SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > Neden Hedef Mustafa Kemal

Neden Hedef Mustafa Kemal

15 Kasım 2018 Perşembe - 10:10








Geçtiğimiz ay Cumhuriyetimizin 95. yılını yurdumuzda ve Türk dünyasında büyük bir coşkuyla kutlandı. Büyük bir coşkuyla kutlandı çünkü bizim için Cumhuriyet sadece milli bir bayram değil aynı zamanda Türk’ün imkânsızı başaracak kudret ve kabiliyetinin en somut bir ifadesidir. Nitekim Mustafa Kemal, “Cumhuriyet, elinden her şeyi alınmış bir milletin yaptığı milli mücadele sonucunda kazandığı büyük bir zaferin adıdır” demiştir.

Türk milletinin en müşkül anında, asrın dehasının Türk milletinin bağrından çıkmış olması, Türk’ü, maddi ve manevi alanda yok etmek isteyen şer güçlerin, o güne kadar yaptıkları planlarını tam da nihayete erdirecekleri bir zamanda, Mustafa Kemal diye birinin ortaya çıkmasıyla bozulmuş, bu son haçlı seferinin de hüsranla sonuçlanmıştı.

Atalarımız, “Sü (asker) uyur düşman uyumaz” demişler. Uyumayan düşmanlar bükemedikleri bu çelik bilek karşısında planlarını; “şimdilik” kaydıyla daha ileri bir tarihe ertelemek zorunda kalmışlardı. Sonuç mu? Farenin ineğin ayaklarına yediği gibi, ufak ufak, üfüre üfüre... Örnek verecek olursak; “Camiler ahır yapıldı” yalanını Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasını istemeyen Fransız istihbaratı ortaya atmış, “Bakın siz Türkiye’ye bağlanmak istiyorsunuz ama Türkiye’de dinsiz bir yönetim var, bu yönetim camileri ahır yapıyor” diyerek, Hatay halkının aklını karıştırmaya çalışmışlardı. Bu kara propaganda karşısında bölge milletvekilleri konuyu TBMM’nin gündemine taşımış, Fransız yalanını Meclis tutanaklarına geçirmişlerdi.

Ne var ki Hatay’da tutmayan bu yalan mayası zaman içerisinde maalesef ana vatanda tutmuş, bugün dahi söylene gelmiştir.

Cumhuriyeti yıkmak isteyenler Mustafa Kemal ölürse Cumhuriyet rejiminin son bula cağına yürekten inanıyorlardı. Yine de işi şansa bırakmamak adına Cumhuriyeti yıkabilmek için Mustafa Kemal üzerinden açıklar aramaya başlamışlardı. Çoğu zaman sureti haktan görünüp, bir sürü övücü laflar, yazılar yazmış kitaplar başmışlar ama her defasında da araya ayrık, zehirli otları ekmeği de ihmal etmemişlerdi. Bir gün gelecek yalan, hakikatin yerini alacak, zaten hafızası pek de iyi olmayan Türk milleti usul usul bu yalan denizinde boğulacaktı. Bu saldırılar daha Mustafa Kemal’in zamanında dış destekli olarak başlamış, Mustafa Kemal’in sırtından Cumhuriyet vurulmak, itibarsızlaştırılmak istemiştir. Mustafa Kemal'le başlayan bu bel altı vurma eyleminin çemberi giderek genişleyerek, Mustafa Kemal’in ailesine ve daha sonra cumhuriyeti kuran devlet adamlarına kadar uzanacaktır.


Atatürk’ün biyografisini yazmak ilk kez bir İngiliz’e nasip oldu! Tepeden tırnağa bir Türk düşmanı olan hem de bir İngiliz casusu, Harold Courtenay Armstrong’a! İşgal yıllarında İstanbul’da İngiliz istihbaratında çalışmış bir yüzbaşı olarak bilmem kaç yüz Türk’ün kanına girmiş bu adam, 1932 yılında “Grey Wolf” (Bozkurt) adlı bir kitap yazdı. Bu kitabın tam adı: ‘Bozkurt, Mustafa Kemal, Bir Diktatörün Hususi Hayatının Tetkiki’ydi. Bu kitapta, Mustafa Kemal’in özel hayatını hedef alıyor, kaynağı belli olmayan hayal ürünü bilgilerle; alkol, kadın ve din konularında kasıtlı karalamalar yapıyor, uydurma diyaloglara yer veriyordu. Temel esin kaynağı Dr. Rıza Nur’du.

Dr. Rıza Nur, 2 dönem Sinop milletvekilliği yapmış, Milli Eğitim Bakanlığı görevinde bulunmuş ve Lozan Antlaşması’nın altına imza koyan üç isimden birisiydi. Mustafa Kemal tarafından  kaleme alınan  Nutuk’ta  Rıza Nur, Arnavutları isyana teşvik eden bir hain olarak belirtiliyordu ama Rıza Nur, maalesef Mustafa Kemal’in dahi farkına biraz geç vardığı bir İngiliz casusuydu. İngiliz casusu dedik ya, sözümüz havada kalmasın, bu ithamı neye dayandırdığımızı hemen belirtelim. Rober Olsen bir İngiliz yazardır ve bu yazar İngiliz Genelkurmay Başkanlığı hava arşivleri kütüphanesinde yaptığı bir araştırmada bir belgeden bahseder. 7 Ekim 1924-21 Ocak 1925 tarihli İngiliz Hava Bakanlığı istihbarat raporunda ismi kodlanmış ama “Türkiye’de bakanlık yapmış ve 1925 senesinden sonra eski bakan sıfatını almış bir MUHBİR”den bahseder. (Robert Olsen: Kürt Milliyetçiliğinin Kaynakları ve Şeyh Sait İsyanı S. 132) Bu muhbir, Meclisteki konuşmaları ve devlete ait bazı gizli bilgileri İngilizlere aktarır. İsmi kodlanmış ve karalanmış da olsa, hem milletvekilliği yapmış, hem de bakanlık görevinde bulunmuş ve 1925’te bakanlıktan ayrılmış Meclis’te tek bir kişi vardır, o da Rıza Nur’dan başkası değildir. Öte taraftan; İstanbul’da bulunan ingiliz Yüksek Komiserliği yetkililerinden Andre Rayn’ın delegelerimizden Rıza Nur hakkında İngiliz hükümetine verdiği bilgiler var. Diyor ki: “Belirli görüşleri olmayan, macerasever, aşırı eğilimli, en çok kim para öderse ona hizmet eder ve bilhassa Bolşeviklerden ödenek alır.” Yani buradan şu sonuç çıkıyor: Rıza Nur hem İngilizlere hem de Ruslara çalışan biridir. İşte bu muhbir, bu İngiliz casusu, 1928 yılında kaleme aldığı fakat yayınlamadığı bir kitap yazmıştı: “Hayat ve Hatıram”. Hayat ve Hatıratım olarak bilinen 4 ciltlik kitabın ilk iki cildinde kendi hayatını ve hatıralarını, ikincisinde İnönü ile ilgili anılarını son cildinde ise Atatürk ile ilgili anılarını anlatır. Sözüm ona bu kitabın orijinal metnini 1935 yılında tesadüfe bakın ki British Museum’a (Hem de bir İngiliz Müzesine (?)) teslim etmiş, bir de şart koşmuştu, “1960 yılına kadar yayınlanmayacak” diye. Hoş bu kitabın bir örneği de Rıza Nur’un ölümünden sonra Fransız Milli Kütüphanesine kimliği meçhul kişililerce bırakılmıştı.(?) Nur’un ölüm tarihi 8 Eylül 1942. Hatıratın teslim tarihi ise 28 Şubat 1949. 1800 sayfalık hatıratın teslim eden kişi kısmında Fransızca olarak ‘anonim’ ifadesi yer alıyor.

Peki, neden böyle bir yöntem düşünülmüş, böylesi bir yol izlenilmişti? Birincisi, vasiyete sağdık kalmak, ikincisi, British Museum’dan yani İngiltere’nin resmi bir kurumundan bu belgenin çıkmış olmasının İngiltere’yi zor durumlarda bırakacak olmasıdır. Fransız hükümeti de resmen sorumlu tutmamak için özellikle bir halk kütüphanesi seçilmiş ve böyle bir dokümanın Fransız Halk Kütüphanesi arşivinde olduğu bilgisi birilerine servis edilmişti.  Bütün bu olaylar şunu göstermiştir ki bu işin içinde ayrı bir zekâ ve kirli bir oyun vardır. Şunu da belirtmeden geçmeyelim, İngiliz istihbaratı, Rıza Nur’un yazdıklarını yeterli bulmamış olacaklar ki Fransız Halk Kütüphanesine bağışladıkları bu kopyada yeni ilaveler yapmayı kendilerince lüzumlu görmüşlerdir. Türkiye’de Kadir Mısıroğlu tarafından 1968 yılında “Hatıratım” adıyla yayınlanan bu maskaralığın kaynağı işte bu Fransız Halk Kütüphanesinden alınan mikro filmlerdi. Kadir Mısıroğlu bu yayınıyla 1968 yılı şartlarında büyük bir servet olan 500 bin lira kazanç elde etmişti (Bu rakam, Kadir Mısıroğlu’nun kendi beyanıdır). Bakırköy Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi ve Cerrahpaşa Psikiyatri kliniğinde yattığını kendi kişisel sitesinde itiraf eden Mısıroğlu, kendisi gibi yine akıl ve ruh sağlığı hastanesinde yatmış, aynı zamanda kendi ifadesiyle morfinman olan Rıza Nur’un anılarını,1982 yılında Almanya’da da Heidi Schmid takma adıyla da yayınlamıştı.

Bu kişilerin ruh sağlığının bozuk olması, bir zamanlar akıl hastanelerinde tedavi görmüş olmaları bir tesadüf mü yoksa haklarında yapılacak adli tahkikattan kurtulmak için düzenlenen bir oyun muydu? Alman diplomat Kurt Ziemke’nin 1930 yılında yazdıkları gibi bütün bunlar İngiliz kaynaklıydı. İngiliz oyunlarını daha iyi görmek için Prof Dr. Justia Mccarty’nin “İngiliz Propagandası, Wellington Evi ve Türkler” adlı yapıtını iyi incelemek gerektiğine inanıyorum. O zaman belki de Mustafa Kemal’e bunca asılsız ithamda bulunanlar kimin ve kimlerin ekmeğine yağ sürdüklerinin farkına varabilirler.

Gizli bürolarda üretilen ve siyonizmin çıkarları doğrultusunda sahaya sürülen bütün bu yalanlar aslında Mustafa Kemal’i değil Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya yönelik teşebbüslerdir. Bütün bunlara karşı çıkmak, bu yalan propaganda balonunu patlatmak, sadece bir avuç Türk milliyetçisi veya birkaç dürüst araştırmacının görevi olmanın ötesinde, devletimizin bütün kurumlarıyla bil hassa istihbarat kurumlarıyla yürütülmesi gereken milli bir görev olmalıdır.


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap