Senelerdir ülkemiz zor günler yaşıyor. Ekonomik alanda olsun siyasi alanda olsun içinden çıkılmaz sorunlar yakamızı bırakmıyor. Yaşanan bunca sorun karşısında hiçbir projenin üretilmemesi ayrıca bir sorun. Devleti yöneten düşüncelere muhalefet partileri de ayak uydurursa asıl sorunların kaynağı bulunamaz oluyor.

Bir devlet yöneten düşünce kadar muhaliflerin de sorumlu olacağını düşünürsek, sanırım sorunlar çözüm bulur. Ancak, ülkemizde iktidar muhalefet ilişkileri inatlaşarak olumsuzluklara devam etmektedir. Demokrasilerde muhalefet, iktidarın doğrularını alkış tutmayı;  yanlışlıklarına karşı kritiklerini ve görüşlerini bildirmeyi bilmelidir.

Acaba ülkemizde öyle mi oluyor?

Elbette hayır.

Yıllarca ülkemizde yaşanan yanlışlıklar bir özürle kenara bırakılmış, ama suçu başkalarında aranmaya çalışılıyor. Ülkemizdeki ulusal basının ezici üstünlüğü, yanlışlıklara dokunmazken olayları başka zeminlere çekmeye çalışıyor. Daha doğrusu iktidar kendi içindeki sorunları çözmek yerine, ülke sorunlarının sorumlusu olarak muhalefeti görmeye çalışıyor. Allah aşkına bu ülkede bir kere doğru söylenmeyecek mi?  Ülke gırtlağımıza kadar pisliğe batmış; bizler hala roman yazıyoruz.

Aynı görüntü ve düşünceler yaşadığımız güzel şehrimizde de görülüyor. Medya ile hiçbir ilişkisi olmayan bir arkadaşımızın kendi duyarlılığı ile şehri yönetenleri uyarmak ve halkımızı bilgilendirmek adına yapmış olduğu çalışmaları, kenti yönetenleri rahatsız etmiştir. Tek amaç doğruyu bulma yolunda çalışma yapmaktır. Demek ki sistem, doğru söyleyen değil, yanlışta olsa biatçı insanlara ihtiyaç duyuyor. Bizler; yazmaya çalışan arkadaşlar hiçbir kesimin etkisinde kalmadan doğruları yazmakla sorumluyuz. Doğruluktan hiçbir zaman ayrılmamalıyız. Korkmamalıyız. Hukuk içerisinde kalarak, kişilerin ihtiraslarına kapılmadan doğru eleştirilerimizi yapabilmeliyiz.

Peki, neden eleştirilere kapalıyız? Ülke yönetimindeki en büyük sorumluluk halkımıza düşmektedir. Duyarlı insanlarımız bu sorumluluğu yerine getirirken adliyenin kapılarına düşmeleri gerçekten kabul edilemez. Rahatsız oluyorsanız görevinizi yapın. Yapamıyorsanız işi ehline bırakın ve bu güzel şehri yönetim zafiyetinden kurtarın. Teoman Yılmaz’ın duyarlılığına bin kere teşekkürler.

Doğrularla yanlışları ayırmadığımız için bizlerin de suçu olsa gerek.