Bir kez daha anladık.

Bir kez daha gördük.

Bir kez daha karar verdik.

Harbi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Türkiye haliyle Trabzon siyasetinde önemli bir isimdir.

Ayrıca çok çok önemli bir figür.

Bunun aksini söyleyen varsa, kasıtlı söylüyordur.

Veya bakana önyargılı bakıyor demektir.

İçişleri Bakanı Soylu Trabzon'a geldi, üç yerde miting yaptı, sonra da iftar yemeğine katıldı.

Trabzon'dan ayrılana kadar şehirde ve ilçelerde öyle bir sinerji yarattı, öyle bir rüzgar estirdi ki, ben bizzat AK Parti'nin önemli isimlerinden “Bakan seçime kadar keşke bir iki kez daha Trabzon'a gelse” dediklerini duydum.

O nedenle diyorum ki, Bakan Soylu Trabzon için çok çok önemli bir siyasetçidir.

Estirdiği rüzgar bile Trabzon'da çok şeyi değiştiriyor.

Çok aranıyor.

Bıraktığı boşluğu kimse dolduramıyor, dolduramaz da.

Ha, gitti, ne yapalım diyorsanız…

Elbette yapacak bir şey yok.

Herkes önüne bakacak.

Herkes yolunda gitmeye çalışacak.

İşin faturası mı?

Onun da kime kesileceği 24 Haziran'da belli olacak.

NEDEN BAKAN'A VERİLİYOR?

Bakan Soylu Trabzon'a geldiğinden beri öyle taleplere maruz kaldı ki...

Eline kağıt tutuşturanı mı ararsınız…

Kulağına bir şey söylemeye çalışanı mı…

Sanki Trabzon'da iktidar partisini temsil eden bir başka siyasetçi yok.

Halbuki seçim süreci yaşıyoruz.

Bütün vekiller ve adaylar Trabzon caddelerini, mahallelerini, sokaklarını bir bir arşınlıyorlar.

Acaba onlara bu talep ve dilekler neden iletilmiyor?

Veya iletiliyorlar da onlar mı almıyor?

Veya vurdumduymaz mı davranıyorlar?

Veya 'neden vereyim, zaten ilgilenmeyecek' psikolojisi mi hakim vatandaşta?

Vekillere de haksızlık etmeyelim, onlar da ellerinden geleni yapıyorlardır.

Tabii ki istisnalar hariç.

Ne yalan söyleyeyim, vatandaş dertlerin adresinin bakan olduğunu bizler kadar biliyor.

BUNLAR ÇOK ÖNEMLİ

Artık Trabzon'da partiler değil adaylar kantara çıkıyor.

Partilerin zaten vatandaş nezdinde durumları üç aşağı beş yukarı belli.

Ya vekillerin durumu?

Acaba kabul görüyorlar mı?

Partilerine oy taşıyabiliyorlar mı?

Ülkenin sorunlarını anlatabiliyorlar mı?

Çözüm budur diyebiliyorlar mı?

Halkı kucaklayabiliyorlar mı?

Gittikleri yerde iyi karşılanıp ağırlandıktan sonra iyi uğurlanabiliyorlar mı?

Bana göre sahada olan vekillerin performansları yukarıda yazdıklarımla örtüşebiliyorsa, sorun yok demektir.

Karne bu kriterler üzerinden sandığa yansıyacaktır.

AYNI GÖRÜŞTEYİM

Şöyle biraz fikir teatisi yaptık siyasetten anlayan arkadaşlarımızla.

Trabzon'da vekillerin durumlarını masaya yatırdık.

Mutlaka iktidar partisi AK Parti'den vekil adaylarının avantajları var, diğer adaylara göre bir tık öndeler diyelim.

Ancak dezavantajlarının da olduğu gözden kaçmamalı.

Fikir teatisi yaptığımız arkadaşlar şöyle ilginç bir şey söylediler:

Muhalefet adaylarının halkta karşılığı çok daha fazla iktidar partisi adaylarına karşı.

Nedenini sordum ardaşlarımıza.

Bakınız neler anlatılar?

"Hüseyin Örs son dönemlerde sıkça zaten halkın arasındaydı. Önceden girdiği seçimlerde inanılmaz tecrübe edindi. Üstelik vatandaşlar tarafından da benimsenip kabul gördü. Güzel de sloganı var Örsün: "Hoca varsa sıkıntı yok!"

İYİ Parti milletvekili adayı Hüseyin Örs müthiş sıcakkanlıdır, kendisini sevdirmesini iyi biliyor, samimi tavır ortaya koyduğunda dolayı, her kesime hitap edebiliyor. O nedenle çok avantajı var diğer adaylara göre.

CHP adayı ise Ahmet Kaya'nın da Örs'ten aşağı kalır tarafı yok. Tabandan gelme bir arkadaşımız. Şöyle dersek daha iyi olur: Tırnaklarıyla kazıya kazıya geldi."

Arkadaşlarımızın bu görüşlerine ben de imzamı koyuyorum.

İki isim de Trabzon siyasetinin temiz ve sevilen yüzleridir. Toplumda karşılığı olan isimlerdir.

Tabii ki son kararı halkımız sandıkta verecek.

O zaman her şey daha net olacak.