de anlatabilmeyi beceren ender yazarlardan biri olan İbrahim Kahveci’nin Karar Gazetesi’nde yer alan; “Aklı olan, ülkesini seven yatırımları durdurur” başlıkla yazısından çok net ve o kadar da düşündürücü, acı verici gerçek bir bölüm:

*

“1- Türkiye dış borçlanma limitini nerede ise bitirmek üzere. Dış borçlar 16 yılda 129 milyar dolardan 453 milyar doları aştı. Yani artık cari açığa dayalı, yabancı parasına sırtımızı yaslayarak bir ekonomik model sürdüremeyiz. 

2-Yabancı malını tüketerek, yabancının tasarrufunu zevkimize göre harcayarak gidecek yolumuz nerede ise kalmadı.


3-Artık üretmek zorundayız. Ya da kendi kendimize yetecek kadar tüketmek durumundayız ki; o zaman da çok büyük bir küçülme bizi bekliyor demektir.

4-Ya da son çare arayacağız: Elimizdeki kaynakları en verimli şekilde kullanmak zorundayız. Öyle yabancı parası ile milli hava atma dönemi bitti artık.”

HEM ABDULDAKİR, HEM TS İÇİN...

Abdulkadir’i, İngiliz Leicester City, yekün 150 milyon lira vererek isteyince, Trabzonspor’u hiçbir fedakarlık yapmadan, elini cebine atmadan, sadece lâf ile seven birçok sosyal medya pehlivanı; “Vermem de vermem”,ya da “Veremezler de veremezler” diye yazıp çizmekle yetinmiyor, kem sözler de kullanıyorlar.

Birincisi, zaten bunların, yani hayatları yanlışa hizmet etmekle geçmiş olanların, yazıp çizdiklerine bakınca, Abdulkadir’in Leicester’e verilmesinin kesinlikle doğru olduğu anlaşılıyor.


Ayrıca, doğruyu yapmak için böylelerine, yani yanlışlara bakmaya da gerek yok.

Bu bir transfer, öncelikle futbol oynamak adına Abdulkadir; içinde bulunduğu maddi zorluklar da göz önüne getirildiğinde de Trabzonspor için çok doğru bir tercih olacaktır.

GÖK KUBBE, BETON KUBBE...

Hak, hukuk, adalet, ahlâk, erdem ve kısacası insanlık, Allah’ın gök kubbesi altındadır.

Böyle bir mucize kubbenin altında doğruyu bulamayanların, beton kubbelere sığınmalarının, insan fıtratında, İslâm Ahlâkında ve “kul” tarifinde yerleri yoktur.


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap