Uluslar, varlıklarını ortaya koydukları ideallerle yaşarlar. Türkiye, çağdaş ulusların üzerine çıkmak, Rusya sıcak denizlere inmek, Yunanistan Kıbrıs ve Ege Denizi’ne egemen olmak ideallerini yaşar ve uluslarına da yaşatırlar. İsrail’in ise en büyük ideali Nil’den Fırat’a uzanan alanı kendi ülkesi yapmaktır. İsrail'in bu yaklaşımı 4000 yıl ötelere iner.

Tarih ve içlerindeki duygu İsrail toplumunu dağıtmış. Ancak dünyanın her yerine giden bu insanların beyinlerinde Kudüs ve kutsal topraklar hep yaşamıştır. Gözleri ve ruhları Kudüs ve çevresindeki topraklar için yanmıştır. Yukarıda da değindiğim gibi ideallerini dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar hep yaşamışlar ve yaşatmışlardır. Onlardan Kudüs’ü başkent yapıp etrafında bir devlet kurma duygusunu öldürmek mümkün olamamıştır.

İngiliz, ABD, Ortadoğu'da kendilerine karakolluk yapacak bir devletin varlığını istemeleri kadar doğal ne olabilirdi ki? 1948 yılında Filistin’in özbeöz topraklarında bir devlet kurulur. 22.145 kilometrekare alanda kurulan bu devlet, Batı'nın bir karakoludur.

1967 Savaşı, yine Batı’nın bir oyunudur. İsrail’in alanını genişletmek ve önemli olan Golan tepelerini İsrail’e kazandırmak için yapılan kışkırtmadır. İyi anımsıyorum o günleri. Hatta kınamıştık savaşa giren İslam ülkelerini. Bir avuç İsrail’e savaş açmaları bizim tuhafımıza gitmişti. Ama gördük ki o küçük devlet, Mısır, Suriye, Ürdün gibi ülkeleri birkaç günde savaş mağlubu yaptı. Çünkü arkasında ABD ve İngiltere vardı.

Şu İngiltere denilen devlet, dünyanın her yerine dağılmış, devlet özelliğini yitirmiş İsrailoğulları’na acıyarak bir devlet kurdurmak istemesi güzel de neden kendi topraklarında değil de Filistin toprakları seçilmiş? Öyle ya koskoca İngiliz İmparatorluğu kendi topraklarında 20 bin kilometrekare yer mi bulamadı? Şimdi de kalkıp Filistinlileri kınayıp duruyorlar. Hem o insanların topraklarında zorla bir devlet kuracaksınız hem de neden savaş çıkarıyorlar diye o insanları kınayacaksınız. Bence Filistin halkı yerden göğe haklı davasında.

Ah petrol sen nelere kadirsin!.. 10 bin km uzaktaki insanların bile iştahını kabartıyorsun. Ortadoğu'ya demokrasi getireceğim, insanları özgürleştireceğim gibi laflarla geliyor insanları birbirine düşürüyorsun. Onları birbirlerine boğazlatıyorsun. Ancak altında yatan gerçek petroldür. Tabii ki onlara bekçilik yapacak, orada barınmasını sağlayacak bir devlete gereksinimleri vardı ki onu da kurdular. O zaman yeme de yanında yat.

Üç büyük hak dini olan Musevilik, Hristiyanlık, Müslümanlık kutsalları o bölgede filizlenmiştir. Bu üç dine ait kutsal mabetler var, özgürce de ibadetlerini yapıyorlar. Ama İsrail’in, 4 bin yıl önce Tanrı tarafından vaat edilmiş olan Nil’den Fırat’a kadar alanı kendi topraklarına katma ülküsü içlerinde yanan ateştir. Bir de bu ateşi kendi çıkarları için alevlendiren devletler de olunca İsrail’i tut ki tutasın.

Kutsal dinler, barışı, kardeşliği, paylaşımı ve huzuru yayar. Ama kapitalist sistemin ülkeleri, bu kutsal dinleri kullanarak depolarını doldurmaya çalışırlar ki şu an uygulanan odur. Yazık oluyor kutsal topraklara ve orada yaşayan insanlara.