Türkiye'nin 2023 hedefi için yazılan, çizilen, kayıt altına alınan (tahmini) rakamlarda, 2018 yılı için dövize (dolara) biçilen kur değeri ne kadar idi? 1.9 TL.

Öyle mi? Öyle!

Peki şimdi dolar kaç lira? 5 TL'yi solladı! Yetmez 6'ya koşuyor!

Aklıma hızlı araç kullananlar için bestelenmiş; "80-90 yol alma. Kilometreyi 100'le" türküsü de gelmiyor değil!

Her neyse!

Bu duruma, böylesi bir tabloya, ben diyeyim "neden", siz söyleyin "suçlu" bulmak gerekir ise, ve de "tepeden tırnağa herkes suçludur" diye düşünsem de, birinci sıraya yazılacak olanlar kimlerdir?

Ülkeyi, ekonomiyi, halkı sevk ve idare eyleyenler değil mi?

Öyle mi? Öyle!

Pekâlâ, olup bitenlere, ille de erk sahipleri tarafından söylenenlere bakınca böyle bir görüntü, böyle bir kabul söz konusu mu?

Ne gezer!

*

İşte böyle olunca, yine gel de, "iyilikler benden, kötülükler başkasından" diyerek dünya adına hataya düşen, ahret hesabına da günaha girenler için bilmem kaç kez yazdığım satırları hatırlama, hatırlatma bakayım!

Hani, insanlar genelde başlarına iyi işler gelince, "Ben yaptım. Ben eyledim. Ben başardım" der de, kötülükler ona sirayet edince, "O yaptı. Bu sebep oldu. Eşek uçtu, kaz kaçtı" diye mazereti kendi dışlarında ararlar ya!

Dahası, işin içinden çıkamayınca, "kaza ve kadere" sığınıp, "Ne yapalım Allah'tan" da derler ya!

İşte o zaman, Kitabı tam ortasından yine açarak Cenab-ı Allah'ın Nisa suresi 79'uncu ayette şöyle buyurduğunu hatırlatma bakayım:

"Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır. Sana ne kötülük dokunursa kendindendir."

*

Anlatmak istediğim odur ki ortada; adeta; "İyilikler benden, kötülükler başkalarından" ya da "Ne yapalım Allah'tan" (haşa) diyen bir insan olma hali var!

Oysa, asırlar öncesinden Hünkâr Hacı Bektaş Veli ne güzel söylememiş mi?

"Hararet hardadır, sacda değildir.

Kerâmet baştadır, taçta değildir.

Her ne arar ise kendinde ara,

Kudüs'te, Mekke'de, hacda değildir."

ORUÇ HESABINA;

PARA, SOFRA, LOKMA...

"Eline, diline, beline ve de nefsine hükmederek" ben diyeyim "doğru yoldan", siz söyleyin "helâl lokmadan" tutulması gereken orucun Allah indinde hak eylediği mükâfata vesile olabilmesi için her ramazan öncesi "anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az" hesabıyla hatırlattığımız bir söz vardı.

İşin gerçeği, bu ramazan hatırlatmayı unuttuk. Bir hafta gecikme ile tekrarlıyorum:

"Haram lokma ile helâl sofra kurulmaz, oruç açılmaz."

Türkçesi demek istiyorum ki, özellikle "Her türlü yalanın" ve de "Amaca ulaşmak için her yolun" mubah sayıldığı siyaset erbabının da sahne aldığı şu günlerde davet edildiğiniz sofranın nasıl ve hangi parayla kurulduğunu sorgulayın, araştırın ve de ondan sonra oturun. Ya da oturmayın!

Anlatabildim mi?