SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > KARDEŞLİK NE DEMEKTİR?

KARDEŞLİK NE DEMEKTİR?

27 Mart 2018 Salı - 07:32








Yaşadığımız bu yıllar ve günlerde sık sık birbirimize 'kardeşim benim, biz kardeşiz sana hiç yanlışlık yapar mıyım, olur mu biz kardeşiz' gibi lâfları sık sık duyuyoruz. Samimiyetin olmadığı yerde, kardeşiz lafı maalesef inandırıcılık için kullanılıyor. Masa üstü güzel süslü bez gibi. Sözde samimiyet göstergesi. Allahu Teâla inanan bütün müminlerin kardeş olduğunu beyan ediyor. Sohbetini dinlediğim bir hoca, çok önemli bir söz söyledi: "Müslüman, Müslüman kardeşinin yüzüne bakarken cenneti görmeli." Elbette yüze bakarken cennet görülmüyor. Burada mecaz bir anlam var. Ama kardeşliğin ne kadar önemli ve sorumluluk içerdiğini anlatıyor bu ifade. Kardeşlik kan kardeşliğinden de daha üstün, daha faziletli bir kardeşliktir.

Onun için Allahu Teala, buyuruyor ki; "Müminler ancak ve ancak kardeştirler." (Hucurat 10)

Dikkat buyurunuz! Allahu Teala kardeşliği sadece ve sadece müminlere kaydediyor. Elbette kan kardeşliği de mühimdir ama kan kardeşliğinin fazileti de mümin olmakla mümkündür. Bunun için aslolan İslam kardeşliğidir.

Allahu Teala, ayetin devamında, "Müminler kardeştirler ve kardeşlerinizin arasını ıslah ediniz" buyuruyor.

 Evet bozulan, pörsüyen bu kardeşliğimizi yani İslam kardeşliğimizi, uhuvveti İslam’ı yeniden ihya etmek, yeniden olması gereken seviyeye yükseltmek için Müslümanlar arasında olan sıkıntıları, dedikoduları, kavgaları çeşit çeşit suni ihtilafları gidermek de yine Müslümanlara düşüyor.


 Allahu Teala, ayetin son tarafında, "Bu hususta Allah'tan korkunuz. Umulur ki merhamet olursunuz" buyurarak, İslam kardeşliğinin istenilen seviyede tutulmasını, İslam kardeşliğini bozacak davranışlardan, sözlerden sakınılmasını, şayet beşeriyet icabı Müslümanlar arasında herhangi bir ihtilaf sıkıntı, kavga olursa yine bunu kendi aramızda düzeltmemizi istemektedir. Yani aramızda bir kısım insanlar, bu kavga halinde olan insanların arasını düzeltmeliler. Vettekullah buyuruyor Allahu Teala. Allah'tan korkun ve bu ıslah işini yapın. Yapmazsanız demek ki Allah'tan korkmuş sayılmazsınız.

Onun için ayeti kerimede Allahu Teala, "İçinizde insanları hayra çağıran, iyilikleri emreden, kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. İşte onlar gerçek kurtuluşa erenlerdir.

" (Âli İmran 104) buyuruyor.

Bir toplumun, bir milletin içerisinde, kendilerini hakka davet eden, iyilikleri emreden, kötülüklerden men eden bir topluluk olmazsa o topluluk damarları kurumuş bir bedene, ruhu çıkmış bir vücuda benzer. O beden şeklen insan suretindedir ama aslında hayatta değildir. İşte mânen de aralarında kendilerini uyaran birisi olmayan toplumlar, kanı kurumuş, ruhu çıkmış bir ceset gibidir. Evveliyatla Müslümanların arasında ilmiyle amil, takva ehli, hiçbir dünyevî maslahat gözetmeden sadece Müslümanların ıslahını kasteden insanların bulunması ve bunların yetiştirilmesi gerekir. Müslümanlar arası ihtilafları da bu topluluk vasıtasıyla çözmemiz gerekir.

 Eskiden her beldede, her şehirde, her kasabada böyle insanlar vardı. İnsanlar arasında, Müslümanlar arasında herhangi bir mesele olduğu zaman ona gidilir, mesele ona arz edilir, o zat da adaletle, İslam’ın emrettiği şekilde, sünnete uygun olarak bunların meselelerini hallederdi. Böylece mahkemeler tıklım tıklım dolup taşmazdı. Dosyalar yığın yığın, üst üste kalıp mahkemeler senelerce sürmezdi. Hatta değil Müslümanlar gayri Müslimler bile ümmetin eminleri olan bu kişilere giderler, kendi meselelerini o kişiler tarafından hallettirirlerdi. Şimdi ümmetin emini olan insanlar aramızda olsa bile, maalesef Müslümanlar dünyevî kaygılar, aralarındaki mekan mevki kavgaları, çıkar çatışmaları sebebiyle meselelerini onlara arz etmiyorlar. Çözümü onlarda aramıyorlar. En ufak meseleyi mahkeme kapılarına götürüyorlar. Hem kendileri yıpranıyor hem muhataplarını yıpratıyorlar ve böylece İslam ümmeti gün geçtikçe aslından uzaklaşmaya ve Batı'nın kokuşmuş kültürünün, kokuşmuş fikirlerinin tesiriyle kendi benliğinden uzaklaşmaya başlıyor. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisi şerifte şöyle buyuruyor:


Müminlerin, birbirlerini sevmede, birbirlerine acımada, birbirlerini korumada misali, bir cesede, bir vücuda benzer ki, cesedin herhangi bir uzvu rahatsız olsa, hastalansa, cesedin diğer uzuvları da bundan mustarip olurlar ve uykusuz kalır, ateşler içinde yanarlar. Son dönemin en çok kullanılan sözü 'Seni çok seviyorum'. O zaman fedakârlık ve samimiyetini göster bakalım.

Vücudun bir uzvuna ufacık bir diken batsa, beyin ondan hemen haberdar olur ve beyin vasıtasıyla diğer azalarımıza sirayet eder. İşte müminler de birbirini sevmekte, birbirine acımakta ve birbirini korumakta aynı vücudun uzuvları gibi olmalıdır, diye buyuruyor Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem.

Bir müminin bir sevinci olduğu zaman, diğer müminler de o müminin sevinciyle sevinmelidir. Onun sevinmesi demek hemen onun sevincinin bize sirayet edip bizim de sevinmemiz demektir. Bir müminin başına herhangi bir sıkıntı, herhangi bir hastalık, herhangi bir musibet gelse, diğer müminler de, o kardeşimiz gibi acı duymalıdır

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap