SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > Dünyada suç, ahrette günah...

Dünyada suç, ahrette günah...

02 Kasım 2017 Perşembe - 07:57








Seçilmiş bir adamın görevi, öyle veya böyle, direkt veya endirekt, ya da zorla veya güzellikle, adeta gizlenen bir suç isnat edilerek sonlandırılabiliyor ise, o seçilmişin terk ettiği makamdan sonra hemen gideceği yer dünya suçu için kendi evi değil, mahkeme kapısı, ahret için de Allah’ın huzuru olmalıdır. Başka bir kapıya giden de, bunların o kapıya (mahkemeye) gitmesine “ucu bana da dokunabilir” hesabıyla izin vermeyen de kul indinde suç, Allah indinde ise günah işlemiş olacaktır.

***

ÖZÜR DİLİYORUM!

Önce Cumhurbaşkanının genel de, sonra İçişleri Bakanı’nın yerelde, “çarpık yapılaşma” adına bir nevi özür sayılabilecek beyanlarının ardından Trabzon yerelinde “Beton duvarlar” örülmesine müsaade edenlerin de, fazilet adına böylesi asgari bir davranışı göstermelerini sağlayamadık. Yazdık, çizdik. Ama anladık ki; “Kendimiz çalıp, kendimiz oynuyoruz!” Ahalinin ise bir ne bunlardan, ne de Trabzon’da olup bitenlerden bir şikayeti yok. Onun için, benim gibi düşünenlerin vakitlerini bu boş işlerle (!) çaldığım için, onlardan özür diliyorum. Ve de, Necip Fazıl Kısakürek’in, “İğreniyorum” başlıklı yazısını bir kere daha okuyarak yalandan da olsa avunmam gerektiğini de biliyorum!

***


TÜRKİYE GÜNLÜĞÜ...

Mevsimden mevsime yayınlanan, “Türkiye Günlüğü” dergisini satırlarında çokça gezinerek takip ediyorum. Yaz 2016 sayısında Felsefeci Mustafa Gök’ün “Değerler Eğitiminden Din Eğitimine” başlıklı yazısı yer aldı. İşte o yazıdan bir cümle: “Bu ülkede eğer göstermelik olsun diye değil de, samimi bir niyetle ‘değerler eğitimi’ yapılacak ise, felsefe ve ahlâk teorilerinden yararlanarak, dünyada ne olup bittiğine bakarak, insanlığın geldiği yönetim şekilleri tecrübesinde bütün eksiklerine rağmen, demokrasiyi kâmil anlamda kurmaktan başka çaremiz yoktur.”

***

SALTANATIN KALDIRILDIĞI TARİH İDİ!

Geçmişte dün, yani 1 Kasım 1922; “Milli egemenliği tam olarak gerçekleştirebilmesi ve demokratik bir düzenin kurulabilmesi” gerekçesiyle “Saltanatın kaldırıldığı tarih” olarak Türkiye siyasi takvimine kayıt edilmiş idi!


***

O GÜNDEN, BUGÜNE DEVE KISSASI...

Geçmişten  bugüne, bugünden de geleceğe, “hak için doğruya, doğru için de nereye bakıldığını” anlamak ve anlatmak adına, kıssadan hisse almasını bilenler için paylaşmak düşüncesiyle:

***

Muaviye, Şam’da, Hazreti Ali ise Küfe’de validir. Aralarında da anlaşmazlık vardır, savaş çıkmak üzeredir. Bir gün bir deveci, yüklediği mallarla Küfe’den Şam’a gelir. Açıkgözün biri deveye; “Bu dişi deve benimdir” diyerek sahip çıkar. Küfeli kendisinden emindir. Çünkü devesi erkektir. İtiraz eder, dinletemez.


Sorun Muaviye’ye kadar yansır. Halk bir meydanda toplanır. Muaviye, “Bu dişi deve benimdir” diyen Şamlıya sorar: “Bu dişi deve kimindir?” Şamlı; “Benimdir” der. Muaviye onaylar; “Evet bu dişi deve Şamlınındır.” Sonra halka sorar; “Bu dişi deve kimindir?” Halk cevap verir; “Bu dişi deve Şamlınındır.”

Küfeli neye uğradığını anlayamaz. Şaşkın şaşkın kenarda dururken, Muaviye Küfeliyi çağırır ve “Bana bak! Ben de, sen de biliyoruz ki, bu deve erkektir. Küfe’ye dönüşte Ali’ye de ki, ‘Şam’da öyle bir ahali var ki, erkekleri de, dişileri de onların cinslerine göre değil, Muaviye’nin ağzına bakarak söylüyorlar. O dişiye erkek dese, ya da erkeğe dişi dese, hepsi ona itaat ediyor. Var git Ali’ye söyle ayağını denk alsın!” diye gerisin geri yollar.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap