Öncesinde milletler topluluğu idi. Sonrasında NATO oldu. Türkiye Cumhuriyeti NATO'ya üye oldu.

Başımıza gelmedik iş kalmadı.

Git Somali'ye asker ol, git Kore'ye can ver.

Nerede bir olay var, git oraya karakol ol derken Kıbrıs Savaşı... Benim verdiğim silahları kullanamazsınla karşında gör, sen yapma ben veririmle oyala modeli geçmiş silahları kakala dur. Sonucunda silah sanayimiz de bu kadar zamanı boşuna harcamışken işte uyduruk bir NATO tatbikatı...

Atatürk'ü ve Cumhurbaşkanını düşman tarafına koy, bunun da adı NATO! Bu affedilir mi? Asla! Notanın Allah'ını bunlara vereceğiz ki, al atını yaparım tımarını misali katmerli nota olsun.

Müzik notası değildir bilsinler.

***

BİLMEKTE ZORLANIRMIŞ VATANDAŞ

Bir modadır der vatandaş.

Saç modası değildir, dövme modası değildir, giyim modası değildir derler. Derler de nedir dendiğinde maşallah her bakanlığımızın rengine renk katan vakıflar olmazsa olmaz olmuş.

Madem bakanlık var, vakfa ne gerek var; madem vakıf var, bakanlığa ne gerek var?

Ne diyeyim ey halkım! Bir hikmeti vardır mutlaka...

Konseptmiş diyorlar. Konsept neyin nesidir derseniz, vallahi ben de bakarkör oldum, bilemiyorum!

***

BİZİM BAŞKANLA BİZİM ŞEHRİN İKİ İNCİSİ

Sayın Gümrükçüoğlu dünyayı gezmiştir bilirim.

Üstelik Konya ve Kayseri'yi benden iyi bilir.

Bir şehrin kültürü ve de çağdaşlığı o şehrin tuvaletleri ve yeşilliği ile anılırken, Konya başarmış, Kayseri başarmış, tuvaletleri çoğaltarak ücretsiz yapmışlar, hala da öyledir.

Ya Trabzon'da ne olmuş Meydan Parkı tuvaleti bir tane belediyeye çalışır, o da ücretli. Nerde çocuk parkları, hadi bizimkileri bırakın. Olmazsa olmazımız Arap kardeşlere de yazık!

Hani nerde sarmaşıklarla kaplanmış üst geçitler, alt geçitlerin yeşilliği, belediyenin park bahçeleri yok mu? O zaman şehir olarak, 'belediyeler olimpiyatları' olsa altın madalyaya hangi branşta adayız? Trapark! Doğruyu söyleyin, Orhan başkanı üzmeyin ey nazik halkımız!

Dedikoduyu bırakınız, arabanızı Trapark'a çekiniz... Trapark, belediyemizin incisidir. Bir şarkı gibi keyifli çay kahve sohbetleri dilerim Trabzonlu hemşehrilerim!

***

BAKAR KÖR NÜFUSUNDAKİ ARTIŞLAR YÜKSELİNCE!

Laik cumhuriyette alışık olmadığımız, görüp de gördüğümüzün ne olduğunu anlayamadığımız olaylara şahit oluruz düşüncesi aklı selimin sesidir derler.

Seçilmemiş, halkın oyları ile mührü eline geçirmemiş belediye başkanlarımız suda 5 lira, havagazında 5 lira indirime gitmişler.

'Helal olsun başkanlara!' diyenler de olacaktır.

'Daha önceleri neredeydiniz' diyenler de...

Bakıp da göremeyenlerin bilinçlerindeki ilk algı da bu iken...

Bakıp da görenler tepki koyarak gerçek halk bilincini yansıtmaya özen göstererek seçilmiş başkanlar hukukun üstünlüğünde tam yetkili iken yapmadılar da, vekaleten görev başındaki başkanlar bu hamlelere neden yönelmişler diye sorduklarında bakıp da gören vatandaşlar, oy avcılığı sezonu başlamıştır!

50+1 yeterlidir derler.

Bakıp da göremeyen vatandaşlar:

İneğimiz var, buzağımız var, koyunumuz var, köyümüz var, beton var derler, ot yok, otun bağı kaç lira, diye sorarlar.

Bilemem, derim.

Biz de söylenenleri bilemeyiz, derler.

***

EKMEĞE ZAM YAPMIYORUZ

Daha yenidir, Melih Gökçek dememiştir, Ankara'nın yeni başkanının düşüncesidir garabet incilerinin bifakosudur (kaliteli inci adıdır).

Ankara Büyükşehir Belediyesi ilk icraat olarak 'Ekmeğin fiyatına zam yapmıyoruz, yesin garip gureba' demiş. Demiş de Melih Gökçek diyemedi de, bu nasıl dedi diye vatandaş birbirlerine sorar.

Melih Gökçek zamanında her yıl zam olmuştur. Benim zamanımda olmaz demeye mi getiriyor yeni başkan? Ankara halkı daha iyi bilir de...

Halkın % 76'sı hala algı kelimesinin anlamını bilmekten uzaktayken!

Ekmeğin gramajı 50 gram eksilmiş, tabii ki zam yoktur, olmaması da lazımdır. En azından vatandaş gramajı düşük ekmeği bir çırpıda yer artık kalmaz, israf da olmaz.

Neyin ne olduğunu vatandaş sorgulamazsa atı alan ha Üsküdar'ı geçmiş ha Boğaz Köprüsü'nü geçmiş, ne fark eder?

İş orada değil. Garabet içindedirler.

Sağduyu sahibi annelerin, halaların, teyzelerin, yengelerin, ablaların, kaynanaların ellerine hamur bulaşmalıdır ki her evde sadece 3 gün 4 gün zor bir iş değil, gerçek fakir fukaraların mutluluğu için. Alın şu marketten beş kilo un, yapın ekmeğinizi evinizde. Almayın belediye fırınının ekmeğini de görelim. Sadece 4 günlük özverinin sonunda bakalım cıyak cıyak diye kim bağırıyor?

***

NAİM SÜLEYMANOĞLU ANISINA...

Dünya döndükçe inanırım ki yüz yıllar geçecek, bıraktığın onuru, gururu, o büyük başarıları egale edecek başka bir sporcu bu dünyaya bir daha gelmeyecektir.

Etten kemikten yaradılmış hiçbir insan senin başarılarına ve ülkeni temsil ettiğin gibi kendi ülkesini temsilde sana rakip olamayacaktır. Dileğimdir ki ülkenin her bir tarafında yapılacak heykellerinle Türk sporculara ilham olarak her kalpte yaşayacaksın. Mekanın cennet bahçeleri olsun. Işıklar içinde uyu.

Tüm Türkiye hakkını sana helal etmiştir, sen de hakkını et kardeşim Naim Süleymanoğlu.