"Son haftaların birçok ilklere damgasını vuran maçı idi" dersem, sakın ola ki; "Bu adam ne diyor?" diye serzenişte bulunmayın!

Neden mi?

Çünkü; Trabzonspor-Başakşehir maçında pas trafiği, özellikle ilk yarıda azami düzeyde oldu.

Bir yanda Emre-Arda gibi iki usta ve onlara katkı sağlayan Visca; diğer yanda Sosa ile Yusuf ve onlara katkı sağlamaya çalışan Abdülkadir.

Başakşehir'in pas ustaları, işlerine başta 20 pasın ardından Visca'nın ortasına göstere göstere kafa vuran Adebayor ile golü buldurup üzerlerine düşeni fazlası ile yapıp, takımlarına 3 puan kazandırdılar.

Trabzonspor'un ustaları ile top taşıyıcıları için aynı şeyleri söylemek mümkün mü?

Pas trafiği yüksek oldu ama, fauller asgari düzeye indi. Sanırım her iki takımın toplam yaptığı faul sayısı 15'i bulmamıştır.

Büyük bölümü ilk yarıda olmak üzere, Trabzonspor kalecisi Onur'a yapılan geri pas sayısı, Volkan'a yapılanın neredeyse 3 katına çıktı. Bu da hangi takımın daha ileriye, yani rakip kaleye doğru oynama cesareti gösterdiğinin işaretidir.

Hakem Yıldırım; "tartışmalı pozisyon" denilenler de dahil olmak üzere iyi bir maç yönetti.

Pozisyon zenginliği de yüksekti. Sakat olmasına rağmen, "Atarsa O atar" hesabıyla 90 dakika sahada tutulan Burak, hatırı sayılır 3 fırsat ile de muhatap oldu. Ama bu kez sakatlığa rağmen yapılan hesap tutmadı. Rıza Hoca'nın Rodallega üzerine kurulu 9 dakikası gibi. Oysa Rodallega, N'doye ile birlikte daha erken oyuna alınabilirdi.

Alınsa idi ne olurdu?

Belki, 12 maçtır süren yenilmezlik ile 5 maçtır devam eden beraberlik istikrarı devam ederdi.

Etmedi. Etmemesi de normaldi. Çünkü, bu kez daha iyi oynayan kazandı.

Ben bordo-mavililer kaybetti diye üzülmüyorum. Sadece Ersun Yanal'ın direktifleri doğrultusunda ilk yarıda Alanya karşısında yaşanan rezaletin rövanşını önümüzdeki hafta almasının yeterli olacağını düşünüyorum.